TBMM Genel Kurulu’nda dün MHP’nin, “şehit yakınlarının sorunlarının araştırılmasıyla” ilgili grup önerisi için kürsüye gelen Tunceli Bağımsız Mlletvekili Kamer Genç, “Sizler safahat içinde yaşarken, şehit yakınları gazileri yokluk içinde yaşıyor, ölüyor. Kimin malını kimden saklıyorsunuz? Hiç mi utanma yok sizde? Bu uçakların paraları nerelerden ödeniyor? Abdullah Gül, yurtdışına gittiği için bir seferde 500 bin dolar harcırah alıyor. Bunu örtülü ödenekten alıyor” diye konuştu.
Bu sözlere sinirlenen Ak Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş ayağa kalkarak itiraz ederken, Ak Partili bir grup kürsüye doğru yürüdü. Bunun üzerine CHP’li Ahmet Ersin, Şevket Köse, MHP’li Osman Durmuş ve Ertuğrul Kumcuoğlu ile BDP’li Hasip Kaplan araya girerek Ak Partililerin saldırısını önledi.
‘Görüşeceğiz seninle’
Bu sırada muhalefet sıralarının arasından koşarak gelen Ak Partili Mehmet Daniş, Genç’e vurmak istedi, ancak Durmuş, Daniş’e sarılarak oradan uzaklaştırmaya çalıştı. Bunun üzerine geri dönmeye başlayan Daniş’in aniden Genç’e doğru hamle yapması karşısında Durmuş boğazını sıkarak Daniş’i durdurdu. Daniş, Genç’e dönerek “Görüşeceğiz seninle” diye bağırdı.
Genç, bu sırada MHP sıralarına oturup beklerken, önünde oturan Durmuş da Ak Partililere dönerek, “Erkeksiniz ha, gelin bakayım” dedi. Genç’le aynı memleketten olan Ak Partili Mustafa Ataş ise “Anasından yalancı doğmuş. Siyasetin yüz karasısın, ne saygısızsın be” diye bağırdı. Genç, “Çemişgezekli ama Tayyip’in en yakın adamı” karşılığını verdi. Verilen aranın ardından Genç yeniden kürsüye gelerek, “Ataş bana hakaret etti. Tunceli halkının dikkatine sunuyorum. Benim terbiyem ona cevap vermeye müsait değil. Ben hırsızlıkla da soysuzlukla da mücadele edeceğim” dedi.
Akşam saatlerinde ise BDP’li Hasip Kaplan, önceki günkü sözlerinin “tehdit” gibi algılandığını ve amacını aşmış olabileceğini söyledi. Şahin de, “Benimkiler de o anın atmosferiyle söylenmiş sözlerdir” dedi.
Genç ise oturduğu yerden, “Tarafsız olsaydın zaten bunlar olmayacaktı” diye laf attı. İktidar sıralarından “Sana ne lan, manyak mısın sen?” diye laf atılırken, Genç, “Sen git hastanedeki pisliklerinden utan ” karşılığını verdi. CHP’li Yaşar Ağyüz de “Sen götürdüğün malın hesabını ver” diye bağırdı. Çerçi’nin, Ağyüz ve Genç’e “s... git” demesi üzerine CHP’liler “O lafı geri alacaksın” diye bağırdı. Şahin, gerginlik nedeniyle birleşime ara verdi.
Önceki gece de başroldeydi
Önceki gece yapılan görüşmelerin başrolünde de yine Genç vardı. Başkan Şahin, Genç’e “sükuneti bozduğu ve şahsiyetle uğraştığı” gerekçesiyle uyarı cezası verdi.
Genç “Söz istemek yasak mı” diye bağırarak kürsüye yürürken, bazı CHP ve MHP’liler kendisini sakinleştirerek Bahçeli’nin yanına oturttu. Parti kapatmalara yönelik düzenlemeyle ilgili konuşan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ise “Bir partinin kapatılması, o tüzel kişiliğin idamıdır. İdam sürecinin başlatılıp başlatılmayacağına TBMM’nin karar vermesi gerekir” diye konuştu.
MHP Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır da, 1856 Islahat Fermanı ile dönemin Sadrazamı Ali Paşa’nın Osmanlı’daki azınlıklara geniş haklar verdiğini, ancak cenazesinde kimsenin kendisine hakkını helal etmediğini söyledi. Şandır, “Hiçbir Başbakan’a bunu yakıştırmam. Ama bu cümlelerin altına bu niyetleri saklayarak değişiklikler yapmayı düşünüyorsanız akıllıca olmaz. Kurnazlık deyince akla tilki gelir. O’nun sonu da kürkçü dükkânıdır” dedi.
Cenaze töreninde cemaatten ses çıkmamıştı
Sadrazam Ali Paşa, 1856’da padişahı Islahat Fermanı’nı imzalamaya ikna etti. Ancak Islahat Fermanı’nın imzalanmasının ardından Osmanlı Devleti’nin çöküş süreci hızlandı. Islahat yanlıları da halkı devlete karşı küstürdü. Tanzimat - Islahat sürecinin Reşid Paşa’dan sonraki en ünlü ismi Ali Paşa’nın cenazesinde Yenikapı Mevlevihanesi Şeyhi Osman Efendi cemaata “Bu büyük bir zat idi, devlete çok güzel hizmetler etti” demiş, helallik için üç defa “Bu zatı nasıl bilirsiniz?” diye sormuştu. Bu soruya karşın cemaatte kimse sesini çıkarmamıştı
.


Kamer Genç çıkan kavganın ardından MHP sıralarına sığındı.

Kaplan, kürsüden ayrılırken TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in yanına giderek elini sıktı ve önceki günkü sözlerinin “yok sayılmasını” istedi.