Sabah namazından sonra sohbet sırasında bıçaklı saldırıyla öldürülen İsmail ağa Camii imamı yıllar önce yaşanan benzer bir olayı hatırlattı.
17 Mayıs 1998 tarihinde Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi’nin damadı Hızır Ali Muratoğlu Hoca, İsmailağa Camii içinde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü. Asıl hedefin Mahmut Ustaosmanoğlu olduğu söylenen sarıklı, cüppeli, sarı sakallı profesyonel saldırgan kayıplara karıştı.
Bu cinayetin ardından Mahmut Hocaefendi ve cemaatin önde gelen altı ismi için yoğun güvenlik önlemleri alınmıştı.
Sekiz kişilik tim tarafından korunan Mahmut Hoca ile yakınlarına kurşun geçirmez yelekler giydirilmiş, Mahmut Hoca’nın imamlık yaptığı cuma ve vakit namazları sırasında İsmailağa Camii’nin avlu girişlerinde iki, namaz kılınan bölümün kapılarında ise üçer kişi nöbet tutmaya başlamıştı.
İSMAİL AĞA CAMAATİ HAKKINDA
Mahmut Ustaosmanoğlu, Ahıskalı Ali Haydar Efendi'nin ve 'mürşidim' diye andığı Zahid Kotku'nun talebesi. Mahmut Hoca'nın Kotku'dan icazet almakla birlikte onun sağlığında öne geçme çabası içinde olmadığı biliniyor. Kotku'nun vefatında cenaze namazını kıldıran Ustaosmanoğlu faaliyetlerine bundan sonra hız verdi. Fıkıh ağırlıklı bir üslubun benimsendiği İsmailağa Camii çevresi geniş kitlelere ulaştı. Kotku, Gümüşhanevi'nin 'Kimsenin sakalıyla bıyığıyla sigarasıyla uğraşmayın' tembihini sık sık hatırlatırken Mahmut Efendi 'İslami yaşayış'ın dış görünüşe yansıması gerektiğini savunan bir çizgiyi benimsedi.
İSMAİL AĞA CÂMİİ'NİN ÖZELLİKLERİ
İsmail Efendi Câmİİ
Çarşamba, Manyasîzâde Caddesinde bulunan İsmail Ağa Camii, H.1136/M.1723 tarihinde Rumeli Kadılarından Âlâiyeli İbrahim Efendi’nin oğlu Şeyh’ülislam İsmail Efendi tarafından kendi adına ve kendi evi yerine fevkani olarak yaptırılmıştır.
Cami, kâgir ve kubbelidir. Ana kubbenin iki yanında üçer küçük kubbe daha vardır. En, boy ve yükseklik bakımından Beyti Şerif’in ölçüleri alınarak, ona göre yapılmıştır. Fevkâni olduğundan merdivenle çıkılmaktadır. Cami Klâsik üslûbdan Barok’a geçiş açısından bir hususiyet arz etmektedir
Cami içinde, üç tarafta ve üstte sekiz mermer sütunlar üzerinde ahşap kadınlar mahfili bulunmaktadır. Son cemâat mahalli ise beş küçük kubbe ile örtülmüştür. Mahallin sağında ve solunda duvara oyulmuş iki mihrabı bulunmaktadır. Caminin minberi mermer, mihrâbı alçıdan olup çiçek motifleriyle süslüdür. Kürsüsü ise ahşaptır.
İsmail Ağa Camii, 1894 yılında İstanbul’da meydana gelen büyük depremlerden birinde harap olmuş ve minaresi de yıkılmıştır. Uzun zaman harap vaziyette kalan câmi,1952 yılında Vakıfların gözetimi altında halkın yardımlarıyla aslına sadık kalınarak tamir edilip ibâdete açılmıştır. Sağ tarafına kesme tastan olan tek şerefeli minaresi de yeniden yapılmıştır. Minare girişi kadınlar mahfilindendir.
Yine bu tamirde, İsmail Efendi’nin oğlu Esad Efendi tarafından yaptırılan şadırvanın gerine, bugünkü mermer hazneli ve işlemeli şadırvan yaptırılmıştır. Şadırvanın üzeri beton ve kurşun kaplamadır. Caminin avlu kapısı üzerinde ilk mektep, avlunun arkasında ise tamir edilmekte olan Dârülhadis binası bulunmaktadır.
İsmail Ağa Camii, 1988 yılında son cemâat mahallinin arkasına duvarları kagir, tavanı betonarme olarak geniş bir ilave yapılarak namaz sahnı genişletilmiştir. Bu sahnın altında da namaz kılınmaktadır. Cami kaloriferlidir.
Caminin naziresinde İsmail Efendi’nin (vefatı: H.1137/M.1724) büyük oğlu İshak Efendi, küçük oğlu Şeyhül’islam Mehmed İshak Efendi ve Beylerbeyi Lütfullah Efendi, Ahmed ve Mesud Efendiler yatmaktadırlar.
Bir imam-hatip ve bir müezzin-kayyımı bulunan caminin bir meşrutası, yeterli abdest alma yeri ve tuvaletleri ile ders odaları bulunmaktadır.
Vakit namazlarında 400-500, cuma namazlarında ise 1000-500 cemâati bulunmakta olup, câminin ihtiyaçları İsmail Ağa İlim ve Hizmet Vakfı tarafından karşılanmaktadır.