Türkiye'nin Terörle Mücadele Koordinatörü Emekli Orgeneral Edip Başer, ''PKK'nın Kuzey Irak'taki varlığına en kısa zamanda son verilmesi, Türkiye'nin ulusal güvenliği açısından ertelenemez bir gereklilik ve zorunluluk olarak değerlendirilmektedir'' dedi.
Emekli Orgeneral Başer, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)
tarafından Avrasya Bir Vakfı'nın ev sahipliğinde Swissotel'de düzenlenen
toplantıya, ABD'nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Emekli Orgeneral Joseph W. Ralston'la katıldı.
Başer, toplantıda yaptığı konuşmada, terör ve terörizm konusunda BM üyesi
tüm ülkelerin üzerinde görüş birliği sağladığı uluslararası bir tanımının henüz
yapılamadığını ifade ederek, bu durumun, terörle mücadelede teröre hedef olan ülkelerin yanında kararlılıkla yer alınmasını olanaksız hale getirdiğini
belirtti.Edip Başer, bazı ülkelerin terör faaliyetleri içinde olan örgütlere siyasi,
ekonomik ve psikolojik destek içinde bulunabildiğini kaydetti.
Başer, şöyle devam etti:
''Çoğunluğu dost görünen ve hatta aynı güvenlik ittifakının içinde ve aynı
evrensel değerleri savunduklarını ifade eden bu ülkelerin tavrı genel anlamdaki siyasi ve ahlaki yükümlülükler bir yana, gerek Kuzey Atlantik Antlaşmasının,
gerekse Avrupa Konseyi'nin amacı ve ilkeleri ile de bağdaşmamaktadır.
Terör örgütlerine sağlanan bu destek sonucu sadece hedef ülke değil, bu
ülkenin bulunduğu bölgede güvenlik, istikrar ortamı ciddi biçimde
zedelenmektedir.
Günümüzde uluslararası destek boyutu nedeniyle hiçbir ülkenin terörle
mücadelede tek başına başarılı olması mümkün değildir. Ne yazık ki görülebilen bir gelecekte terör olgusunun insanlık için bir tehdit olmaktan çıkacağını söyleyebilmemiz olası görülmemektedir.''
-BÖLÜCÜ TERÖR-
Emekli Orgeneral Başer, Türkiye'nin 1978'den bu yana etnik ayrılıkçılığa
dayalı bir terör hareketinin hedefi olduğunu ve bununla mücadele ettiğini
vurgulayarak, bu örgütün başta ABD ve Avrupa Birliği'nde terör örgütü olarak
kabul edildiğini söyledi.
Buna karşın bazı ülke yönetimlerinin bu örgüte karşı işbirliğinden
kaçındığını kaydeden Başer, son yıllarda Kuzey Irak'taki fiili durum nedeniyle bu
bölgenin örgüt için güvenli bir üs oluşturduğunu belirtti.
Başer, ''Bölgede fiili otorite durumunda bulunanlar, daha açık ifadesiyle
ABD başkanlığındaki koalisyon güçleri ve merkezi Irak hükümeti, Irak
topraklarının Türkiye'ye yönelik terörist saldırılar için üs olarak
kullanılmasını önlemek amacıyla gerekli dikkat ve özeni yakın zamana kadar
maalesef göstermemişlerdir. Süregelen Kuzey Iraklı saldırılar Türk ulusunun
sabrını taşırma noktasını çoktan geçmiştir'' diye konuştu.
Başer, Türkiye'nin, terör örgütünün ve onun destekçilerinin arzuladığı bir
çatışma ortamına sürüklenmediğini vurgulayarak, şunları söyledi:
''Türkiye, Irak'ta huzur ve güvenin bir an önce sağlanmasını, Irak halkının
bir bütün olarak kendi kaderini belirleme hakkına en kısa zamanda kavuşmasını dilemektedir. Ancak Türk halkı, diğer yandan da bu ülke topraklarında kendi güvenliği için var olan tehdit olgusunun ivedilikle etkisiz hale getirilmesi gerektiğine inanmaktadır.
