 |
Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında, sosyal güvenlikle ilgili düzenlemeleri eleştirirken, kuruma prim borcu olan esnaf ve sanatkarın, sağlık hizmetinden yararlanamamasını ''ortaçağ anlayışına'' benzetti. Baykal, tasarının amacının halka hizmet götürmek değil, mali sorunları çözmek olduğunu söyledi. Tasarının yasalaşması halinde, emekli aylıklarının yüzde 50'ye kadar düşeceğini belirten Baykal, buna ilişkin örnekler verdi. Baykal, 1100 YTL aylık alan bir işçinin emekli maaşının 900 YTL olduğunu; tasarının yasalaşmasıyla bu miktarın 550 YTL'ye düşeceğini ifade ederek, bunun, emeklinin sırtından, devletin bütçe açığının kapanması anlamına geldiğini kaydetti. Baykal, 30 yıl çalışıp emekli olan ortaokul mezunu bir memurun, mevcut sisteme göre 591 YTL aldığını; tasarıyla 481 YTL alacağını, lise mezunu memurun 621 YTL olan emekli maaşının ise 494 YTL'ye düşeceğini söyledi. Baykal, getirilen tasarının, ''reform'' olarak adlandırıldığını anımsatarak, ''Bu, emeklinin cebinden kapma, alma reformu'' dedi. Baykal, emeklilerin en mağdur kesimlerden birini oluşturduğunu dile getirerek, emeklilerin bu kadar ''aşağılandığı'' bir dönem olmadığını savundu. CHP Genel Başkanı Baykal, çocukların 18 yaşına kadar değil, iş bulana kadar sigortalılıklarının sürmesini önerdi. ''Söylenildiği gibi 18 yaşından küçüklerin, her hastaneden ücretsiz yararlanamayacağını'' ifade eden Baykal, ''sevk zinciri dışında bir yere gidilmesi halinde yüzde 30 ödeme yapılacağını'' söyledi.
-''BAŞBAKANIN GÖZÜNÜN ÖNÜNE SOKACAĞIZ''-
3 sosyal güvenlik kurumunun tek çatı altında birleştirildiğini anımsatan Baykal, ''Neden İş Kurumu bu kapsama alınmadı mı?'' diye sordu. Yevmiyeli çalışanların, dar gelirli çiftçi, tarımda çalışan işçiler, düşük gelirli esnafın sigorta kapsamı dışında bırakıldığına işaret eden Baykal, bütün bu söylediklerinin, TBMM Genel Kurulu'nda tartışılma imkanı olmadığını vurguladı. Başbakan Erdoğan'ın, Genel Kurul'un boş sıralarının fotoğrafını çekip, seçimlerde kullanacağını kaydeden Baykal, ''Biz de CHP bulunmadan çıkarılan bu kanunun mağdur bıraktığı, Anadolu'nun dört bir köşesindeki ne kadar kimsesiz, bakımsız insan varsa onların fotoğrafını, Başbakan'ın gözünün önüne sokacağız'' dedi.
-''AYNANIN ÖNÜNDE BOKS YAPANLAR GİBİ''-
Baykal, Erdoğan'ın, ''asabi bir üslupla bağırdığını'', ''aynanın önünde kendi kendine boks yapanlar gibi savurup vurduğunu'', ''Cumhurbaşkanı, CHP, medya, yargı ve üniversiteler ile çatıştığını'' öne sürdü. Başbakanın, önüne gelene ''saldırmaya'' devam ettiğini, kabına sığamadığını, birileriyle çatışma duygusu içinde olduğunu iddia eden Baykal, ''Bu, bana Amok koşucusunu hatırlatıyor. Hindistan'da, Malezya'da karşılaşılan bir durum. Stefan Zweig, kitabını yazdı. Elinde bir mızrak, ok, önüne geleni tahrip eder, vurur kırar, sonunda kendisi de kaybolur gider; verdiği zarar ortada kalır. Çıkmış ortalığa Başbakan, bir Amok koşucusu gibi, elinde ne bulursa, taştı, sopaydı, ona saldırıyor, buna vuruyor, uğraşıp duruyor'' diye konuştu. Baykal, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, geçen hafta yaptığı konuşmada uyarılarda bulunduğunu, sorunlara dikkati çektiğini ve Cumhurbaşkanı'na düşen görevi yerine getirdiğini ancak, Erdoğan'ın ''bundan rahatsız olduğunu'' söyledi.
