NECATİ DOĞRU
Alttan alta pişiyor.
Ülke olağanüstü duruma hızla gidiyor. Batıda ve doğuda sokaklar kana bulanıyor, mahalleler ölüm kokuyor, kentler ve kasabalarda aynı soydan, aynı kandan, aynı ırktan insanlar bile birbiriyle boğazlaşma cinnetine teslim olur hale geldi. Dün Muş şehrinin Bulanık kasabasında da aynı soydan, aynı ırktan, aynı kandan insanlar arasında ölümlü, ağır yaralanmalı çatışmalar oldu. Sokağı ele geçirenler dükkân sahibi esnafa “kepenk indirme terörü” estirdiler. Bulanık’ta “dükkânını kapatanı da kapatmayanı da ateşe vermeye” kalktılar. Dükkânını kapatmak istemeyen ve DTP-PKK çizgisinin yaptıklarını kabullenmeye yanaşmayan Bulanıklı manifatura dükkânı sahibi kalaşnikofla ateş etti.
2 ölü, 8 yaralı.
Yararlananlar ağır.
Derinden derine örülüyor.
Sıkıyönetim gelecek.
Olağanüstünün eli kulağında.
Açılım adımını atanlar, bize kendilerini “bataklık şövalyesi” diye takdim ettiler. Bataklığı kurutacaklardı. Özel beyaz minibüsler gönderip polis okulunda toplantıya çağırdıkları 12 gazeteciye söylüyorlar, onlar da yazıyordu.
Hatırlayın!
Şunları döktürüyorlardı:
İki yıldır “demokratik açılım planının” üzerinde çalışıyoruz. MİT de devrede, akil adamlar da arada. Kandil ile de söyleşi içindeyiz, Ada ile de diyalogtayız. Abdullah Öcalan ile görüşüldü, pazarlığa açık olduğunu söyledi. DTP’yi yetkili kıldı.
Rol yapacağız.
Türk halkını...
Ve Kürt halkını...
Birlikte ikna edeceğiz.
Analar ağlamasın diyeceğiz.
Öcalan devrede hiç olmayacak.
DTP, sadece barışı isteyecek.
PKK’ya silahı bıraktıracak.
DTP, Sinn Fein olacak!
Kandil’den gelip teslim oluşları başlatacak. Talabani ve Barzani ile de anlaştık. ABD, onları tembihleyecek, “PKK’yı o dağlardan kovacaklar” ve “gidin Türkiye’ye teslim olun” diyecekler. PKK’nın yönetici kadrosundan 10-15 kişiyi Finlandiya’da, İsveç’te ya da Norveç’te siyasi sığınmacı yapacağız.
Açılım planı buydu.
Bunları yazıp durdular.
Sonunda şu oldu:
Abdullah Öcalan, oynadı.
Kedi oldu.
Kedi fare ile oynadı.
Bataklığı kurutmaya niyetlenmiş “bataklık şövalyelerini” iyice batağa çekti. Açılımın bütün iyi niyetli hedefleri çöktü. Abdullah Öcalan, Kandil’den gelip teslim olanlara; oğullarını şehit vermiş anaların, babaların, bacıların, kardeşlerin acılarını katbekat artıracak ve bölücülüğü iyice kışkırtacak tantanalı karşılama töreni yaptırdı. Hücresinin daraltıldığını iddia etti.
Yalan söyledi.
Pis yalanı Meclis’e taşıdılar.
DTP’lilere “Öcalan’ın hücresi daraltıldı” yalanını Meclis’te tekrarladılar. Açılımı, getirip “bölücü terör örgütü kurucusu Öcalan’dan Mandela yaratılması” na ve Diyarbakır’da bir genel valilik kurulup, genel vali olarak da Abdullah Öcalan’ın oturtulmasına indirdiler.
DTP’yi, PKK’nın sesi yaptılar.
Apo’ya ses olmakla övündüler.
Talabani ile Barzani de PKK’yı Kandil dağlarından kovmadı. Washington’da Oval Ofis’te “stratejik ortağız ve Obama ile Erdoğan biz arkadaşız...” söylemine girilmesine rağmen ABD ordusu, Türk ordusuna izin vermedi. NATO’nun ikinci büyük ordusu olan ve Kandil dağlarını avucunun içi gibi bildiği söylenen Türk ordusuna, “PKK’yı yok etmesi, yöneticilerinin başına çuval geçirip Türkiye’ye tutuklu olarak getirmesi için” izin de vermedi, yol da vermedi, fırsat da vermedi.
Bataklık şövalyeleri!
Apo’nun oyuncağı oldu.
Ülke iç savaş eşiğine geldi.
Başbakan istifayı düşünmüyor!
Bakan ise hiç oralı değil.