GÜNGÖR MENGİ
Benzer ilkellikleri tekrar tekrar yaşamayı kaldıramayız. Fakat ne yazık ki öyle bir ayıplı sona göz göre göre yine sürükleniyoruz!
Nüfus sayımı yeni bir yöntemle, “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi” ile yapıldı.
Başbakanlığa bağlı Türkiye İstatistik Kurumu’nun topladığı verileri İçişleri Bakanlığı bünyesindeki Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, seçmen kütüklerinin taslağı olarak düzenleyerek Yüksek Seçim Kurulu’na aktardı.
Yargı kontrolündeki Yüksek Seçim Kurulu da bu kütükleri askıya çıkardı.
Ve kıyamet koptu: Çünkü seçmen sayısı iki yılda 6 milyon artmıştı.
İtirazlar, demokratik hukuk devletine yakışmayacak bir kaygısızlıkla karşılandı.
Altı milyon rakamı, ortalama bir Avrupa ülkesinin tüm seçmenlerini kapsayacak büyüklüktedir. Önümüzdeki seçimde boya uygulaması da kalkacağı için, endişeler daha fazla ciddiye alınmayı hak ediyor.
Marttaki seçimlere daha şimdiden şaibe düşmüştür.
Ana muhalefet, süreçte başrolü oynayan iki kurumun AKP’nin yoğun olarak kadrolaştığı kurumlar olduğunu iddia ediyor. Ve bu iddiayı, AKP ile CHP oylarının dengede olduğu yerlere AKP lehine seçmen kaydırıldığına delil olarak kullanıyor.
Kimse olaya “kaybedeceğini bilen muhalefet baştan mızıkçılık çıkarıyor” diye bakmasın. Şüpheleri yok sayan yaklaşım seçimi, kazanana da kaybettirir çünkü.
Sağduyunun gösterdiği yol bellidir:
Seçmen kütüklerini üreten sürecin bütün kurumları, halkın önüne çıkıp soruları cevaplamalı, 29 Mart’ta dürüst bir seçim olacağına herkesi inandırmalıdır.
Veya MHP’nin önerisine uyup, belirlenecek yakın bir günde seçmen kütüklerinin yazımı yeniden yapılmalıdır.
Hileli seçim ile hile karıştığından şüphe edilen seçim arasında fark yoktur!
*****
Komşudaki ibret!
Medyanın manşetleri neredeyse her Allah’ın günü adaletsizliğin ruhlarda yarattığı isyanlara tanıklık ediyor.
Bugün de Adana’dan bir haber:
Altı yaşında bir yavru, komşu evin önünde açılan kanalizasyon çukuruna düşerek ölmüş.
Olaydaki kusuru nedeniyle yargılanan komşu 27 bin YTL para cezasına sözde mahkûm olurken belediye görevlisinin aldığı hapis cezası ertelenmiş.
Türkiye’de masum ölümlerin bir manşetlik saltanatı oluyor.
Sonra hepsi unutulup gidiyor.
2007 Martında Bahçelievler’de İSKİ çukuruna düşüp ölen 5 yaşındaki Dilara’yı kaç kişi hatırlıyor?
Kâğıthane’de 17 yaşında Emrah Dervişoğlu, İzmir’de 20 yaşında Baran Tursun Antalya’da 18 yaşında Çağdaş Gemlik dur ihtarına uymadıkları gerekçesiyle arkalarından açılan polis ateşiyle öldürülmüştü.
Avcılar’da Feyzullah Ete kimlik kontrolü yapan bir sivil polisin tekmesi, Bahçelievler’de 22 yaşındaki Cem İnci, kendisini vuran polisin hastaneye kaldırılmasına izin vermemesi nedeniyle kan kaybından ölmüşlerdi.
Yunanistan’da bir polisin 15 yaşındaki bir çocuğu öldürmesiyle başlayan protesto gösterilerini duyunca ne düşündüğünüzü bilemiyorum.
Ama ben teröre ve anarşiye karşı olduğum halde bu gösterilerin devleti terbiye edici fonksiyonundan etkilendiğimi söylemek zorundayım.
Yıkıcı öfkesini gösteren Yunan halkı büyük ihtimalle yeni kurbanlar vermeyecektir artık.
Ama biz?
Dilerim bizim polis de, sabrı taşırılan bir toplumun neler yapabileceğine dair ibreti komşudan alır!