Danıştay’ın kuruluşunun 144. yıl dönümü nedeniyle TBMM’de düzenlenen kokteylde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıç, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun iptali istemiyle açılan davada, raportörün raporunu henüz tamamlamadığını ifade ederken, MİT görevlileri hakkındaki soruşturmayı Başbakan’ın iznine bağlayan kanunun iptali istemiyle açılan davada da raportörün henüz raporunu tamamlamadığını söyledi.
Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasını öngören ve kamuoyunda “4+4+4”' olarak bilinen yasanın iptali istemiyle açılan davaya ilişkin sorular üzerine Kılıç, CHP’nin esasla ilgili değil, usule yönelik dava açtığını ifade ederken, CHP’nin, “Sadece bir içtüzük değişikliği niteliğinde ve dolayısıyla bunun iptali gerekir” anlamında başvurusu olduğunu belirtti. Kılıç, bu davayı da en kısa zamanda bitirmeye çalışacaklarını vurguladı.
-KONUŞULUR, TARTIŞILIR, BUNDAN NİYE KAÇALIM”-
Kılıç, başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin bu tür siyasi, toplumu ve geniş kitleleri yakından ilgilendiren konularda “bu doğrudur, bu yanlıştır” diye bir genelleme yapmanın doğru olmayacağını söyledi.
Her sistemin kendine göre avantajları ve dezavantajları olduğunu dile getiren Kılıç, “Bunlar konuşulur, tartışılır. Sanıyorum bunun gündeme gelişi de ancak bu noktada oldu. Yani bir şeyin görüşülmesi, konuşulması, tartışılması her zaman mümkündür. Bundan niye kaçalım, niye bundan çekinelim. Konuşulabilir, görüşülebilir ama sonuçta buna karar verecek olan TBMM’deki irade sahibi olan milletvekillerimizdir. Bu nedenle ben, tartışılmasının, görüşme yapılmasının bir sakıncası olmadığı kanaatindeyim. Tabii ki bunlar tartışılabilir. Ama ben, ‘şu şöyledir, böyledir’ şeklinde ayaküstü, bir sistem hakkında olumlu, olumsuz görüşümü belirtmek istemem. Çünkü bu konu, aslında çok ciddi bir konu ve uzun uzun tartışılması gereken bir konu” diye konuştu.
-“HEHANGİ BİR ŞEY YAŞAMADIM”-
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat dalgalarıyla ilgili ‘Bu dalgalarda ülke boğulur’ diyerek, bir eleştiri getirmişti. Buna katılıyor musunuz?” sorusu üzerine, Kılıç, bir yargı mensubu olarak, soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki bir olayla ilgili olumlu ya da olumsuz görüş belirtmesinin doğru olmadığını belirtti.
“O dönemde yaşadığınız mağduriyet var mıydı?” sorusuna Kılıç, “Hayır. Ben o dönemde Anayasa Mahkemesi üyesiydim. Herhangi bir şey yaşamadım. Anayasa Mahkemesi üyesiydim ve önümüzde çok önemli konular vardı. Hep beraber yaşadık onu, biliyorsunuz” yanıtını verdi.
Kılıç, soruşturmayı yürüten savcılık tarafından şu ana kadar kendilerinden herhangi bir bilgi ve belge istenmediğini, Refah Partisi’nin kapatılması davasıyla ilgili bir talepte bulunulmadığını anlattı.
“Size bire bir bir şey olmamış olabilir ama Refah Partisi kapatma davası sürerken, Anayasa Mahkemesi üzerinde 28 Şubat sürecinin ağırlığı ya da herhangi bir telkin, yönlendirme, baskı var mıydı? sorusu, Kılıç, “Bire bir yaşadığımız çok şey oldu tabii ki ama bunu belki bugün değil de yargı mensubu olmaktan çıktıktan sonra, belki uygun bir zamanda, uygun bir zeminde anlatmak mümkün olabilir. Tabii ki yaşadığımız çok şey oldu ama onları bugün şu anda konuşmak çok hoş olmaz” şeklinde yanıtladı. (ANKA)