Kırcı'nın avukatları Osman Başer ve Serdal Namkoç, müdahillik dilekçesini Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdi.
Avukatlar, Kırcı'nın yanı sıra Caner Erdinç, Yavuz Arun ve Ziynet Koçel adına da müdahillik talebinde bulundu.
Dilekçede, ''12 Eylül askeri darbesiyle müvekkillerin mağdur edildiği'' belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:
''Fişleme ve gözaltılarla gelişen süreçte, suçlu olup olmadıklarına bakılmaksızın, müvekkiller Ankara ve çeşitli şehirlerde gözaltına alınmış, daha sonra Mamak Askeri Cezaevi'ne sevk edilmişlerdir. Burada insanlık dışı muameleler, ağır işkenceler, hakaretler ve tehditler altında ölüm korkusuyla yıllarca tutuklu kalmışlardır. Bu sürecin müsebbibi hiç şüphe yoktur ki 12 Eylül 1980 tarihinde askeri darbeyi gerçekleştiren ve Milli Güvenlik Konseyi üyesi olan sanıklardır.''
Dilekçede, sanıkların, darbe zemininin oluşması için yasa dışı faaliyetlerde bulundukları savunuldu.
Bir gazetede 1990'da Kenan Evren'e atfen çıktığı bildirilen ve darbe öncesinde karşıt görüşlü öğrencilerin karşı karşıya getirildiğine ilişkin bir haberin alıntılandığı dilekçede, ''Müvekkiller sanıkların kirli emellerine alet edilmek istenmişlerdir. Bunların sonucu olarak mağdur edilmişlerdir'' ifadesi kullanıldı.
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, iş adamı Cüneyt Yaşar Kılıç'tan tehditle 5 milyon dolar istenmesine ilişkin davada yargılanan Kırcı, ''suç işlemek amacıyla örgüt oluşturmak'' ve ''gasp eylemine teşebbüs'' suçlarından 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmış, kararın Yargıtay tarafından onanmasının ardından geçen yıl cezaevine konulmuştu.
Bu arada, Yılma Durak adlı kişi de aynı davaya müdahil olmak için başvurdu.
HALUK KIRCI KİMDİR?
Kırcı, 1958 yılında Erzurum'da doğdu. Ülkücü çevrelerde "İdi Amin" lakabı ile tanınır. 8 Ekim 1978 günü Ankara'nın Bahçelievler semtinde yedi Türkiye İşçi Partisi üyelerinin öldürülme eylemlerinin sanığı olarak hakkında arama kararı çıkartıldı. 12 Nisan 1988'de Bahçelievler katliamı davasında idama mahkûm oldu. 16 Temmuz 1989 tarihinde Bursa Cezaevi'ndeki açık görüşte, üzerinde "Ali Ekinci" sahte kimliği ile firar teşebbüsünde bulundu.
Çıkarılan infaz kanunundan yararlandı ve 26 Nisan 1991 tarihinde Bursa Cezaevi'nden şartlı olarak tahliye edildi. Ancak her idamı için ayrı hesaplanması gereken süre henüz tamamlanmadığından tekrar aranmaya başlandı.
Kırcı firarda iken 1 Ağustos 1992'de Erzurum'da evlendi. Nikâh şahitliğini dönemin Erzurum Valisi Mehmet Ağar yaptı.
25 Ocak 1996'da İstanbul'da yeniden yakalandı ve aynı gün firar etti. O zamanki emniyet müdürünün bu firarda yardımlarının olduğu iddia edilmektedir.
Kırcı, sağlık sektöründe faaliyet gösteren çok sayıda şirkete ortak oldu. 10 Ocak 1999'da, İstanbul terörle mücadele ekiplerinin bir operasyonu ile yakalandı. 8 Şubat 1999'da İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanmaya başladı.
Ömer Lütfü Topal cinayetinden beraat eden Kırcı, Susurluk çetesine üye olmak suçundan 4 yıl hapse mahkûm oldu.
18 Mart 2004’de ikinci kez yanlışlıkla tahliye edilen Haluk Kırcı, Bahçelievler’de öldürülen öğrencilerin avukatlarının itirazı üzerine aranıyordu.
Yanlış infaz hesabı nedeniyle serbest bırakılan ve ardından kaçtığı Ukrayna'da yakalanan Haluk Kırcı, sorgusunun ardından kesinleşmiş hapis cezaları nedeniyle 4 Şubat 2005 günü Kartal Cezaevi’ne gönderildi. 28 Mayıs 2010 tarihinde tahliye oldu ve 8 şubat 2011 tarihinde tutuklandı.
Alparslan Türkeş'in vefatı üzerine kendisinin ve yakın arkadaşlarının yaşadıklarını kodlama isimlerle "Çapraz Biçildi İsyanlarım" kitabında anlatmıştır. Kitaptaki Musa, Cumali, Hamdi ve Kemal isimli karakterlerin Haluk Kırcı, Muhsin Yazıcıoğlu ve Abdullah Çatlı oldukları iddia edilmektedir.
Kaynak : http://www.gazeteport.com.tr/haber/87413/haluk_kircidan_mudahillik_talebi#ixzz1qcko4Eo5