Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Odalar Birliği’nin 64. Seçimli Olağan Genel Kurulu’nda yeniden başkanlığa aday oldu. Hisarcıklıoğlu, "Yeniden sizin sesiniz, sizin nefesiniz olmak için, sizin temsilciniz olmak ve size hizmet etmek için bu şerefli göreve adayım" dedi.
TOBB ETÜ’de gerçekleştirilen Genel Kurulun açılışında bir konuşma yapan Hisarcıklıoğlu, Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerde bulunduğu
konuşmasının sonunda, başkanlığa yeniden aday olduğunu "Sizin teveccühünüzle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığına yeniden adayım" sözleriyle
açıkladı.
Hisarcıklıoğlu, Yönetim Kurulu ile birlikte üstlenecekleri bu büyük emanetin hakkını vermek için, Türkiye’nin gücüne güç katmak, itibarını daha
yükseğe çıkarmak, çocuklara gurur duyacakları bir ülke bırakmak, camiaya ve Türkiye’ye layık olabilmek için gece gündüz demeden bütün güçleriyle çalışmaya
devam edeceklerini söyledi.
Sözlerini,"İnanıyoruz ve kararlıyız. Umudumuzu yitirmeyeceğiz. Hedeflerimize ulaşacağız" diye sürdüren Hisarcıklıoğlu, güçlü Türkiye’nin mimarı
olarak yılmadan, yorulmadan ve bir dakikalarını boşa geçirmeden çalışacakları dile getirdi.
Konuşmasında Necip Fazıl’ın "fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun! Zaman çabuk, yol uzun" dizelerine yer veren Hisarcıklıoğlu, "Yolun açık olsun
Türkiye, Allah yardımcımız olsun" dedi.
Hisarcıklıoğlu, konuşmasında ekonomiye ilişkin yaptığı değerlendirmelerde ise 2007’den itibaren siyasi kutuplaşmaların ön plana çıktığını, bunun sonucunda reform sürecinin aksadığını ve ekonominin geri planda kaldığını belirtti.
Büyüme hızının 2007’de yüzde 4,7’ye 2008’in ilk 9 ayında ise yüzde 3’e gerilediğini anımsatan Hisarcıklıoğlu, küresel krizin de Türkiye’yi etkilemeye başlamasıyla birlikte yavaşlamış olan büyümenin ağır bir küçülmeye dönüştüğünü söyledi.
"Şimdi itiraf edelim ki 2007’den itibaren uzlaşmaya ve ülkemizin ortak çıkarlarına odaklanamadık" diyen Hisarcıklıoğlu, siyasetin doğal akışına
dışarıdan yapılan müdahaleler, bundan medet umup kendisine ikbal kapısı arayanlar, ekonomide beklentilerin iyi yönetilememesi, çalışmak yerine konuşmanın
tercih edilmesi, ekonomide bir yol haritasından yoksun kalınması ve bunların üzerine gelen küresel kriz, ardından tedbirlerin zamanında alınamayışı sonucunda bugün Türkiye’de her 4 makineden birinin sustuğunu kaydetti.
Küresel kriz dışarıda başlasa da Türkiye’nin bu krizden etkilendiğini, 2008’in son çeyreğindeki yüzde 6,2’lik küçülmenin bunun en somut göstergesi
olduğunu, 2008 ile şubat 2009 arasında sanayi üretiminin yüzde 27 azaldığını, Nisan sonu itibariyle ihracattaki gerilemenin yüzde 35 civarında olduğunu
anımsatan Hisarcıklıoğlu, sadece ihracat ağırlıklı olanlar değil tüm sektörlerin küçüldüğüne işaret etti.
Buna paralel olarak iç piyasadaki sıkıntıların giderek arttığını, 2009’un ilk 2 ayında karşılıksız çek ve protestolu senet tutarının 2008’in aynı dönemine göre yüzde 27, 2007’ye göre ise yüzde 61 oranında arttığını belirten Hisarcıklıoğlu, son 6 ayda bankaların TL kredileri 14 milyar lira azalırken
takipteki kredilerin yüzde 46 büyüyerek 17 milyar TL’ye ulaştığını bildirdi.
Bankacılık kesimindeki daralmanın özellikle KOBİ’leri olumsuz etkilediğini, KOBİ’lere verilen kredilerin yüzde 13 düştüğünü, bankalarla çalışan
KOBİ sayısının 202 bin adet azaldığını belirten Hisarcıklıoğlu, halen 149 bin KOBİ’nin kredilerinin takipte olduğunu ifade etti.
"SON 1 YILDA İŞSİZ SAYISI 1.1 MİLYON KİŞİ ARTTI"
2008 ile 2009 ocak ayları arasındaki son 1 yıllık dönemde sanayi sektöründe 316 bin kişinin işini kaybettiğini, ancak daha vahimi aynı dönemde
işsiz sayısının 1.1 milyon kişi arttığını anımsatan Hisarcıklıoğlu, "Gençler bizim geleceğimiz. Genç nüfusumuz övünç kaynağımız, ancak tarım dışındaki gençler arasında işsizlik son 1 yılda yüzde 35 arttı. Her 3 gençten biri işsiz artık" dedi.
