Karbuz, 2002 yılında Sarıyer’de 1,5 dönüm araziye sahip köşkünün yanındaki bahçesinde bulunan tarihi ağaçları havuz yaptırmak için kestirdiği iddiasıyla, Avşar hakkında suç duyurusunda bulundu. 7 yıl hapis istemiyle dava açan Karbuz, Avşar’ı kendisi üzerine kayıtlı 569 ada 1 ve 2 sayılı parseller ile başka kişi ve kurumlara ait 3-4-5 sayılı parselleri işgal etmekle suçladı. Dilekçesinde Avşar’ın işgal ettiği arazilere, bekçi kulübeleri ile garaj inşa ettiğini ve bahçe düzenlemesi yaptığını ileri süren Karbuz’un diğer bir iddiası Avşar’ın Büyükdere’deki köşküne giden sokakları perde duvarlarla kapattığı yönünde.

Avşar’ın avukatlarının arsada ağaç olmadığını savunduğunu söyleyen Karbuz, ağaçların mevcudiyetine dair bilirkişi raporunu delil olarak mahkemeye sunduğunu açıklıyor. Arsayı 1995 yılında aldığını açıklayan Karbuz, “Ben o arsayı içerisinde bulunan 13 meyve ağacı için aldım. Evimin balkonunda bile meyve ağacı yetiştiriyorum. Hafta sonları ailemi yanıma alarak mevye bahçelerinin altında kahvaltı yapmaya gidiyordum. Komşularım meyvelerimden yiyip bana dua ediyordu.” diye konuşuyor. Hülya Avşar’ın nüfuzuna ve şöhretine güvendiği için bu şekilde rahat davranabildiğini iddia eden Karbuz, davasından vazgeçmeyeceğini, Türkiye’de sonuçlanmazsa AİHM’ye başvuracağını belirtiyor. Nazmi Karbuz, Hülya Avşar’ın davalara katılmadığını, beşinci ayda görülecek duruşma için Hülya Avşar’ın polis zoruyla getirilmesi yönünde karar verildiğini ileri sürüyor.