Türk, partisinin Meclis grup toplantısında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. DTP’ye yönelik son günlerde yapılan operasyonlarda 300 parti üyesinin gözaltına alındığını 100’ün üzerinde kişinin tutuklandığını kaydeden Türk, “saldırı furyası”nın halen devam ettiğini söyledi. Operasyonların dört temel nedeni olduğunu, bunlardan birinin PKK’nın seçimden sonra yaptığı açıklama olduğunu belirten Türk, “PKK, ‘Kürt halkı seçimlerde DTP'yi destekledi. Biz, bu desteği önemsiyoruz. Barışçı çözümün önünü açmak için silahları 1 Hazirana kadar susturacağız’ dedi. Olumlu bir gelişme olması halinde sürenin uzatılacağı mesajını da verdi. Daha üzerinden değil günler saatler bile geçmeden, savaş tamtamlarını çalmaya başlayanların neden endişelendiklerini görmek için, dahi olmaya gerek yok. Çünkü biliyorlar ki Kürt sorunu demokrasiyle çözülürse, Türkiye demokratikleşecek.” diye konuştu.
-“DENİZ FENERİNİN HESABINI VERSİN”-
DTP’nin parlamentoda grubu bulunan dördüncü büyük parti olduğunu ifade eden Ahmet Türk, şöyle konuştu:
“İki büyük seçim geçirmemize rağmen, şimdiye kadar tek bir kuruş yardım almış değiliz. Cumhuriyet tarihinden buyana grubu bulunup da hazine yardımı alamayan tek parti DTP’dir. Sayın Başbakan çıkıp diyor ki: ‘DTP belediyeleri, kendi bütçelerini hizmet için kullanmıyor da bilmem paraları nereye gidiyor?’ Oysa, benim belediyelerim, devletin en deneyimli müfettişlerine ayda iki kez A’dan Z’ye kontrol ettirilen belediyelerdir. Harcamalarıyla, yönetimiyle, hizmetiyle en şeffaf belediyeler, DTP’li belediyelerdir. Deniz Feneri bizde yok Sayın Başbakan. Yolsuzluğu bizde bulamazsınız.”
-“BU HIRSIZLIK DEĞİL Mİ”-
AKP’nin sadece İstanbul’da seçimlerde reklam gideri olarak 600 milyon TL harcadığını kaydeden Türk Erdoğan’a “Zatıalinize sormak istiyorum, ben yüzde 80 oy aldığım bir ile tek bir parti bayrağı gönderecek parayı denkleştirememişim. Siz ve denginiz partiler ise, seçimlerde sadece İstanbul’da reklam gideri olarak 600 milyon TL para harcamışsınız. İstanbul, İzmir, Ankara ve Kocaeli toplamında bu rakam 2 milyar TL’ye ulaşmıştır. Hazineden aldığınız yardım tutarı belli. Yaptığınız harcama, hazine yardımını aşıyor. Peki bu paranın kaynağı ne? Bu hırsızlık değil mi? Başkalarını hırsızlıkla suçluyorsunuz. Böyle yavuz hırsızlık yaparak mı, kendi suçlarınızı-yolsuzluklarınızı örtbas edeceksiniz? Bu halk her şeyi görüyor, her şeyi biliyor. Artık mızrak çuvala sığmıyor.“ diye seslendi.
-“TÜRKİYE MİLLETVEKİLLİĞİ ÖNERİSİ DTP’NİN ÖNÜNÜ KESMEYE YÖNELİK”-
Konuşmasında anayasa değişikliği tartışmalarını da değerlendiren Türk seçim barajına dokunmayan hükümetin Türkiye milletvekilliği getirmeye çalıştığını söyledi. Türk, “Bu değişiklik, aslında DTP’yi bir dahaki seçimde grup bile kuramayacak hale getirmek için tasarlanan bir siyasi tuzaktır. Halk iradesinin parlamentoya yansımasının yolu Türkiye Milletvekilliği’nden değil, seçim barajının en az yüzde 5’e düşürülmesinden geçmektedir.“ dedi.
