NECATİ DOĞRU
Açılım da zayi oldu.
Mektuplaşmaya dönüştü.
Çok kibarmış mektup.
İçtenlikle yazılmış.
İçtenlikle cevap verilecekmiş!
Oysa 2 ay önce Başbakan’ın işaretiyle İçişleri Bakanı’nın “12 muteber gazeteci-aydın ile görüşme” başlatarak ilan ettiği “Demokratik Açılım” ile yeni bir dönem açılacağı ve “Analar artık ağlamayacak” sahnesine geçileceği umudu yaratılmıştı.
Az gittik.
Uz gittik.
Arpa boyu yol gittik.
Mektubun içinde de dişe dokunur bir kelime, sözcük, bir cümle, PKK’ya silahları bıraktıracak bir tutarlı plan, stratejinin izi olsa yanmayacağım.
***
Başlangıçta Başbakan’ın kendisi bile “Anayasa’nın değişebileceği” ve bu değişikliğin yaratacağı yeni demokratik açılım rüzgarıyla PKK’nın dağdan indirileceği, hatta “PKK’lı teröristen yeni silahsız siyasetçi, terörist Apo’dan da Kürt Mandelası üretilerek” siyasi sisteme sokulacağı, 3-5 yıllık bir süreçte herkes için af bile çıkartılabileceği konuşulmaya başlanmıştı!
Bu havayı balona bastılar!
Artist Kevin’i bile kullandılar.
Bir çok insan inandı.
Balon patladı.
Koca açılım bir sayfalık mektuba sığdı. Başbakan’ın kendisi ABD dönüşü; “Anayasal değişikliği yapacak ne parlamenter ne de kurumlar arasında bir işbirliği ve beraberlik vardır” dedi. Başbakan’ın ilan ettiği gibi “Parlamenter irade” yoksa, iktidarın 330 oyuyla anayasa değişikliğini referanduma götürme niyeti de yoksa bu nasıl “Demokratik Açılım” olacak?
Tamamı palavra çıktı!
Hazırlıkları yoktu.
Açılım yerli değildi.
Dışardan kulaklara üflenmişti.
7 yıl boyunca “PKK’ya silahı askeri çözümün dışında nasıl bıraktıracağını” hiç düşünmemiş bir siyasi iktidar, aniden açılımcı oluvermişti.
***
Şimdi sormak gerekir:
Niçin geri adım attılar?
Anayasayı değiştiremiyor, referanduma da gitmiyorlar. 12 değerli gazeteciyi de dinlemeyi bıraktılar. Konuşturacak yeni gazeteci-aydın da bulamıyorlar. Açılımdan cesaretlenen Diyarbakır şehrimiz yakında Apo’nun sünnet düğünü gününü de “kepenkleri indirme gösterisiyle” kutlayacakken iktidar, Apo’nun avukatlara verdiği “istekler listesini” bile halk bilsin diye yayınlamayı göze alamadı. Gönlünü; iki devletli, iki bayraklı, iki milletli, iki ordulu ayrılığa takmış olanları “Tarihi fırsat doğdu” diye heyecanlandırdılar, havalandırdılar. Fakat havada bıraktılar.
Ne oldu?
Ben size söyleyeyim.
Açılım, “Türk realitesine” tosladı. İktidar partisi içindeki milletvekillerinden çoğu bile “bu dışardan Amerikan dayatması açılım” teranesinden ürktü. İktidar partisine oy verenler, ciddi bir alternatif görmedikleri için gelecek seçimlerde de oy vermeyi düşünenler, “Açılımcı Tayyip’i terk edip tek bayraklı Bahçeli’ye meyletme eğilimine” girdi. Bahçeli yükseliyor. Kürt anne ve babadan doğma Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çoğu “PKK’nın kendilerini temsil etmediğini ve bölünme de istemediklerini” söylemeye başladılar.
ABD, AKP’yi terkedebilir.
İran’la anlaşmayı düşünebilir.