Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, önümüzdeki dönemin hem Irak hem de bölge için önemli riskleri bulunduğunu, bunlardan birinin de Irak’ta bir Türk-Kürt karşıtlığı hatta düşmanlığı senaryosu olduğunu söyledi. Gül, "Gerçekte bugün böyle bir olgu yoktur ve yarın da olmayacaktır" dedi.
Gül, Türkiye’nin Irak’lı Kürtlere karşı tutumunu daha önce güvenlik ve esenliklerine katkıda bulunulan Kürt liderler tarafından bilindiğini de ifade etti.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığının bütçesi görüşülürken, son siyasi gelişmelerle ilgili de bilgi verdi.
Gül, son yıllarda Türkiye’nin bölgesinde ve ötesinde istikrar ve güvenlik üreten bir ülke olarak, uzun zamandır olmadığı kadar olumlu gündem oluşturan ve konuşulan bir ülke haline geldiğini vurguladı.
TALABANİ VE BARZANİ’YE HATIRLATMA
Bakan Gül, Irak halkına yaptıkları katkıların ve yardımların azımsanmayacak bir düzeye eriştiğini söyledi. Gül, Irak’ta yeni bir anayasanın kabul edildiğini ancak bu belge üzerinde tam bir mutabakat zemini oluşmadığını da ifade ederek, önümüzdeki dönemde Irak’ın ülke bütünlüğü içinde sağlıklı bir uzlaşı ortamı yaratmak bakımından zorlu bir dönemden geçeceğini kaydetti.
Gül, önümüzdeki dönemin hem Irak hem de geniş anlamda bölge için önemli risklere gebe olduğunu ancak Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik siyasetinin süreceğini de bildirdi. Gül, şunları söyledi:
"Bu risklerden biri de bazı çevrelerin ısrarlı şekilde, Irak’taki gelişmelerden yola çıkarak bir Türk-Kürt karşıtlığı hatta düşmanlığı senaryosunu gündeme getirmekte olmalarıdır. Gerçekte, bugün böyle bir olgu yoktur ve yarın da olmayacaktır. Türkiye, Irak’taki tüm kesimleri kucaklamaktadır. Kürt kökenli Iraklı akrabalarımızla tarih boyunca nasıl birarada yaşadıysak, yine barış ve uyum içinde yaşamaya devam edeceğiz. Bu gerçeğin, yıllarca güvenlik ve esenliklerine katkıda bulunduğumuz Kürt kökenli toplumlar ve liderleri tarafından da biliniyor ve takdir ediliyor olması gerekir."
Gül, Türkiye’nin yıllarca Irak’taki Kürt toplumu ve tüm kesimleri kucakladığını vurgulayarak, bu gerçeğin Kürt liderler Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ve KDP lideri Mesut Barzani tarafından da bilinmesi gerektiğini ifade etti.
TÜRKMENLERE UYARI
Gül, Irak’lı Türkmenler içinde ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini, onların da vatandaşlık bağıyla bağlı oldukları Irak devletinde hak ettikleri yeri almak için çaba göstermesi gerektiğini vurguladı. Türkmenlerin, özellikle 15 Aralık seçimlerinin yaklaşmakta olduğu bu dönemde kendi aralarındaki bölünmüşlüğe son vermeleri gerektiğini vurgulayan Gül, "Bütün telkinlerimize rağmen bu derece bölünmüş olmaları Türkmenlerin ağırlığını ve temsil gücünü önleyen en büyük etkendir" diye konuştu.
Gül, doğal kaynakları ve nüfus yapısı bakımından Irak’ın küçük bir modeli olan Kerkük’ün geleneksel çoğulcu yapısının korunmasının da öncelikle takip ettikleri konular arasında geldiğini bildirdi.
PKK İÇİN YENİ BİR İŞBİRLİĞİ SÜRECİ BAŞLADI
Gül, PKK/Kongra-Gel’in Kuzey Irak’taki durumu konusunda etkin önlemler alınmasının Irak geçiş hükümetlerine ve ABD’ye en üst düzeyde iletildiğini de belirterek, "İkili kanallardan sürdürülen görüşmelerin yanılıra Türkiye, ABD ve Irak arasında üçlü bir diyalog süreci de başlatılmıştır. Son dönemde masum halkımıza ve güvenlik görevlilerimize yönelik sinsice saldırılarına yeniden hız kazandıran terör örgütleriyle mücadelenin, verilen sözler ve niyet beyanlarının ötesine geçerek, sahada alınacak etkin önlemlerle, somut bir çerçeve içine oturtulmasını hassasiyetle takip etmekteyiz. Bu aşamada, bu alanda yeni bir işbirliği sürecinin başladığını söyleyebilirim" dedi.