-HAKKARİ’DEKİ OLAYA “FİLİSTİN” BENZETMESİ-
Türk grup toplantısında Hakkari’de yaşanan 14 yaşındaki bir çocuğun dövülmesiyle ilgili olayı da değerlendirdi. Vahşet derecesine varan saldırıların küçücük çocuklara kadar uzandığını savunan Türk şunları söyledi:
“Bu, Filistinli çocuğun kolunu kıran İsrailli askerin görüntüsünden farklı değildir. 12 Eylül’de bizlerin kafasına vurulan dipçik darbeleri şimdi de çocuklarımızın başına indirilmektedir. Çocuklarımız darbe dönemlerinde olduğu gibi toplu tutuklamalarla cezaevlerine atılmakta, onlarca yıl ağır hapis cezalarıyla yargılanmaktadır. İşte bu, Türkiye’nin değişmeyen fotoğrafıdır. İşte bu, Kürtler açısından Ergenekon’un bitmediğinin açık bir ifadesidir. Hakkâri’de kafası dipçikle parçalanmak istenen 14 yaşındaki bir çocuk değil, Kürt Halkının iradesi ve beynidir. Davos’ta İsrail Devlet Başkanı’na ‘Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz’ diyen bir Başbakan kendi ülkesindeki çocukların başına gelenler karşısında üç maymunları oynuyor. Buradan bir kez daha Sayın Başbakan’ı Kürtlerden ve çocuklardan özür dilemeye çağırıyoruz. Sayın Başbakan’ı Türkiye’deki Filistin gerçeğiyle yüzleşmeye çağırıyoruz.”
-“TARİHİ DİYALOG” ÇAĞRISI-
PKK’nın 1 Haziran’a kadar uzattığı ‘eylemsizlik’ kararının devam ettiğini belirten Ahmet Türk, bu kararın umut verici ve sevindirici bir gelişme olduğunu söyledi. Bu sürecin heba edilmemesi gereken bir süreç olduğunu savunan Türk, şunları kaydetti:
“Çatışmalı ortamda ısrar ederseniz, duygusal kopuşa yol açar ve bunun sonucu olarak Kürtleri kaybedebilirsiniz. Eğer bu ülkeyi acı ve gözyaşından, savaş ve çatışma ortamından kurtarmak gibi bir irade ve politikanız varsa; o halde gelin tarihi bir diyalog sürecini başlatalım. Bütün Türkiye kamuoyu huzurunda, Sayın Başbakan’a görüşme çağrısı yapıyoruz. Gelin, konuşalım, bu sorun nasıl çözülür, kim ne kadar ne yapabilir? Gençlerimizin ölmemesi için, demokrasi ve kalkınma için, ortaya nasıl formüller koyabiliriz? Bunları tartışalım, Meclis’te bir insiyatif ortaya çıkaralım. Bu parlamentonun, rüştünü kanıtlaması için bir imkân yaratalım. Vesayet altında olmadığını, gerçek bir demokrasiye doğru gittiğini herkese gösterelim. Evet, bu çağrımızı ve görüşme talebimizi resmi olarak da Sayın Başbakan’a bugün ileteceğiz.”
-“1 MAYIS’TA TAKSİMDEYİZ”-
Türk, 1 Mayıs’ta DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ile birlikte Taksim’de olacaklarını bildirdi. Türk “Emek kesiminin taleplerini dile getireceği bir gün kriminalize edilmeye çalışılıyor. Buna izin vermeyeceğiz. Hep birlikte Taksim’de olacağız.” dedi.
-“BAŞBAKAN ARTIK BU KONUDAN KAÇAMAZ”-
Grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Türk partilerine yönelik “hukuksuz”lukları protesto etmek amacıyla Diyarbakır’da açlık grevi yapacaklarını kaydetti. Başbakanla görüşme talebine ilişkin bir soruya ise Türk, “Kürt sorununun silahlarla çözülmeyeceğini hergün dile getiriyoruz. Ortak akılla bu sorunun çözümünde neler yapabiliriz? Bu gün artık Türkiye bunu tartışmak zorundadır, halkın iradesiyle seçilmiş hükümet var. İcranın başıdır, Sayın Başbakan artık bu konudan kaçamaz, uluorta mesajlarla bu sorunu çözemez. Tartışma dönemidir. Fırsatları değerlendiremezsek korkarım ki daha büyük acıların yaşandığı bir sürece sürüklenebiliriz. Ortak vicdani sorumluluk, duyarlılık gösterebiliriz.” karşılığını verdi. Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın “Kürdistan’ın sınırlarının çizildiği”ne yönelik açıklamasının hatırlatılması üzerine ise Türk “Bütün konuşmalarımızda bakışımız, inancımız, yüreğimizle söylediğimiz bir şey var; Biz Kürt sorununu Türkiye'nin
bütünlüğü içinde çözmeye çalışan anlayışa sahibiz. Halkların kardeşliğini esas alırız, birlikte yaşamayı esas alırız, bizim partimizin politikası budur.” dedi.