“Suriye sınırındaki mayınları temizleyen kim olursa olsun, ona o toprakları 49 yıllığına kiralayayım o oraları işletsin diye kanun çıkarıldı, hatırlıyorsunuz değil mi” diyen Baykal, şöyle devam etti: “Kanun çıktı. Dedik ki yapmayın, yanlıştır. Anlatamadık. Parmak hesabı kaldırdılar, indirdiler. Kanun geçti. Ne oldu? Gittik Anayasa Mahkemesi'ne. Bu Anayasa'ya aykırı, bu vatan toprağı, milletin toprağı şuna el koy dedik. Anayasa Mahkemesi oy birliğiyle derhal iptal etti. Şimdi yanlış mı yaptı Anayasa Mahkemesi. Başbakanın istediği değişiklik yapılmış olsaydı, Anayasa Mahkemesi AKP'nin tayin ettiği yargıçların görev yaptığı bir yer olsaydı, bu karar çıkar mıydı?”

“TÜRKİYE'DE ÇOK BÜYÜK YANLIŞLIKLAR, HUKUKSUZLUKLAR YAPILIYOR”

Deniz Baykal, AKP'nin devletin temelini oluşturan 3 anlayışı tahrip ettiğini belirterek, “AKP camiye siyaseti sokuyor. Kışlaya siyaseti sokuyor. Mahkemeye siyaseti sokuyor. Buna izin vermeyin sayın Erzurumlular” diye konuştu.

“Türkiye'de çok büyük yanlışlıklar hukuksuzluklar yapılıyor. Hukuka saygı, adalete saygı ciddi ölçüde sarsıldı” diyen Baykal, şunları söyledi: “Göz göre göre bu memleketin en temiz insanları uydurma suçlarla, imzasız ihbar mektuplarıyla, ucu açık iddianamelerle, gizli tanıklarla büyük haksızlıklara maruz bırakılıyor. Bunları yaşıyoruz. Bunlar doğru değil. Böyle hukuk, böyle demokrasi, böyle insan hakları, böyle adalet olmaz. Bunlar zararlı. Bunların büyük sıkıntıları var. Buna bir son vermek lazım. Tekrar adalete, insan haklarına olan güveni, tekrar askere, yargıya, din adamına gerçek saygıyı, hürmeti, milletimizin devletiyle kaynaşmasını, bütünleşmesini bir an önce canlandırmaya ihtiyaç var. Bunu yapma görevi öyle anlaşılıyor ki CHP'ye düşmüştür. Öyle anlaşılıyor. Bunu hep beraber ancak çözebiliriz. Bu bize yakışan bir görevdir. Biz bunun bilincindeyiz, bunun sorumluluğunun farkındayız.”

“ABBAS YOLCUDUR, YOLCU...”

CHP Genel Başkanı Baykal, siyasetin bir yenilenme, bir değişme olduğunu ifade ederek, “Hiçbir parti ebediyen iktidarda değildir bunlar için de yol gözükmüştür. Bunlar da gidicidir. Abbas yolcudur yolcu... Onları uğurlarsak bu onlar için de iyi olacak, milletimiz için de iyi olacak. Demokrasinin gereği budur. Bunu hep beraber sağlayalım” dedi.

Hükümetin açılım iddiasıyla ortaya çıktığını ve milletin kafasını, huzurunu bozduğunu ileri süren Baykal, şöyle konuştu: “Kardeşim bu memlekette hepimiz bir imparatorluğun çocuklarıyız. Hepimiz büyük acılarla, atalarımız dedelerimizin kimisi Balkanlardan, kimimiz Kafkasya'dan, kimi Orta Doğu'dan kopmuş gelmiş. Burada beraber yaşıyoruz. Herkesin dini, inancı, meşrebi başımızla beraber. Herkesin dinine, inancına büyük saygımız var. Bunu çok önemsiyoruz. Kimsenin kimsenin inancına ters bir davranış sergilemesine kesinlikle izin veremeyiz. Herkesin kimliği onun şerefidir. Senin şerefin benim de şerefimdir. Aynı milletin evlatlarıyız. Birbirimizin şerefine dokunulmasına göz yumabilir miyiz? Böyle bir milletin içinde Başbakan, gece gündüz 38 etnik kimliği dayar ise milletin huzuru kaçmaz mı? Okuldaki çocuklar bile birbirlerine bunu sorar hale geldiler. Vatandaşlar birbirlerinin etnik kimliğini sormaya başladılar. Ne kadar acı, ne kadar üzüntü verici. Türkiye'yi bu noktaya kim getirdi? Milletin ağzının tadını huzurunu niye kaçırıyorsun.”

1915 OLAYLARI

Baykal, 1915 olaylarına da değinerek, “Şimdi ilk kez bu yıl kongreye sunulan tasarıda 1915-1923 arası diyor. Yani 1915'e kadar yaşanan isyanlar dahil değil, onları yok sayıyor. Türkiye Cumhuriyeti'ne kadar, yani Atatürk'e kadar uzatıyor. Değerli arkadaşlar bunun iyi niyetli bir tarafı var mı?” diye sordu.

“Bu tarihte yaşanan olaylara saygı göstermek istiyoruz diyorsan o zaman gelirsin açarız bütün arşivleri tartışırız gerçek ortaya çıkar” diyen Baykal, şöyle devam etti: “Milletçe bunu ifade ettik. İktidar muhalefet hiç farkı yok. Gerçekler ortaya çıksın. Bu ne tarihe ne hukuka sığar. Bu bize karşı bir husumettir. Buna kesinlikle izin veremeyiz. Bizim gerçekleri dünyaya kabul ettirmemiz gerekir. Her dediklerine evet diyen bir anlayışla bu işin üstesinden gelemeyiz. Açıktan, milletimizin hakkını hukukunu tarihi gerçekleri başımızı dik tutarak ortaya koymak zorundayız. İnşallah önümüzdeki günlerde Türkiye'de çok şeyler değişecek.”

Baykal, konuşmasının son bölümünde yoksullukla mücadele konusuna değinerek, iktidara geldiklerinde Türkiye'nin bir yoksulluk haritasının çıkarılacağını söyledi.
Yapılacak çalışmanın ardından hiçbir geliri olmayan aileye, devletin her ay 300 TL vereceğini ifade eden Baykal, “Devletin bir sorumluluk duygusunun gereği olarak banka aracılığıyla kimsenin yüzünü görmeden, gidip bankadan kendi parasını çeker gibi alabileceği şekilde bu parayı vereceğiz. Bunun hesabı yapılmıştır. Bu Brezilya'da çok etkili bir şekilde uygulanıyor. GSMH'nin yüzde 1'inin yarısı kadar bir harcama bu. Türkiye bunu yapacak güçtedir” dedi.
Baykal daha sonra havayoluyla Elazığ'a gitti.