Oysa Türkiye’deki tüm cezaevlerinin kapasitesi sadece 103 bin.
Kısacası, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlüler, deyim yerindeyse “üst üste…”
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Nizamettin Kalaman’ın verdiği diğer rakamlar, yargıdaki tıkanmanın sonuçlarının vahametini ortaya koyuyor.
Kalaman, kapasitenin arttırılması için çalışmaların “son hızla” ilerlediğini de anlatıyor. Buna göre, önümüzdeki birkaç ay içinde dört yeni cezaevi devreye girecek. Bunlardan ilki, önümüzdeki ay açılacak olan Bafra cezaevi. Hemen ardından ise Silivri’de iki tane, Balıkesir’de ise bir tane yeni cezaevi açılacak. Kalaman, “2009 sonuna kadar kapasite 10 kişi arttırılacak” diyor.
SADECE 43 BİN KİŞİNİN HÜKMÜ KESİNLEŞMİŞ
Kalaman’ın cezaevindeki hükümlü ve tutuklular konusunda verdiği rakamlar da son derece ilginç;
Şu anda cezaevlerinde bulunan toplam 106 bin kişinin sadece 43 bini “kesin hüküm giymiş” olanlar. Yani cezaları üst mahkeme tarafından da onaylanıp, yargılanma süreci tamamlanmış hükümlüler.
18 bin kişi ise “hüküm özlü”; Yani, haklarında yerel mahkeme karar vermiş, ancak davaları üst mahkemede devam ediyor.
Kısacası, yerel ya da üst mahkeme tarafından haklarında karar verilmiş kişilerin toplam sayısı 65 bin.
Kalan 51 bin kişi ise, sadece “tutuklu”. Hala haklarında herhangi bir hüküm yok.
REFORMLAR, MAHKEMELERİ VURDU
Cezaevlerinde, haklarında kesin hüküm bulunmayan bu kadar çok kişinin bulunmasının en büyük nedeni ise, birbiri ardına yapılan Ceza yasası değişiklikleri. Yasalar çıkıyor, daha tam uygulanmaya bile başlanamadan değiştiriliyor, düzeltiliyor.
Tabii, bu değişiklikler doğrudan mahkemelere yansıyor. Yargıtay, yeni değişikliklerin zanlının “lehinde ya da aleyhinde” hükümler içerme olasılığına karşı yerel mahkeme tarafından verilen tüm kararları geri gönderiyor. Dolayısıyla, her yeni değişiklikte, yargılama süreci “sil baştan” yenileniyor.
Bu da, insanların haklarında kesin hüküm olmadan, aylarca, hatta yıllarca cezaevlerinden “tutuklu” olarak kalmalarına neden oluyor.
CEZAEVLERİ MÜDÜRÜ DİZİLERDEN ŞİKAYETÇİ
Ceza ve Tefkifevleri Genel Müdürü Kalaman’ın medyadan da şikayeti var;
Habercilerin, cezaevlerinde yapılan iyileştirmelerle çok ilgilenmediklerini, televizyondaki dizi yapımcılarının ise, yeni ve modern cezaevlerini “ısrarla yayınlamadıklarını” söylüyor.
Kalaman’a göre, TV’lerde yayınlanan popüler diziler, senaryodaki cezaevi bölümleri için izin alıyorlar. Cezaevlerinde çekim de yapıyorlar. Ancak modern F tipi cezaevleri yerine, kurdukları stüdyolarda hep eski koğuş sistemlerini oluşturup, sanki tüm cezaevlerinde hala eski sistem geçerliymiş gibi bir imaj çiziyorlar. Kalaman’ın bir başka şikayeti ise televizyoncuların dizi çekimleri sırasında bireysel haklara saygı göstermemeleri.
Tutukluların haklarında kesin hüküm bulunmaması nedeniyle cezaevlerinde görüntülenmeleri zaten yasak. Ayrıca hükümlülerin de çekim yapılmadan önce mutlaka bireysel izinlerinin alınması gerekiyor.
Ancak Kalaman’a göre, bu bireysel haklara dizi çekimleri sırasında “pek de dikkat edilmiyor…”
AB’DEN CEZAEVLERİNE 7 MİLYON EURO
Bu arada, modernleşen Türk cezaevlerine AB’nin de elinin değdiği de ortaya çıktı.
AB fonlarından sağlanan 7 milyon Euro ile, Türkiye’deki 90 cezaevinin herbirinde ikişer atölye açılacak. Bu atölyelerde tutuklu ve hükümlüler, kuaförlükten, deri işlemeciliğine, mobilya yapımına kadar pekçok alanda meslek öğrenecekler.
AB’nin yeni projesi ise önümüzdeki günlerde devreye girecek. Bu yeni projenin amacı ise, “suç mağdurlarına” destek vermek.
Herhangi bir suç işlendiğinde, bunun pekçok mağduru olabiliyor. Örneğin bir cinayet sonrasında, katil ceza görse de, bu durum öldürülen kişinin ailesinin mağduriyetini gidermiyor. İşte yeni proje, işlenen suçlar nedeniyle mağdur olan bu kişilere destek vermeyi amaçlıyor.
Hürriyet