Türkiye'de yıllardır tartışılan ama çözüm bulunamayan konulardan birisi de emniyet teşkilatındaki terfi sistemidir. Başka bir ifadeyle de koltuk bulunamayan emniyet müdürleri meselesi.
Malum genç yaşta teşkilata giren her polisin hedefi emniyet müdürü olabilmektir. Fakat sistem başarılı da olsa her birinci sınıf emniyet müdürünün o koltuğa oturmasına müsaade etmez.
Kısaca özetlersek. Halen teşkilatta 993 birinci sınıf emniyet müdürü var. Yani kariyerinin zirvesine çıkmışlar. Bunlara geçtiğimiz günlerde terfi eden 147 müdür daha eklendi. Fakat atanabilecekleri kadro yok. 81 il emniyeti, 5 genel müdür yardımcısı, 2 polis koleji müdürü, 31 daire başkanı, 30 polis meslek yüksekokul müdürü ve 6 moral eğitim müdürü. İlave olarak da 13 emniyet müşaviri var. Uzun lafın kısası; çeyrek asır çalışıp geliyorsunuz ve geldiğiniz yer 'bankamatik müdürlüğü.' Eski adıyla APK'ye atanan yani Ankara'da oturan bine yakın emniyet müdüründen 600'ü polis müfettişi olarak yılda bir kez rutin denetime gidiyor. Kalanı ise sadece vizite kağıdı almak için arada sırada emniyete uğruyor.
Ne güzel yattıkları yerden maaş alıyorlar denebilir. Fakat kazın ayağı öyle değil. Çünkü ortada bir koltuk, onlarca talipli var. Bu kez devreye acımasız mücadeleler giriyor. Dönem dönem piyasaya listeler yayılıyor. Ya da müdür olabilmek için siyasi destek arayışına çıkılıyor. Hiçbiri olmazsa da 'nasıl olsa önüm kapalı' diyerek özel sektörde 'mülaki oluyorlar.' Emniyetin tecrübeli isimleri birer birer yuvadan uçuyor. Öyle ki özel sektörde emniyet kökenli yüzlerce yönetici var. Hatta dernek bile kurdular.
Tabi bu işin legal tarafı. Gelecekteki kariyerleri için daha teşkilattayken illegal yapılarla temasa geçen, sonrasında da onlarla çalışan polis şeflerini gördük.
Özetle mevcut terfi ve tayin sistemindeki sıkıntılardan teşkilat rahatsız. Ya amansız mücadeleler, liste savaşları başlıyor ya da bir yerlere yanaşma ihtiyacı. Her durumda kaybeden teşkilat oluyor. Dolayısıyla da hepimiz