TSK TAKDİR TOPLUYOR
Gül, Türkiye’nin uluslararası itibarının en önemli boyutlarından birinin de, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ulusal barışı ve asayişi koruma misyonlarındaki ve insani yardım operasyonlarındaki seçkin rolü olduğunu bildirdi.
Gül, Kosova’dan Afganistan’a, Filistin’den Afrika’ya kadar bir çok hassas noktada görev alan birlikleri kendisinin de ziyaret ettiğini belirterek, "Söz konusu birliklerimiz, gerek profesyonel yetenekleriyle, gerek yerli halk ve yönetimler ile olan insani ilişkilerindeki başarılarıyla temayüz etmektedir. Böylece, TSK’nın yetenek ve nitelikleriyle, demokratik, modern ve uluslararası barış ve güvenlik bakımından sorumluluklarının bilincinde bir ülkenin ordusu olarak dünya çapında takdir topladığını ve iftihar ve gurur kaynağı olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim" dedi.
"MÜZAKERE SÜRECİ KOLAY OLMAYACAK"
Bakan Gül, 2005 yılının Türkiye açısından en önemli gelişmesinin 3 Ekim’de AB ile tam üyelik müzakerelerine başlaması olduğuna dikkat çekerek, müzakere sürecinin kolay olmayacağını herkesin bilmesi ve buna hazırlıklı olması gerektiğini de vurguladı. Gül, AB ile kırk yıllık geçmişinde olduğu gibi yine inişli-çıkışlar yaşanacağını ve bunun 27 üyeli bir entegrasyon sürecinin yapısal ve kurumsal özellikleri çerçevesinde doğal olduğunu, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerin de aynı güçlüklerle karşılaştıklarını söyledi.
AB’ne tam üyelik hedefine sadece resmi kurumların çabalarıyla ulaşılamayacağını da kaydeden Gül, toplumun bütün kesimlerinin bu sürece olumlu katkıda bulunmasını beklediklerini bildirdi. Gül, katılım müzakerelerinde yegane hedefin tam üyelik olduğunu, özel statü gibi seçeneklerin kabul edilmesinin mümkün olmadığını da vurguladı. Gül, "AB’yle ilişkilerimizi hiçbir zaman çatışmacı bir üslup içinde yürütmeyeceğiz. İşbirliğini ve ortaklık ruhunu esas edinen bir yaklaşım ve haklılığımızdan güç alan bir olgunluk içinde olacağız" diye konuştu.
"ÜÇÜNCÜ TARAFLARIN RUM YÖNETİMİNE BASKI YAPMALARINI BEKLİYORUZ"
Bakan Gül, Kıbrıs’taki son gelişmelere değinirken, bütün arzu ve yapıcı tutumlarına rağmen yıl içinde sorunun adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması yönünde önemli bir mesafe katedilemediğini de ifade etti. Gül, adil, yaşanabilir ve Kıbrıs Türk halkının haklarını koruyacak bir çözüm için çabalarının devam ettiğini ve böyle bir çözümün tek adresinin de BM olduğunu söyledi. Gül, çözüme ilgi duyan tüm üçüncü tarafların da Kıbrıs Rum Yönetimi üzerinde gerekli telkin ve baskıda bulunmalarını ve çözüm sürecini teşvik edecek adımlar atmalarını beklediklerini de vurguladı.
Gül, "Herhangi bir başka hedef uğruna Kıbrıs Türkünün hak ve menfaatlerinden fedakarlık yapabileceğimiz şeklindeki kanaat ve yorumlar temelsizdir" dedi.
ERMENİ HÜKÜMETİNDEN OLUMLU YANIT YOK
Bakan Gül, Ermeni soykırım iddialarına karşı hükümet olarak bu yıl yoğun bir kampanya yürüttüklerini ve Ermenistan hükümetine tarihe ışık tutmak amacıyla ortak bir komisyon kurulmasını önerdiklerini de anımsattı. Gül, ancak Ermeni Hükümetinin bu öneriye henüz yeterince açık bir şekilde olumlu yanıt vermediğini ve böylece sürecin ilerletilmesine imkan tanımadığını da kaydetti. Gül, tüm ülkelerden ve parlamentolardan tarihi gerçeklerden yoksun, sorumsuzca kararlar almak yerine, Türkiye’nin bu önerisine destek vermelerini ve Ermenistan’ı bu yönde teşvik etmelerini beklediklerini de vurguladı.