-''O İNSANLARDAN MEDET Mİ UMUYORSUNUZ?''
Baykal, Sezer'in, irtica tehlikesine de dikkati çektiğini kaydederek, ''Bir Cumhurbaşkanı bunu söylemeyecek mi? Sayın Başbakan, hükümet olarak MGK'da, 'Türkiye'nin en önemli tehditlerinin başında irtica vardır' diye, bir metnin altına imzanızı attınız mı atmadınız mı? Bunu, sen atmışsın. Bunu söyleyince ne kızıyorsun. Cumhurbaşkanı'nı, böyle bir değerlendirme yapmaya sevk edecek hiç olay yaşanmıyor mu?'' diye sordu. Baykal, İstanbul Üniversitesi'nde, bir öğretmen adayı öğrencinin, 31 Mart için toplantı düzenlediği, kız öğrencilerin başının zorla örtüldüğü yönündeki haberleri anımsattı. Gazi Üniversitesi'nde bir öğretim görevlisinin, saçı uzun ve küpeli olduğu için dövüldüğünü, Ziraat Fakültesi'nde öğrencilerin eğlencesinin basıldığını hatırlatan Baykal, bütün bu olayların siyasi içerikten yoksun, sadece mafyalaşma anlayışından kaynaklı olduğunu söylemenin, inandırıcı olmadığını vurguladı. Baykal, yer yer korku ve teslimiyet havasının ortaya çıktığını ifade ederek, ''Cumhurbaşkanı'nın uyarıları haklı değil mi? Ne alınganlık, ne telaş gösteriyorsunuz? Yoksa o insanlardan medet mi umuyorsunuz, o insanları himaye ederek bir yere varacağınızı mı zannediyorsunuz?'' sorularını yöneltti.
-''GERÇEK DIŞI BEYANLARDAN MEDET UMAN''-
Erdoğan'ın, CHP'ye yönelik suçlama arayışını dindiremediğini, büyük bir açmazda ve çelişki içinde olduğunu, bu çelişkileri gözden kaçırmak için başkalarına saldırdığını ileri süren Baykal, şöyle konuştu: ''Ben, teröristlerle beraber olmuşum... Delili de TBMM albümü... Albümde benim ve Avrupa'da PKK adına faaliyet yapan eski bir milletvekilinin de fotoğrafı var. Sen, Meclis albümünün değişik sayfalarındaki resimleri bir araya getirme. Senin o meşhur resmini ortaya koyalım, sen kimin dizinin dibinde oturdun? Aynı partide bulunmuşuz. Doğrudur. Ben, SHP Antalya milletvekiliydim. SHP yönetimi, niteliği, kimliği oturmamış, terör örgütüyle irtibatı konusunda kuşku yaratan bir kadroyla seçim bölgelerini paylaştı; yanlış uygulamaydı. Bunu, o zaman da söyledim, şimdi de söylüyorum. Başbakan, yanlış yapıldığında, benim o partide grup başkanvekili olduğumu söylüyor. Bu da Başbakan'ın pek çok sözü gibi yalan. Bir Başbakan'ın sözlerine yalan demek üzücü ancak, başka türlü niteleme imkanı yok. Çünkü bu kaba, açık bir yalandır. Başbakan, bu konuda yalan söylüyor.'' Baykal, 1987'de SHP'de grup başkanvekili, daha sonra genel sekreterlik yaptığını; genel sekreterlikten istifa ettiğini, bütün bu olayların, bunlardan sonra olduğunu anlattı. ''Gerçek dışı açıklamalar yapmaktan medet uman bir Başbakan tablosuyla karşı karşıyayız'' diyen Baykal, bunun, bir acizlik olduğunu iddia etti.
 |
|
|
|
 |
|
|
Toplam yorum |
0 |
|
Onay bekleyen |
0 |
|
|
 |

Yorumunuz editörlerimiz
tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır. |
|
|
|
 |
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
 |
|