Öte yandan, Kuzey Irak'ta fiili otorite olduğunu ilan edenlerin bir kısım
beyanları, iyi niyetle, Irak'ın ülke bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığına saygının
gerekleriyle bağdaşmamaktadır. Türkiye, bugüne kadar yakın müttefikleri ABD ve İngiltere'nin durumlarını daha da zorlaştırmamak, Irak'ın normalleşme sürecini geciktirmemek için kendi kendini sınırlamıştır. PKK'nın Kuzey Irak'taki varlığına en kısa zamanda son verilmesi, Türkiye'nin ulusal güvenliği açısından ertelenemez bir gereklilik ve zorunluluk olarak değerlendirilmektedir.
ABD ve Irak hükümetinin işbirliği içinde olmaları, kararlılığımızı
paylaşmaları büyük önem taşımaktadır.''
-TERÖRLE MÜCADELE KOORDİNATÖRLÜĞÜ-
Konuşmasında, Terörle Mücadele Koordinatörlüğü hakkında da birkaç noktaya değinmek istediğini belirten Edip Başer, Kuzey Irak'taki örgütün lojistik ve finansal desteğinin kesilmesi, haberleşme kanallarının, yurt dışındaki insan
kaynaklarının sınırlanması ve sonlandırılması, örgütün silah bırakarak teslim
olmaya zorlanmasının gerektiğini belirtti.
Her düzeyde askeri harekat ve faaliyetin de operasyonel seçenekler arasında olduğunu belirten Edip Başer, ''Hiç kimse, Türkiye'nin örgütle doğrudan veya dolaylı, açık veya örtülü yollardan müzakere veya pazarlık gibi bir sürece dahil olacağını beklememelidir. Başlatmış bulunduğumuz bu yeni işbirliği sürecinin tatmin edici sonuçları elde edememesi halinde, TBMM'den silahlı güç kullanılması konusunda izin isteme aşamasına gelinebileceği ve yüce Meclis'in kararının gereğinin yapılacağı da muhakkaktır'' diye konuştu.
Başer, koordinasyon mekanizmasını sorgulamak ve cevaplarını da açık olarak vermek istediğini ifade ederek, şunları söyledi:
''İlk soru; böyle bir koordinatörlük mekanizması oluşturmaya gerek var
mıydı? sorusudur. Devletin diğer kurumları ile yapılırdı ve yapılıyor. Ancak
görevi sadece bu olacak bir mekanizma, en üst düzeyde icra yetkisine sahip bir ekip daha etkili olabilir. Diğer bir endişe ifadesi ise 'bu mekanizmanın
Amerika'nın bizi oyalamak için bulduğu ve bize empoze ettiği bir uygulama olduğu, bizi bununla oyalarken Kuzey Irak'ta düşündüğü yeni oluşumu iyice yerleştirmek istediği' şeklindedir. Amacın bu olduğu anlaşılırsa yapılacak şey bu yöntemin denenmesine son vermek olur. Ayrıca ülkeler arası dostluk ve işbirliği karşılıklı saygı ve güvene dayanır. Güvensizlik ifade eden varsayımlar bana göre geçerli değildir.
Bir endişe de 'bu mekanizmanın Türkiye Cumhuriyeti'ni PKK terör örgütünü
muhatap ederek, örgütün taleplerini dinlemek zorunda bırakmak, bu yoldan PKK'nın siyasallaşmasının kapısını açmak' şeklindedir. Böyle bir amaca yönelik hiçbir oyunun ulus olarak da, birey olarak da içinde yer almayacağımızı dost da düşman da bilmektedir. Böyle bir misyon içinde yer almamız mümkün değil.
Karşılaşılan bir soru da 'somut sonuçların ne zaman alınacağı'dır. Buna bir
takvim vermek mümkün değildir. Birçok durumda uygun da değildir. Bazı bilgileri zamanı gelmeden açıklamak doğru olmaz. Milletimizin bize güvenmelerini istiyorum.''