Deniz Baykal, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği'nin (TÜRMOB) 17. Olağan Genel Kurulu'na katıldı. Baykal, TÜRMOB üyelerinin Türkiye ekonomisini kayda almaya ve denetlemeye çalıştığını belirterek, bu sebeple ülke ekonomisinin içinde bulunduğu gerçek durumu en iyi bilen meslek grubu olduğunu söyledi. 2001 krizinden sonra uygulanan IMF politikaları ile enflasyonda belli ölçüde düşme, ekonomide bir büyüme gerçekleştiğini, ihracatın arttığını kaydeden Baykal, ''Hükümetin de her zaman iftiharla anlattığı bu iyileşmeler ne yazık ki sizlerin içinde bulunduğunuz, denetimini yaptığınız reel sektöre yansımamıştır'' dedi.Çiftçinin, esnafın, üreticinin durumunun içler acısı olduğunu anlatan Baykal, Türkiye İstatistik Kurumu'nun işsizlik oranını gizlemeye çalıştığını ileri sürdü. Türkiye'de işsiz sayısının 2 milyon 245 bin olarak gösterildiğini belirten Baykal, bu sayının 4 milyonun üzerinde olduğunu savundu.
-''SADAKA DÜZEYİNDE MAAŞ ARTIŞI''-
Memurların ve emeklilerin aylıklarının komik düzeyde artıldığını da söyleyen Baykal, ''Hükümet, memur ve emeklilere sadaka düzeyinde maaş artışı vermiştir'' dedi. İhracattaki artışın hükümetin övünme konusu olduğunu kaydeden Baykal, şöyle konuştu: ''İhracat artışının değerlendirilmesi ancak ithalat artışıyla birlikte yapıldığı zaman bir anlam taşır. Türkiye'de bu son dönemde ihracat artmıştır. Ama ithalat ve ihracat arasındaki fark çok daha büyük hızla artmıştır. Ve bugün Türk ekonomisinin en büyük sorunu haline dönüşmüştür. İthalattaki astronomik artış artık saklanamaz haldedir. Geçen yıl Ocak-Ağustos döneminde dış ticaret açığı 28.2 milyar dolar olduğu halde şimdi dış ticaret açığı 35.536 milyar dolar olmuştur. Cari açık 2002 yılında bugünkü hükümet kurulduğunda 1.5 milyar dolar idi. Bu yıl geriye dönük 12 ay dikkate alındığında 30 milyar dolar olmuştur. Bu Türk ekonomisinin en hassas noktasıdır. Diğer sorunların gelip düğümlendiği ve en büyük krizleri bağrında taşıyan tehlikeli bir konu durumundadır. Bunun ortaya çıkışına hiç şüphe yok ki Türkiye'de izlenmekte olan döviz ve faiz politikası neden olmaktadır.'' Baykal, Türkiye'de kararlı bir şekilde yüksek faiz ve düşük döviz fiyatı anlayışına bağlı bir politika götürüldüğünü belirterek, ''Bu politikanın sonucu Türkiye'deki ekonomik yapının tehlikeli şekilde bozulmasıdır, çarpıtılmasıdır. Bu politikanın sonucu sadece dış ticaret rakamlarında değil, ekonominin el değiştirme rakamlarında da kendisini göstermeye başlamıştır'' diye konuştu.
-SERMAYENİN EL DEĞİŞTİRMESİ-
Son dönemde gerçekleştirilen 25 milyar dolarlık özelleştirme uygulaması sonucunda yabancılara 10 milyar dolarlık özelleştirme satışı yapıldığını belirten Baykal, yabancıların doğrudan veya İMKB'den aldıkları hisselerle bankacılık kesiminde yüzde 25, dolaylı sahiplik de dikkate alındığında yüzde 30 pay sahibi olduklarını söyledi.
İstanbul Sanayi Odası'nın 1000 Büyük Sanayi Kuruluşu listesindeki ilk 50 büyüğün 20'sinin yabancı sermaye kuruluşu olduğunu açıkladığını ifade eden Baykal, ''Yüksek faiz ve düşük döviz tablosu Türkiye ekonomisinin yapısını allak bulak etmiştir. Ulusal ekonomik kuruluşlar ciddi şekilde sarsılmışlardır. Sermaye, dikkatle izlenmesi gereken biçimde el değiştirmeye başlamıştır. Türk ekonomisi çok yeni ve ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya kalmaya başlamıştır'' diye konuştu. Türk ekonomisinin sıcak parayla finanse edildiğini belirten Baykal, yüksek reel faizle beslenen sıcak paranın yükselişinin ise ekonomiyi kırılgan hale getirdiğini anlattı.
-''EKONOMİNİN İPLERİ''
Türkiye'nin borç stokunun giderek arttığına dikkati çeken Baykal, bunun sürdürülebilir bir tablo olmadığını belirterek, şöyle devam etti: ''Ekonomimiz kur, faiz ve borsa üçgenine hapsolmuştur. 'Ekonomi' deyince herkes piyasayı anlamaktadır. 'Piyasa' deyince mali piyasayı anlamaktadır. 'Mali piyasa' deyince de kur, faiz, borsa anlaşılmaktadır. Borsanın yüzde 60'ı yabancıların elindedir. Türkiye'de ekonominin ipleri, Türk ekonomisinin, siyasetçilerinin, bürokratlarının elinden çıkmıştır. Bu vahim bir gelişmedir. Bu gelişme hızla artmaktadır. Bu konularda bir duyarlılığın, bir bilincin bu aşamada dahi ülkeyi yönetenlerde kendisini göstermediğine hayretle tanık oluyoruz.''
İktidarın, kur-faiz-borsa üçgeni sorunlarını ekonominin sorunları gibi algıladığını ve bütün çabasını bu yönde yoğunlaştırdığını belirten Baykal, ekonominin yükünü taşıyan kesimlerin giderek ihmal edildiğini ve sıkıntılarının görülmemesi sonucunun ortaya çıktığını anlattı.
Baykal, ''Bugün hükümetin temel ilgisi sıcak paranın Türkiye'ye nasıl getirileceği ya da getirilmiş sıcak paranın Türkiye'den çıkmasının nasıl önleneceği sorununa indirgenmiştir'' dedi. Türkiye'nin üretime, ihracata ve istihdama öncelik veren bir ekonomi politikasına ihtiyaç olduğunu belirten Baykal,ekonomiyi krizlerden kurtarmanın ancak bu yolla sağlanabileceğini söyledi. Kayıtdışı ekonomiyle top yekün mücadele edilmesi gerektiğine işaret eden Baykal, ancak bu mücadeleye önderlik edecek siyasi iradenin mevcut olmadığını ileri sürdü.