Erdoğan, Ulaştırma Bakanlığınca Haliç Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 10. Ulaştırma Şurası'nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'yi gururla deniz ulaşımından hava yoluna, kara yollarından demiryollarına kadar standartları daha da iyi noktalara taşıdıklarını söyledi.
Şu anda 'Marmaray' adını verdikleri ve hızla çalışmalarını sürdürdükleri bir tüp geçit projesiyle iki kıtayı denizin altından birbirine bağladıklarını anlatan Erdoğan, 'Bu sayede Asya ve Avrupa kıtaları kesintisiz biçimde demiryoluyla birbirine bağlanmış oluyor. Marmaray projesi, dünyanın en önemli projelerinden biri olarak kayıtlardaki yerini alıyor. Üç milyar dolara mal olacak bu proje bittiğinde Boğaz'ın bir yakasından diğerine geçiş sadece 4 dakikaya düşecek. Her gün bir milyon yolcu bu alt geçitle bir kıtadan bir başka kıtaya taşınacak' diye konuştu.
Bir başka projenin de Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu projesi olduğunu belirten Erdoğan, 'Onun da yapımı hızla devam ediyor. Bu proje ve Marmaray tamamlandığında, Pekin'den Londra'ya kadar uzanan İpek Demiryolu hayali de gerçeğe dönüşecek. Bu da kıtaları bir birine bağlayan çok önemli bir medeniyet, barış projesidir. Bunun da merkezinde Türkiye'nin olmasından büyük bir gurur duyuyoruz' dedi.
Temelini attıkları Ankara-Sivas hattının da Avrupa 4. ulaşım koridorunun devamını teşkil ettiğini dile getiren Erdoğan, Türkiye sınırları dahilinde yapılan her yatırımın aynı zamanda Avrupa'nın Asya'ya, Asya'nın Avrupa'ya, kuzeyin güneye doğru hızlı, güvenli istikrarlı açılımına vesile olduğunu söyledi.
Tüm bu projelerin sadece Türkiye'nin şehirlerini, Türkiye'nin bölgelerini birbirine bağlamakla kalmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: 'Dünya şehirlerini, kıtaları birbirine bağlıyor. Bu projeler sadece ülkemizin kalkınmasına değil, bölgenin kalkınmasına hizmet ediyor. Yine tüm bu ulaştırma yatırımları sadece Türkiye'nin değil, tüm bölgenin huzuruna, refahına ve istikrarına katkı sağlıyor. Bahsettiğim tüm bu ulaştırma projelerini alınız, Türkiye'nin enerji alanında nasıl bir ana artere dönüştüğüne bakınız. Türkiye'nin medeniyetleri nasıl buluşturduğunu dikkate alınız. Sadece bu üç husus bile Türkiye'nin bölge için dünya için özellikle Avrupa Birliği (AB) için nasıl bir önem ihtiva ettiğini çok açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan kesimler, özellikle de Avrupa içindeki kimi liderler 21. yüzyılın vizyonundan, perspektifinden, ufkundan ve misyonundan bigane olarak Türkiye değerlendirmeleri yapıyorlar. Burası çok önemli. Bugün AB üyesi ülkeler içinde Türkiye ile mukayese edilemeyecek ülkeler var. Her yönüyle. Alınan kararları siyasidir. Hiçbir zaman AB müktesebatıyla alakalı değildir. Ama almışlardır. Çok açık, nettir bunlar. Bunları kendilerine zaten söylediğimizde cevap veremiyorlar. 3 yıllık projeksiyonla Türkiye'yi değerlendirmek yanlıştır. Türkiye'ye haksızlık olduğu kadar AB'ye de haksızlıktır. Oluşmakta olan fotoğrafı herkes çok geniş bir bakış açısıyla değerlendirmelidir. Bugün medeniyetler ittifakının eş başkanı olan Türkiye AB'yi eğer bir adres olarak ortaya koymuşsa, İspanya'yla birlikte, bunun bir nedeni var.
Bu AB'ye artı bir güç katmaktadır. İşte bu güçten mahrum edilmektedir. Türkiye içindeki muhaliflerin olduğu kadar, AB içindeki Türkiye muhaliflerinin de bu fotoğrafı doğru okumasını önemle rica ediyorum. Avrupalılar karşısında, 'biz de AB'ye girmeyi arzu ediyoruz' deyip de 'ama iş hadi bakalım', dendiğinde buna karşı çıkanlar, bunu neyle izah ederler, anlamak mümkün değil.' -DÜNÜN KAVRAMLARI- Dünün kavramlarıyla, dünün kelimeleriyle, bugüne ait cümleler kurulamayacağını vurgulayan Erdoğan, 'Dünün düşünme tarzıyla, dünün muhalefet tarzıyla bugüne ilişkin çözümler üretemeyiz. Türkiye değişiyor. Türkiye hem de çok hızlı değişiyor. Kendisi için bölgesinin huzuru ve kalkınması için değişiyor. Dünyada barış ve istikrara daha fazla katkı sağlamak için değişiyor. AB'ye yeni bir vizyon kazandırmak için değişiyor' diye konuştu.
ABD'deki BM Genel Kurulu ve G-20 Zirvesi'ne katıldığını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti: 'BM ve G-20 oturumlarının yanı sıra, ABD'de bir çok temaslarımız oldu. 32 devlet başkanı ve başbakan ile ikili görüşmelerimiz oldu. BM Güvenlik Konseyi'nde nükleer silahlara ilişkin son derece önemli ve ilk defa Türkiye'nin Başbakan düzeyinde katıldığı bir liderler zirvesi oldu. Genel Kurul'da Türkiye'nin dış politika vizyonunu ifade etme fırsatım oldu. Yine Pitsburg'ta yapılan G-20 liderler zirvesinde küresel ekonomik krizi ve aldığımız tedbirleri Türkiye olarak, Türkiye adına tüm boyutlarıyla istişare etme imkanımız oldu. Birçok ülkenin liderleriyle yaptığımız görüşmeler neticesinde şunun altını çizerek ifade etmek istiyorum. BM Genel Kurulu ve G-20 Zirvesi çerçevesindeki ziyaretimiz özellikle şunu gösterdi; Türkiye'nin bölgesel ve küresel barış için refah, kalkınma ve istikrar için bugüne kadar sağladığı, bundan sonra sağlayacağı çok büyük katkılar olacaktır dünyamıza. Biz ülke olarak bu katkıları sağlamaya devam edeceğiz