NECATİ DOĞRU
Gözlerimizi yumar, görmezsek tarih karşısında suç işlemiş sayılırız. Eğer, “Darbeci general Kenan Evren, bu yeni diktatörlerin yanında zemzem suyuyla yıkanmış kadar masum kalır” diye gerçeği yazmazsak bu kez de vicdanımıza karşı ayıp etmiş oluruz.
Tarih sussa bile!
Vicdan susmaz.
Kimse susmamalı, kimse gözünü kapatmamalı, kimse kulağını tıkamamalı. Günümüz diktatörü böyle oluyor, herkes bu tehlikeyi görmeli.
Her sözü emir.
Her işareti kanun.
Her isteği baş üstünde.
Onun istediği delege oluyor, onun seçtiği kurultay üyeleri; söz gelimi partinin İstanbul İl Kongresi’nde onun işaret ettiği kişiyi başkan seçiyor. Onun istediği bir gecede müdür oluyor. Onun istemediği müdürün, müdürlüğü bir gecede elinden alınıyor. Yürütme yani bakanlar, bakanlara bağlı yüksek bürokratlar, müsteşarlar, müdürler onun iki dudağının arasından çıkacak söze bakıyor. Yasama yani Meclis’teki milletvekilleri onun işaret ettiği yönde ellerini kaldırıyor, istemediği zaman da muhalefetin, basının, ordunun, yargının, üniversitenin üstüne yürüyorlar.
***
Partiler kanunundan besleniyor.
Seçim kanunundan besleniyor.
Dokunulmazlıklardan besleniyor.
Halkın koyunluğundan besleniyor.
Satılmış gazetecilikten besleniyor.
Kurulmuş olan bu yapı ona beslene beslene sürekli “dediği dedik çaldığı düdük diktatör kalma” hakkı veriyor. İstanbul İl Kongresi’nden de Cumartesi günü aynı sonuç çıktı.
Başbakan’ın istediği oldu.
İktidar partisi AKP’nin İstanbul İl Kongresi’nde İl Başkanlığı için iki aday yarışıyordu. Bunlardan mevcut il başkanı olan Aziz Babuşcu’yu Ankara yani partinin başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan tutuyordu. Ankara’daki dediğim dedik parti başkanı ve Başbakan onu tuttuğu için diğer aday Metin Külünk’ün seçilme şansı olamazdı.
Başbakan, geldi.
Kongrede konuştu.
Kimin seçilmesi gerekiyorsa ona işaretini verdi. Coşkuyla saatlerce alkışlandı. Nedense kadınlar hüngür hüngür ağladılar. Erkeklerin göz bebekleri yuvalarında sevinçle döndü.
***
Kongrede; “darbeci general Evren’in zemzemle yıkanmış kaldığını gösteren” bir olay yaşandı. Başbakan, konuşmasını bitirip salondan ayrılınca diktatörlüklerde çok sık rastlanan “lider tapınması” tipik davranışı yaşandı. Başbakan ayrılınca salon bir anda boşaldı, geriye delgeler kaldı. Onlar da zaten Başbakan’ın istediği adamı İl Başkanı seçtiler.
Demokrasi çalıştı!
İstanbul İl Başkanı seçildi.
10 gün önce de yıllık 2 katrilyon liralık bütçesiyle binlerce kalem mal alımı yapan ve yüzlerce ihaleyi paylaştıran İstanbul İl Sağlık Müdürü görevinden atıldı. Atılan müdür Dr. Mehmet Bakar, 6.5 yıldır kesintisiz o koltukta tutulmuştu ve “Bana üst görevler teklif edildi. Seni Hudut Sahiller Genel Müdürü yapalım, istersen Müsteşar Yardımcısı ol diye teklif ettiler. Bu üst görevleri vermelerinin karşılığı (bonusu) olarak da konuşmamamı istediler” dedi.
Ve şunu ilave etti:
“En tepedeki kişi (Başbakan’ı kastediyor) beni özel kalemi vasıtasıyla aratarak Şile’deki bir kadın doğum uzmanını İstanbul’a aldırmamı istedi. Ama ben haksız atamayı yapmadım.”
Demokrasi böyle işliyor!
İşaret yukardan geliyor.
İl başkanı yerinde kalıyor.
Talimat üstten veriliyor.
Sağlık müdürü toz ediliyor.
Yukarda Allah var; bugünün diktatörlerinin yanında darbeci general Evren, zemzemle yıkanmış kalıyor.