TBMM Genel Kurulu'nda AK Parti Milletvekili Yalçın Akdoğan'ın kendisine sataşmasından dolayı kürsüye çıkan eski genel başkan ve CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, şunları söyledi:
BAŞBAŞA SOHBET ETTİK: Değerli arkadaşlarım, bir sataşma olduğu kanısında değilim, düzeltilmesi gereken bir şey de yok. Biraz önce Yalçın Bey'le baş başa sohbet ettik. Bana açıkça ifade etti ki aleyhimde bir yazı yazmış. Sabahleyin eşi "Dün akşam Deniz çok güzel bir konuşma yaptı, farkında mısın?" demiş, onun üzerine "Acaba ben mi yanlış algıladım?" diye bir tereddüdün içine girmiş, benimle açıkça bunu paylaştı ve "Bir noktada böyle bir değerlendirmem oldu." dedi.
MİLLET SİYASETİ OLACAK: "Devletin temeline siyaseti sokmaya itiraz eder bir cümleniz vardır değil mi?" dedi. "Hayır, böyle bir cümlem yok." dedim. "Herhâlde sen şunu anladın: Devleti parti devleti hâline getiriyorsunuz, yanlış olan budur." Yoksa siyaset elbette devletin temelinde olacak. Nasıl olacak? Millet siyaseti olarak olacak, millet olacak.
EGEMENLİĞİ BİR KİŞİYE VERİRSENİZ: Millet lehinde yaptığı değerlendirmeye çok teşekkür ederim ama milleti temsil eden bir tek organ var: Türkiye Büyük Millet Meclisi, millet işte bu. Yani bütün siyasi görüşler, her anlayış, her etnik köken, her inanç hep beraber bir arada milletiz, biz milleti temsil ediyoruz. Ama, siz bu milleti yani egemenliği oluşturan, birlikte oluşturan bu milleti bir yana bırakır da bir tek kişiye, bu milleti oluşturan siyasetlerden birisini temel alarak ve o siyaseti bir tek kişinin şahsında egemenliği milletin elinden yani hepimizin elinden alıp bir tek zihniyete, anlayışa verirseniz siz...
PARTİ DEVLETİNE GİDERSİNİZ: Şimdi, bunun gerçekleşmesi yani milletin bölünmeden, parçalanmadan millet iradesinin yani egemenliğin... Ki devleti oluşturan bu. Siz onu parçalayıp da bir unsuru, bir siyaseti, bir inancı, bir düşünceyi, bir kesimi yani yüzde 100'ün yerine yüzde 50'yi ikame etmeye kalkarsanız siz parti devletine, parçalanmış egemenlik devletine gidersiniz, siz milleti parçalayarak devleti oluşturursunuz. Bizim söylediğimiz, elbette, devletin temelinde millet olacak, milletin egemenliği olacak, bütün siyasetler olacak, hep beraber olacağız. Ama, bunu ayırıp, parçalayıp, bölüp, onun içinden bir yüzde 50, tek şahıs çıkarıp, o tek şahsa onu bağlayıp, sonra Meclisin ortak yetkilerini önemli bir ölçüde ona devredip onu etkisiz kılarak siyaseti, saygın siyaseti, millete değer veren bir siyaseti hayata geçirmiş olmazsınız.
TEHLİKE BU: Bugün karşı karşıya bulunduğumuz tehlike bu. Kimse kimseye millet dersi vermesin. Bakın, tek partinin bütün milleti temsil ettiği dönemden çok partili hayata geçince devletin de artık tek parti olarak hükmedemeyeceği ortaya çıktı, yeni bir siyaset kuruldu. Geçenlerde Sayın Adalet Bakanı bu kürsüye geldi "Biz 1930'lara gidiyoruz." diyor. Ya, biz 1930'lardan 21'inci yüzyıla gitmeye çalışıyoruz, 21'inci yüzyıldan sen "1930'lara gidiyorum." diye övünüyorsun.
GERÇEĞİ GÖRELİM: Bakın, birbirimize avukatlık yapmayalım, gerçeği görelim. Gerçek, milletin iradesi girerek etkisizleştiriliyor. Bu getirdiğiniz anayasa milletin iradesini etkisiz kılmaya yönelik bir anayasa taslağıdır. Meclisi devreden çıkarmaya yönelik, Meclisi etkisizleştirmeye dönük bir anayasa taslağıdır. Bunu burada "Vay, siyasete karşısınız, millete karşısınız." söylemiyle ortadan kaldırmanız, maskelemeniz mümkün değildir. Bizim anlayışımız da ortadadır, uygulamamız da ortadadır. Tek partiyle başladık, demokrasiye doğru gidiyoruz. Siz elinize aldığınız demokrasiyi tek parti, tek adam rejimine doğru geriye döndürüyorsunuz