Saygı Öztürk'e konuşan Adalet Bakanı Cemil Çiçek 3 mesaj verdi:
Bu haberlerle birileri birilerinden intikam almak istiyor
Elinde kimin ne bilgisi varsa savcılara versin
Bu bu bilgi kirliliğinden anlaşılıyor ki daha sert önlemler getirilecek
Hrant Dink suikastı, bazı kuruluşların içinde bulunduğu durumu göstermesi açısından daha da önem kazandı. Kuruluşların birbiriyle gerekli teması kurmadıkları, ihmaller zinciri sonucu Dink’in öldürülmesinin engellenemediği anlaşılıyor. Kim ne derse desin, sonuçta bir vatandaşımız öldürüldü ve bunda ihmali olanlar da araştırılıyor.
Trabzon Emniyet Müdürlüğü, Erhan Tuncel’i, bombalı eylemin dışında tutarken, o kişiden bilgi almak istiyor. Bilgi almak istedikleri kişi ise “Menzil Şeyhi”ne bağlı birisi. Yani bir tarikat mensubu. Bombalı eylemi gerçekleştiren Yasin Hayal 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargı önüne çıkarılmış olsa Erhan Tuncel’in de alacağı ceza ona yakın olurdu. Ancak, Erhan Tuncel, yargıdan gizlendiği gibi bir de Emniyet’ten para almaya başlıyor.
“MENZİLCİ” OLDUĞU İÇİN Mİ KURTARILDI?
İşte tüm olup bitenlere baktığınız da, Erhan Tuncel acaba “Menzil Dergahı”ndan olduğu için mi kurtarılmak istendi? Bunun için mi kendisine para verildi? Erhan Tuncel’in muhbirliğe alan da, onun ilişiğini kesen de ilginçtir aynı kişi. Bu kişinin ilişiği kesilirken, durumu İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bildirmesi gereken İstihbarat Dairesi’nin bu önemli ayrıntıyı da atladığı ortaya çıkıyor.
Erhan Tuncel’in daha önce verdiği bilgiye göre, Yasin Hayal, Hrant Dink’i öldürmek için İstanbul’a gidiyor. Hatta kalacağı yerin adresi de veriliyor. Ancak, yanında kalacağı belirtilen kişinin uzun süredir Trabzon’da olduğu ortaya çıkıyor. İşte, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Hayal ve grubunun Erhan Tuncel’in kontrolü altında olduğunu sanırken, İstihbarat Dairesi’nin İstanbul’a bilgi vermemesi önemli bir boşluk yaratıyor. İşte, işin düğümü ve püf noktası da burası.
O yüzden, Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstihbarat Şube Müdürü A.İ.G ifadelerinde, “Biz, Yasin Hayal grubunu, Erhan Tuncel’in kontrolünde biliyorduk. Yeni bir gelişme olursa bildirileceğini sanıyorduk. Ancak, Tuncel’in haber elemanlığından çıkarıldığı bize bildirilmiş olsaydı, Hrant Dink’i yakın korumaya alırdık” diyorlar.
HEP KAVGA, HEP KAVGA
Son dönemde özellikle Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı, başta Şemdinli olmak üzere bir çok olayda karşı karşıya geldi. Hrant Dink suikastından sonra da Emniyet-Jandarma anlaşmazlığı yine patlak verdi.
Samsun Emniyet Müdürlüğü'nün Terörle Mücadele Şubesinde, Dink'in katil zanlısı Ogün Samast'la jandarmaların polis tarafından çekilen video görüntülerinin, bir televizyon kanalına verilmesi ve görüntülerin jandarma karakolunda çekildiğinin öne sürülmesi ilişkileri daha da gerdi. Demek oluyor ki, daha önce yaşananlardan, hala ders çıkartmayanlar var. Ya da bunların hesapları çok farklı.
Şunu biliyoruz ki Jandarma ile Emniyet’in üst düzey yetkililerinin ilişkileri iyi değil. İlişkiler, sadece bazılarının kişisel dostlukları aracılığıyla kuruluyor. Bu durumdan iki taraf da rahatsız. Ancak, hep üzerine oyun oynananın jandarma olduğu da dikkat çekiyor.
BUNLAR, HEP BİLGİ KİRLİLİĞİNİN SONUÇLARI
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, farklı bir politikacı, devletin çıkarlarını öne çıkaran, kavgadan değil, kurum ve kuruluşların uyumlu bir çalışma yapmasından yana her zaman tavrını koyan bir isimdir. O yüzden her kesimin de kendisine güveni tamdır.
