CAN ATAKLI
Tartışmalar birkaç başlıkta toplanıyor:
1- PARTİ KAPATMA OLMALI MI?: AKP hakkında açılan davada bu konu enine boyuna çok tartışılmıştı. Nedense DTP kapatılmadan önce özellikle AKP ve yandaşları bu konuya fazla girmediler. Kapatma kararından sonra tartışma yine alevlendi. Ancak şunu görmek gerek. En demokratik ülkelerde bile parti kapatma ile ilgili yasa maddeleri var. Bu nedenle “Demokratik ülkelerde parti kapatılmaz” söylemi yanlış.
2- KARAR SİYASİDİR: Anayasa Mahkemesi kararını beğenmeyenler bunun siyasi bir karar olduğunu vurguluyor. Yanlış. Deliller, belge ve bilgiler, yapılan savunmalara bakılınca, Anayasa Mahkemesi’nin başka türlü karar alması mümkün değildi. Hukuken asıl kapatmama kararı siyasi olurdu.
3- ÜLKE GERÇEKLERİ GÖZARDI EDİLDİ: Kapatma kararına siyasi hükmünü verenler, bu kararla ülke gerçeklerine aykırı davranıldığını, özellikle açılımın önünün kesildiğini savunuyor. Bu, mantıken doğru olsa bile hukuk açısından karar vermesi gereken yargının başka koşulları düşünerek sonuca varmaya çalışması hukuku yerle bir eder. Hukuk duruma göre veya duygusal nedenlerle karar alamaz. Ki zaten hukuk kavramı bu nedenle gelişmiş ülke olmanın da bir sembolüdür.
4- DTP KAPATILMAK İÇİN UĞRAŞTI: Son olaylara bakıldığında haklı ve mantıklı gibi görünen bir söylem. Ancak şurası unutulmasın, bu dava iki yıl önce açıldı. Yani mahkeme iki yıl öncesinin suçlamalarına ve kanıtlarına bakarak karar verdi. Bu nedenle partiden ilişkisi kesilen Leyla Zana ceza alırken, son günlerde çok tepki çeken Emine Ayna’nın adı bile geçmedi. DTP’nin son günlerdeki eylemleri mahkeme üyelerinin vicdanen rahatlamalarını sağlamış olabilir sadece.
ASIL SORULMASI GEREKEN: Bu davada asıl sorulması gereken Anayasa Mahkemesi’nin neden iki yıl beklediğidir. İki yıldır davayla hiç ilgilenmeyen mahkeme nasıl oldu da tam açılım sırasında toplandı. Bunda iktidarın bir tavsiyesi, ricası veya baskısı oldu mu? İktidar elbette bütün üyelere baskı yapamaz ama çıkacak sonuç bilindiği için Başkan Haşim Kılıç’a “Şu davayı gündeme getir artık” denmesi olasılığı bana göre yüksektir.
AKP KAZANÇLI ÇIKABİLİR: Kapatma kararından AKP’nin çıkması çok normal. AKP başarısız açılım ile ciddi oy kaybına uğradığını görüyordu. AKP’nin dindar tabanı aynı zamanda çok da milliyetçi. Kürt oylarını almayı düşünürken bu oyları kaybetme tehlikesini gören AKP, bundan sonra sertleşebilir ve milliyetçi duyguları öne çıkarabilir.
*****
İç tüzük garipliği
DTP’nin kapatılmasından hemen önce başlayan “Sine-i millete dönme” söylemleri “istifanın Meclis Genel Kurulu kararına bağlı olduğu gerekçesiyle” şimdilik rafa kaldırıldı. DTP fiilen Meclis oturumlarına katılmama kararı aldı.
Aslına bakarsanız Meclis oturumlarına katılmamak da sonuçta “sine-i millet” anlamına geliyor. Başlıkta neden “gariplik” dediğimi anlatmak için önce milletvekilliğinin düşmesini düzenleyen maddelerden ikisine bakalım:
MADDE 136- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden istifa eden milletvekilinin istifa yazısının gerçekliği Başkanlık Divanı’nca yedi gün içinde incelenip tespit edildikten sonra üyeliğinin düşmesine Genel Kurul’ca görüşmesiz karar verilir. MADDE 138- Bir milletvekili Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içinde toplam beş birleşim günü katılmazsa devamsızlığı Başkanlık Divanı’nca tespit edilir ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyona gönderilir.
Karma Komisyon, yasama dokunulmazlığının kaldırılmasındaki hükümlere göre durumu inceler ve raporunu hazırlar.
Bu raporu görüşen Genel Kurul devamsızlık sebebiyle milletvekilliğinin düşmesi gerektiğine üye tamsayısının salt çoğunluğu ile karar verirse, üyeliği düşer.
Şimdi konuyu açalım: İstifa halinde Meclis oturup oylama yapıyor, eğer hayır oyu çıkarsa miletvekili görevini bırakamıyor.
Aynı milletvekili o andan itibaren Meclis’e hiç gelmeyerek fiili durum yaratabilir. Bu da açık kamu görevi suçudur. Oysa Meclis bu suçu da oylamaya koyuyor.
“Hayır” kararı verirse, bu kez işlenmiş bir suç “demokratik oylama” ile kabul görmüş oluyor.
Bir tür “Sen suç işledin ama ben sana ceza vermiyorum, görmezden geliyorum” diyor. Bu hukukun açıkça katledilmesi değil midir?