KUZEY Irak’taki Kurdistan Yurtseverler Birliğinin (KYB) resmi internet sitesine yaptığı, “Kerkük’e yapılan saldırıları Diyarbakır’a yapılmış sayarız'' açıklamasıyla gündeme gelen DTP İl Başkanı Hilmi Aydoğdu, sözlerinin arkasında olduğunu söyledi.
      Başta Kürtler olmak üzere Türkiye’nin bütün demokratik dinamikleri ve Türkiye’nin barışçıl demokratik birliğinin gelişmesine inanan bütün toplumsal kesimlerin, Türkiye’nin Ortadoğu bataklığına bulaşmasını istemediğini savunan Aydoğdu, “Benim yaptığım açıklamada da söylediğim şuydu. Kerkük, Irak’taki Araplar, Türkmenler ve Kürtlerin bir sorunudur ve onlar kendi sorunlarını kendi iç dinamikleriyle çözmek zorundadırlar. Türkiye’nin Kerkük’e müdahalede bulunması, ya da bir saldırıda bulunması, Türk Devleti ile Kürtleri karşı karşıya getirecektir. Burada hiç kimsenin arzu etmediği çok büyük bir savaş yaşanacaktır'' dedi.
     
     TÜRKİYE'DEKİ 20 MİLYON KÜRT

      KYB internet sitesine yaptığı açıklamayla ilgili  konuşan Hilmi Aydoğdu, açıklamaları DTP Diyarbakır İl Başkanı olarak yaptığını ve DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün açıklamaları ile parelellik taşıdığını söyledi. Aydoğdu, Kerkük’e yapılacak bir saldırı ve müdahalenin taraflarının Türkiye ve Irak’taki Kürtler olacağını iddia ederek şunları söyledi:
      “Bu savaşın bir tarafı Türkiye, bir tarafı Irak’taki Kürtler olacaktır. Türkiye’de de 20 milyon Kürt yaşamaktadır ve 20 milyon Kürt de Irak’ta Kürtlerle yapılacak böylesi bir savaşı veya Kerkük’e yapılacak böylesi bir saldırıyı kendilerine yapılmış olarak görecektir. Benim de orada ifade ettiğim, Kerkük’te böylesi bir savaş durumu yaşanırsa, Kürtlerle Türk ordusu arasında yaşanırsa, Diyarbakır’daki, Van’daki ve İstanbul’daki Kürtler de sonuçta Kürt'tür. Ordaki Kürt buradaki Kürt. Bunların arasında ciddi kültürel, ulusal bağlar var. Bu benim burada dile getirdiğim düşüncedir. Ama bugün sokağa çıkarsanız, sokakta insanlarla ropörtaj yaparsanız, burada yaşayan her Kürt'ün duygusudur. Dolasıyla biz Türkiye’nin Kürtlerle böylesi bir çatışma içersine girmesinden ziyade, Türkiye Devleti'nin Kürtlere dostluk elini uzatmasını ve Kürtleri yanına almasını, birlik olmasını, bütün Ortadoğu problemlerini çözerken Kürtlerin yanına almasını istiyoruz.''
     
     “TÜRKİYE KÖPRÜ OLMALI''

      DTP İl Başkanı Aydoğdu, Kuzey Irak’ta Kerkük sorununun çözümünde Türkiye’nin Türkmenler ile Kürtler arasında bir köprü görevi üstlenmesi gerektiğine inandıklarını söledi.
      Aydoğdu, “Türkiye’nin Kerkük meselesinin çözümünde Türkmenlerle Kürtler arasında bir köprü görevi görmesini, çatışmaları, çelişkileri derinleştiren değil, onları bir araya getiren demokratik bir ortamda, demokratik bir zeminde birlikte yaşamalarını kolaylaştıracak bir zemini oluşturması gerekiyor. Türkiye’nin bizce misyonu ve rolü bu olmalıdır'' diye konuştu.
     
     “AMACAMIZ GERGİNLİK YARATMAK DEĞİL''

      Açıklamalarını kamuoyunun doğru algılamasını isteyen ve bu sözlerinin gerginlik yaratmaya dönük olmadığını ileri süren DTP Diyarbakır İl Başkanı Hilmi Aydoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü:
      “Tabii ki Kerkük’e veya Kuzey Irak’a herhangi bir müdahale olursa, bu Türkiye’de çok ciddi olayların ve gelişmelerin yaşanmasına sebep olacaktır. Biz siyaset yapan insanlar olarak Türkiye’deki bilim adamları, aydınlar ve demokratların görevi de olaylar başlamadan önce bu tür açıklamalarla, kamuoyunun Türkiye’yi gerçekten bir uçuruma bir bataklığa götürecek gelişmelerin önüne önceden geçmeye yöneliktir. Yaptığım açıklamanın özü budur. bu açıklamalarımız gerginlik yaratmaya dönük değildir. Nevruz sürecinde aslında daha rahat bir psikoloji ortamın yaşanması ve oluşması, yaşanabilecek olası gerginliklerin önünü kesmeyi ve Nevruz’un gerçekten barışçıl bir biçimde, gerçekten kardeşçe kutlanacağı mesajını vermek ve Türkiye’nin de bütün toplumsal kesimlerin de bu Nevruz’u bu biçimde bir hamle olarak, yeni bir sürecin başlangıcı olarak görüp değerlendirmesini istememizdendir.''

Eskudan bu ülkenin asayuşinden sorumlu bir bakanı vardı ve o bakanlık artık yok, çünkü sokaklar, hırsız uğursuz, tecavüzcü ve daha aklınıza ne gelirse her türlü pisliğin serbestçe dolaştığı yer haline geldi. Devlet görev yapan hakimini bile koruyamaz durumda bu durumda adalet nasıl olacak. Adalet bakanı ne iş yapar.bakan sadece bakar mı hiç görmez mi. lafa gelince uzun uzun nutuklarını çekerler iş icraata gelince yok. Böyle millete böye bakanlar bakar. 

Birde iç tarafa bakanlar var iç tarafa bakanlar ise bakanlığı bu duruma getiren bakan  ama görmeyen burada oldukça daha çoook işler açılacak başımıza .bu insan buraya da boşana getirilmedi. İlk başta bu insanın bu bakanlıktan gitmesi gerikiyor ki bu asayiş durumları düzelsin. O gitmedikçe kimsenin bu ülkede huzur içinde olacağı da sanılmasın hayal görür. Mahkemelerde hakimlerin bile can güvencesinin kalmadığı bir ülkmede o makamda oturan kişinin biraz yüzünün kızarması gerekmez mi. Hayır bunlarda o da olmadığı için ne orasını bırakır ne de oy aldığı yerlerdeki insanların göz göre göre onu bugünlere getiren devletin ve milletin altını oymasına ses çıkartır. Bizler bize kim ne yapıyor diye suçu başkalarında dışarılarda aramayalım işte herkesin bildiği ve gördüğü yerlerde gözümüzün içine baka baka dolaşıyorlar ve bizim vergilerimizle de nemalanıyorlar.