Hrant Dink suikastından sonra yaşananları deneyimlerine göre değerlendirdiğinde devlet içinde “birilerinin birileriyle intikam savaşı” gibi tabloyla karşılaşıyor. Şu ana kadar yazılanların hangisi doğru, hangisi yanlış iyice iç içe girmiş durumda. Kamuoyu da işte bu kirlilik içinde değerlendirmesini yapıyor.
Telefonum çalıyor, eski bir meslektaşım, “Amma karışık işler oluyor” diyor. Neyin karışık olduğunu sorduğumda, “Bu olayı kapatmak istiyorlar. Şimdi onun senaryoları” diye ekliyor. Benzer ifadeleri başkaları da ortaya atıyor. İşte, bunlar hep bilgi kirliliğinin sonuçları…
BAKAN ÇİÇEK’DEN ÖNEMLİ UYARILAR
Dün, İstanbul Valisi Muammer Güler günü birliğine Ankara’ya geldi. Bazı ziyaretleri oldu. Kendisiyle konuştuğumda, bazı gazetelerde “Yasin Hayal” olabileceği belirtilen cenaze fotoğrafındaki kişinin, polis memuru olduğunu söyledi. Öğleden sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, açıklama yaptı. Yasin Hayal’in cinayet günü Trabzon’da bulunduğu değişik kaynaklar tarafından doğrulandı.
Tüm bunlardan sonra Adalet Bakanı Cemil Çiçek’le konuştum. Biliyorum ki Çiçek, yaşananlardan son derece üzgündü. Bakan, oluşan havayı, “Bu olup bitenlerin bilgi kirliliğine yol açtığı ve soruşturmayı zorlaştırdığı ortada. O kadar yalan, yanlış ve kafa karıştırıcı bilgiler veriliyor ki, o onlar hiç dosyada yok, ya da o şekliyle değil, ya da soruşturma bitmeden herkesin kafasında olayla ilgili bir kanaat oluşuyor" diye yorumluyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
YARGILAMAYA GEREK KALMIYOR
Bilgi kirliğiyle oluşan hava kişilerde oluşan olayla ilgili kanaat sonucu, artık yargılama yapmaya gerek kalmıyor. Cenazedeki görüntülerden birisinin Yasin Hayal'e ait olduğu belirtiliyor. Oysa, Yasin Hayal denilen ve ona benzetilen kişi, gerçekte bir güvenlik görevlisi. Bu görüntülerle güvenlik görevlisi de hedef oluyor. Devletin, doğru-dürüst soruşturmasına gerek kalmadan herkes kanaatini söylüyor. Madem bu işler böyle oluyorsa, yargılama yapmaya ne gerek var? Üstelik de yargılamada bu kadar kafa karıştıktan sonra, mahkeme eldeki delile göre karar verecek.
KARAR, KANAATİ KARŞILAMAZ
O verilen karar, şimdiden oluşan kanaati de çoğu zaman karşılamıyor. Yazılıyor, çiziliyor, yargılama da bunu teyit etmek ya da yalanlama gibi bir seçenekle karşı karşıya bırakılmak isteniyor. Suçluyu bulup, onu ortaya çıkarmak yerine bu kanaatleri teyit etmek ya da etmemek gibi bir yükümlülükle karşı karşıya kalıyor. Bu bilgilerin önemli bir bölümü yanlış,yalan ya da gerçeği yansıtmıyor.
İNTİKAM SAVAŞI
İşte bu yalan, gerçeği yansıtmayan bilgiler başka maksatlar için veriliyor. Soruşturmanın bütün boyutlarıyla ortaya çıkması yerine, adeta birilerinin birilerinden intikam savaşına dönüşüyor. Benim gördüğüm budur. Son derece de rahatsız edici bir durumdur.
SAVCIYA VERSİNLER
İstediğiniz kadar 'soruşturma gizli' deyin hiç kimsenin buna uyduğu yok. Ondan sonra da bu gizliliğe uymayanlar da 'buna niye uyulmuyor' diye şikayet ederler. Bugünkü durum böyle. Soruşturma dosyasının içinde olmayan çok şey yazıldı. Madem birileri bilgi vermek istiyorsa, o bilgileri gidip Cumhuriyet Savcısına versinler, bunların araştırılıp-soruşturulmasını istesinler.
DERS ÇIKARTILSIN
Bu olaydan ders çıkartması gerekenler var. Onlar gerekli dersi çıkartsınlar. Olay son derece rahatsız edici boyutlar kazandı.
Bazıları hala oyun peşindeyse, hala bilgi kirliliğinden bir şeyler umuyorlarsa bundan vazgeçmeleri gerekiyor. Anlaşılıyor ki daha sert önlemler getirilecek.