Akşam'dan Güler Kömürcü'nün yazısı:
Hastalık mı yoksa?!
Son yüzyılın en uzun Mart’ını yaşıyoruz, bitmek bilmiyor... Başbakan son günlerde ‘sık sık’ hastalanmaya başladı, şeker, tansiyon, fıtık derken, şimdi de 5 gün eve kapanma-tüm programları iptal etme kararı dikkat çekici, Başbakan yoksa olağan dışı bir tehdit-ciddi bir ihbar falan mı aldı? Bu fevkalade kapanma hallerinin nedeni hastalık mı yoksa?! Tanrı korusun... Sayın Korkut Özal’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama aklıma geldi, Korkut Bey, ‘Erdoğan’a suikast yapmak isteyenler var, aman dikkat’ demişti...
Yeri gelmiş iken, Barzani’nin Ankara’da, Meclis’teki yakın dostlarından, Erdoğan’ın Güneydoğulu vekiller lobisinin etkili ismi Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan’ın oğlu Mücahit Arslan’ın da (babası gibi oğul Mücahit Bey de Erdoğan’ın en yakın halkası içinde yer alır) şu günlerde ciddi bir sağlık problemi yaşadığı söylendi, geçmiş olsun diyelim. İhsan-Mücahit Arslan’a söz gelmiş iken... Kulislerde, İhsan Arslan Bey’in, Sakarya-Yalova civarında son bir yıl içinde gerçekleştirdiği arazi alımları da dillerden düşmüyor, neden Yalova-Sakarya anlamadım.
Evet, gündemi farklı cephelerde taramaya devam edelim... Birileri ‘askere’ karşı psikolojik harekatta tempoyu oldukça yükseltti, dosya savaşlarında seri operasyona geçtiler adeta değil mi? Bakınız son bir-iki hafta içinde olanlara; önce ‘korsan-sahte bir andıç’ hazırlatıp, sızdırdılar, sonra da ‘Genelkurmay gazetecileri fişledi’ diyerek güya medyayı topyekun asker karşıtlığına çekmeye çalıştılar. Bitmedi, hemen ardından, aynı seriden bir başka ‘kurgu’ sunuma konuldu, güya eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in ‘günlüğü’ ele geçirilip, bir internet sitesinde yayınlandı. İnternet sitesindeki haberi bir gazete manşet yapınca olay patladı .
Örnek Paşa ‘bu benim günlüğüm değil, asla ben böyle bir not tutmadım’ dese de dinleyen kim, tefrika devam ediyor ve bu sahte günlüğe bakarsanız bütün komutanlar-generaller birbirinin kuyusunu kazıyor. Denizci komutanın günlüğü ile hedeflenen de ‘Ordu içinde artık mikro kırılmalar’ yaratmak, mikro kırılganlıkların çarpan etkisiyle kanamayı tüm vucuda kılcallardan yaymak, kuşkunun öldürücü etkisinden maksimum fayda sağlamak, TSK’ı iyice etkisiz hale getirmek, amaçları bu...
Tam bu noktada bir kritik vurgum var; e-medya da önüne gelen yalan yanlış haber yapıp, Türkiye’nin ulusal güvenliğiyle, kurumların itibarıyla oynuyor ve bu ağır karalama-yalan haberleri yapanlara ceza verilemiyor, neymiş efendim internet medyasındaki suçlara dair yasal süreç tamamlanmamış. Kısacası, gözüken o ki kara propaganda daha da sertleşerek devam edecek, peki sırada ne var dersiniz? Belki sırada ‘gölge oyunlarından daha fazlası’ vardır, sıra ‘prestij sahnesine’ gelmiştir... Prestij şifresini önümüzdeki yazılarda çözeceğiz, bekleyin.
Tamam, ‘şifre; Prestij’ de konumuzu dondurup, Yargıtay Cumhuriyet eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun geçtiğimiz gün bir konferansta yaptığı açıklamalara göz atalım. Sabih Bey’in özel adrese (!) mesajlı ‘Menderes’in idamlı akıbeti’ açıklamalarını gazetelerden okumuş da olabilirsiniz ancak büyük fotoğraftaki sır kodlar adına Kanadoğlu’nun yorumunu şimdi tekrar hatırlamakta fayda görüyorum; ‘Kanadoğlu, İstanbul Barosu tarafından düzenlenen konferansta cumhurbaşkanlığı seçimini yorumlarken Adnan Menderes’i hatırlattı. Kanadoğlu, bir avukatın, “Menderes ‘odunu koysam seçtiririm’ demişti, şimdiki hükümettekilerde de aynı düşünce var” demesi üzerine “Tarihten ders almayanlar aynı sonu bir daha yaşar” dedi. Nisan ayında başlayacak cumhurbaşkanlığı sürecine ilişkin konuşan Kanadoğlu, 27 Mayıs darbesine gerekçe gösterilen tahkikat komisyonlarının örneğinin bugün soruşturma komisyonlarında yaşandığını belirtti. Sabih Kanadoğlu, “Araştırma komisyonları tahkikat komisyonlarıyla aynı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi soruşturması, 19 Mayıs Üniversitesi ve Şemdinli yargıya intikal ettirilmişti. Ancak, soruşturma komisyonları yargının işini yapmaya çalıştı” dedi. Kanadoğlu’nun - idam iması- son birkaç gündür Ankara’da bazı çevrelerde oldukça rahatsızlık-sinir bozukluğu yarattı.
Şimdilik bu kadar... Bendeniz bir-iki gün Ankara’da olacağım, dönüşte, paylaşacak çook konumuz olacak. (GÜLER KÖMÜRCÜ/AKŞAM)