Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmasından satır başları:Türkiye AB ilişkileri ciddi bir sınavdan geçmektedir. Biz AB üyeliğini halkımıza çağdaş bir yaşam sunmak için istiyoruz. AB sürecinde takvim neyse işlemiştir ve gerekenler yapılmıştır. Ek Protokol'de Türkiye'ye haksızlık yapılmıştır. AB dostlarımızın da yerine getirmediklerini itiraf ettikleri bir söz vardır. Annan Planı'nın referandumun ardından KKTC'ye uygulanan izolasyonların kaldırılacağı sözünü veren AB ülkeleri bunu yapmamıştır.Türkiye Ek Protokolü yerine getirmediği taktirde, yaptırım uygulanacağı açıklanmıştı. Bilindiği gibi AB Komisyonu'nun 29 Kasım'da alınan kararla bazı kısıtlamalara gidilmiştir.Finlandiya'nın planına yaklaşımımız, deniz ve havaalanları üzerindeki tüm izolasyon ve kısıtlamaların eş zamanlı kaldırılmasına oturtulmuştur. Ancak Rumların yaklaşımı nedeniyle bu sonuçsuz kalmıştır. Son olarak Finlandiya Başbakanı'nın 1 Aralık'ta yaptığı ziyarette yeni bir inisiyatif başlatılmasını kararlaştırdık. Finlandiya bunu olgunlaştırarak üye ülkelere sundu. Biz hiçbir tarafa hiçbir şekilde yazılı öneride bulunmadık. Bize de yazılı teklif gelmedi. Öneriler, bugüne kadar sürdürdüğümüz politakanın ve devlet politikasının ürünüdür. Bunun dışındaki iddialar yalandır. Açıkça söylüyorum...Hiçbir zaman tek taraflı adım atılması gündemimizde olmamıştır. Hükümetimiz başından beri, milli menfaatleri koruyarak güçlükleri aşmaya yönelik bir yaklaşım sergilenmiştir.Bütün iyi niyetimize rağmen Avrupa Konseyi'nin kararı ile Türkiye'ye haksızlık yapılmıştır. Kıbrıs sorunun çözümü hiçbir zaman AB olmayacaktır. Biz BM zemininde adil ve kalıcı çözümden yana olduk. Rum ve Yunan tarafı çözümsüzlükten nemelanmaktadır, çıkar sağlamaktadır. Kıbrıs Türk tarafı ile eşit zeminde görüşmek istememektedir. Rum tarafını biranönce çözüme sevketmek gerektiğini umarım AB'li dostlarımız da anlayacaktır. AB liderleri, Rum tarafından biz de bıktık diyor, özel görüşmelerde. Ancak dünyaya bunu açıklayamıyorlar. Kıbrıs meselesini, adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüme kavuşturmak için ülkemiz uzun süredir, diplomasi zemininde mücadele veriyor. Kıbrıs'ta taviz verdiğimiz iddia edenler, AK Parti iktidarı boyunca, Türkiye'nin ve KKTC'nin kazanımlarını görmek temeyenlerdir.İbni Sina'nın dediği gibi hiçkimse görmek istemeyen kadar kör değildir.
Sayın Baykal, 'küstah' gibi ağza alınmayacak sözlerle bizi eleştiriyor. Ancak biz aynı şekilde konuşamayız. Çünkü biz siyasetteki söylem kirliliğini ortadan kaldıracağız diye yola çıktık. Biz hiçbir zaman onların literatürün kabul etmeyeceğiz. Kaldı ki şahsen ne devlet adabı, ne bu güne kadar aldığım eğitim, ne de ahlak anlayışım, milli meseleleri, siyasi çıkarım böyle gerektiriyor diye, dünyanın gözü önünde ulu orta polemik konusu yapmaya izin vermez.
Eğer sayın Baykal, Kıbrıs konusunda bizim ne yaptığımız taksit taksit görmek istiyorsa KKTC nereden nereye geldiğine bir baksın.
Sayın Baykal, kaba muhalefet tarzı ile akıl gerektiren, ince diplomasiyi anlayamıyor.
Kimin haddine Kıbrıs davasını gölgelemek. kimin haddine devleti küçük düşürmek. Kimin haddine her metrekaresinde şehit kanı bulunan KKTC'yi bir politik çıkar malzemesi yapmak.
KKTC artık bir topluluk olarak değil, devlet olarak tanınıyor. KKTC'yi bizim dışımızda kimse tanımıyor ama Pakistan gibi birçok ülke artık KKTC Cumhurbaşkanı'nı ağırlıyor. Bütün bu adımlar hem KKTC'nin hem de Türkiye'nin önünü açacak adımlar. Bunlar devlet olma yolunda önemli adımlardır.
Kıbrıs konusunda izlediğimiz akılcı, vakur, gerçekçi politikaların bir sonucudur. Böyle bir milli davada atılan adımların sevincini yaşamak, fikirle katkıda bulunmak varken, engel olmak, eleştirmek, asılsız tartışmalara girmek son derece yanlıştır