GÜNGÖR MENGİ/VATAN
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un zaman yitirmeden karar vermesi gerekiyor.Bildiklerini mahkemeye gidip anlatması için, içindeki sesin onu sürekli uyardığını tahmin etmek zor değil.
Kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri davasında dün Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin de tutuklandı.
Böylelikle haklarında yakalama kararı çıkarılan 14 askeri personelden 10’u cezaevine konulmuş oldu.
Dışarıda karşı karşıya kaldığımız ihtilâflar ve çatışma riskleri, içeride tırmanan terör, fiziki ve moral yetenekleri en yüksek düzeye çıkmış bir orduya sahip olmayı gerektiriyor.
Ama komuta zinciri parçalanmış bir orduyla bu güveni sağlamak kolay mı?
Çare elbette adaleti hızlandırmaktır. Bazı kişiler, cesaret ve fedakârlık göstererek bu amaca dışarıdan yardımcı olabilirler.
Mesela internet andıcında dönemin Genelkurmay Başkanı Başbuğ, adalete yardımcı olmak için savcıdan veya mahkemeden çağrı beklememelidir.
Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu’nun tutuklanmadan önce yaptığı açıklamalar önemlidir.
Tümgeneral Çubuklu 1999 yılından itibaren kurulan internet sitelerinin 43’e ulaştığını, kontrol elden kaçırıldığı için Ocak 2007 ile Şubat 2009 tarihleri arasında hükümet aleyhine yayınlar yapılmış olduğunu Nisan 2009 tarihli internet andıcının, kontrolü sağlamak amacı taşıdığını ifade ediyor.
“Kontrollü olsun, bu iş 4 siteyle yapılsın denildi” bilgisini veriyor.
Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral Pekin dün mahkemeye şunu dedi:
“İnternet andıcı belgesi Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde hazırlanan yasal ve resmi belgedir.”
Bu açıklama, andıcın hazırlandığı tarihte Genelkurmay Harekât Başkanı olan Korgeneral Mehmet Eröz’ün mahkemeye avukatı aracılığıyla yaptığı çağrıyı daha anlamlı hale getiriyor.
Çünkü Korgeneral Eröz o başvuruda mahkemenin eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ’u tanık olarak dinlemesini talep etmişti.
Adalet ve kamu vicdanı Başbuğ’dan silâh arkadaşlığının yüklediği özveri borcunu yerine getirmesini bekliyor.
Başbuğ, davet beklemeden ifade vermek istediğini mahkemeye bildirmelidir.
Kılıçlar bilenirken
Tarih de, gelecek de Türkiye ile İsrail’i savaşan taraflar durumuna asla düşmemeye mahkûm ediyor.
İki ülkeyi yönetenler, atalarına ve gelecek kuşaklara karşı böyle bir sorumluluk taşıdıklarını umarız unutmuyorlardır.
İki halk birbirine dost olur veya olmaz; bu önemli değil. Asla düşman olmamalı!
Fakat manzara böyle bir ihtimalin ciddiye alınacak hale geldiğini gösteriyor.
Sahip olduğu küresel desteğin şımarıklığından beslenen kibri, kötü bir koalisyonun elinde İsrail’i ve onun eliyle bölgeyi daha kötü yerlere götürebilir.
Kılıçlar bilenirken kimse karşı tarafı dinlemez. O nedenle bizden giden uyarıların pek yararı yoktur.
Bu olaydaki şans, İsrail’in dostluğundan emin olduğu ağızların da doğruları seslendirmesidir.
New York Times, daha fazla yalnızlığa sürüklenmemek için İsrail’in Mavi Marmara katliamı için özür dilemesini önerirken İngiliz Guardian gazetesi de Türkiye’yi bir taktiksel zafere feda eden İsrail’in uzun vadeli çıkarlarına zarar verdiğini yazdı.
İki tarafta da aklın egemen olmasını diliyoruz