Hassas konuların kaşınmasının dışarıdan şırıngalandığını vurgulayan AVCI, "Anadilde Eğitim istemlerini kendilerine telkin eden birtakım AB ülkeleri acaba kendi ülkelerinde bunu uyguluyorlar mı? Sosyalizm adına Anadilde eğitim taleplerini dillendiren bu kuruluşlar dünyaya baksınlar, hangi sosyalist ülke Anadilde eğitim sunmuştur? Parçalanan Yugoslavya'da bile tek resmi dilde eğitim verilmiştir" dedi.

Gürkan Avcı, şöyle devam etti: "Ayırımcı kuruluşlar sırtlarını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine dayandırmaktadır ki; sözleşmenin 10. maddesi bu özgürlüğün Ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü ve kamu düzeninin sağlanması amacıyla yasalarla sınırlandırılabileceğini belirtmektedir. Aynı sözleşmenin 11. maddesinde bu hakkın da bazı hallerde sınırlandırılabileceği kabul edilmiştir. T.C. Anayasası'nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek 3. maddesinde yer alan "Türkiye Devleti; ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe'dir." Ve yine Anayasa'nın 42. maddesinin 6. paragrafında yer alan "Türkçe'den başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez" ifadelerine ve yine farklı dil ve lehçelerin öğretilmesi ile ilgili kanunun 2. maddesinin a fıkrasında "Eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına Türkçe'den başka hiçbir dil ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez" açıklamalarına ve yine Anayasanın 66. maddesinde "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür." düzenlemesi şeklindeki yasalara açıkça aykırı olduğu, kaldı ki; Anadilde eğitim savunanların bundan maksatlarının "Kürtçe eğitim" olduğu ve diğer etnik unsurların kullanıldığı aşikardır. Anadil öğrenimi ile Anadilde eğitim farklı şeylerdir. Zaten ana dil öğrenimi ile ilgili çeşitli kurslar açılmıştır."

Ülkemizin oldukça sıkıntılı bir sürecin içinde boğuştuğu günümüzde Anadilde eğitim savunucularının titreyip kendilerine gelmeleri gerektiğini söyleyen AVCI, "Anadilde eğitim PKK söylemidir ve bu talep adeta PKK tarafından kazanılmaya çalışılan bir mevziidir" dedi. AVCI; açıklamasını şöyle noktaladı: "Türkiye Cumhuriyeti kendi vatandaşlarının anadilde konuşmasına, yazıp-çizmesine, gazete çıkarmasına, TV yayınına , müzik yapmasına ve dershane açmasına izin vermektedir. Fakat Resmi Dil birliğine karşı çıkıp, ikinci-üçüncü-beşinci bir dilde eğitim dili ve resmi dil isteniliyor ise, bu farklı bir şeydir. Bunun anlamı farklıdır. Bu ayırımcı taleplerle ve yetkililerin göstermiş olduğu vurdumduymazlıkla 'Ne AB'ye girebiliriz, ne de çıktığımız yere geri dönebiliriz."