Gençleri işsiz bir toplumun, kalkınmanın değil köşe dönmeciliğin, hukukun değil kuralsızlığın, ahlakın değil bencilliğin egemen olduğu bir toplum olacağına vurgu yapan Hisarcıklıoğlu, bu durumu eleştirdi.
Hisarcıklıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnanıyorum ki el birliği, güç birliği yaptığımız zaman dayanışma içinde ortak hedeflere kilitlendiğimiz zaman aşamayacağız engel yoktur. Biz artık
Türkiye’nin gerçek gündemine dönmesini, ekonomiye odaklanmasını bekliyoruz. Küresel krize karşı artık ciddi tedbirler alınmasını istiyoruz. Susan makineler
yeniden çalışana ve bu makinelerin yanına bir makine daha koyana kadar gündem ekonominin büyümesi olmalıdır.
Vakit çözüm üretme zamanıdır. Ortak çıkar ortak akıl ve ortak paydayı yüceltmeli, sorunlarımızı sağduyu ile aşmalıyız. Adalet ve hakkaniyet
kavramlarını canla başla savunmalıyız. Toplumsal hayatta ötekini göstererek kendimizi tarif etmekten vazgeçmeliyiz. Mevlana ölümsüz eseri Mesnevi’de der ki
(Murad muradsızlıkta, varlık yokluktadır! Her şey zıddıyla birlikte var edilmiştir. Hayata anlam veren yegane şey de onun zıddı, yani ölümdür) o halde
farklılıklarımıza, farklı düşüncelere ve inançlara saygı göstermek zorundayız. Şimdi ülkemizin tüm kurumlarına bir mesajımız var; birlik olun, bize heyecanımızı geri verin.
Herkesi bu ülkeyi ihtiraslarından daha fazla sevmeye, demokrasiye sahip çıkmaya, hukukun üstünlüğünü korumaya, vicdanına kulak vermeye, fitne ve fesattan vazgeçmeye, ülkemizin kurumlarını yıpratmamaya, her kurumu şeffaf olmaya, hesap verebilmeye, komşusunu öteki diye görmemeye, hepimizi bir arada tutmaya devam edecek ortak bir zeminde mutabakat sağlamaya, sadece iş ve aş kavgası vermeye davet ediyorum."
"YENİ BİR İKTİSADİ PROGRAMA İHTİYAÇ VAR"
Şimdi yeniden ekonomiye odaklanma ve son 2 yılda kaybedilenleri kazanma zamanı olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin artık yeni bir iktisadi
programa ihtiyacı bulunduğunun altını çizdi. Aksi takdirde hem bu krizin daha ağır yaşanacağını hem de diğer ülkeler yeniden büyümeye başladığında Türkiye’nin yarışa çok daha gerilerden başlayacağını ifade eden Hisarcıklıoğlu, hükümetin açıkladığı Katılım Öncesi Ekonomik Program metninin küresel krizin Türkiye’ye etkisini ve bunun makro dengelere yansımasını içerdiğini kaydetti.
Bunun sadece bir durum tespiti olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, "Şimdi krizden nasıl çıkılacağına dair bir yol haritasına ihtiyacımız var" dedi.
Şimdi yapılması gerekenin 2001 krizinden nasıl çıkıldıysa benzer bir atılımı göstermek olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, iktisadi ve sosyal reform
sürecine yeniden ivme kazandırılmasını istedi.
Bunun ilk adımının da toplumsal mutabakatı sağlamaktan geçtiğini belirten Hisarcıklıoğlu, zira dün bu mutabakat zemini olmadığı için 2 yılın israf
edildiğini, şimdi böyle bir mutabakata daha çok ihtiyaç duyulduğunun ortada olduğunu anlattı.
Demokrasiyi sloganlaştırmak yerine kurumsallaştırmak zorunda olduklarını ifade eden Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O halde gelin güçlü bir ekonomi, kaliteli bir demokrasi için bu krizi yeni bir başlangıcın ilk adımı yapalım. Biz Cumhuriyetin kazanımlarını korunduğu, değerlerimize saygılı ve dünya standartlarında bir yaşam tarzı istiyoruz. Özgürlükler alanının genişlediği bir ülke istiyoruz. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir Türkiye istiyoruz. İlişkilerin değil kuralların belirleyici olmasını istiyoruz. Eşit şartlarda rekabete dayalı fırsat eşitliğinin olduğu piyasalar istiyoruz.
Adaletin görevinin öncelikle masumları korumak olduğu bir sistem istiyoruz. Şeffaf bir kamu yönetimi anlayışının yerleşmesini istiyoruz. Siyasetin
siyasi platformlarda yapıldığı bir Türkiye istiyoruz. Vehimlere kapılıp kendi yarattığı korkularına esir olmayan, kendine güvenen bir Türkiye istiyoruz. Biz
böyle bir gelecek arıyoruz. Bu geleceğe ulaşmak için çalışıyoruz. Bu yönde çalışanların da yanında ve destekçisi olacağız."
Konuşması zaman zaman delegelerin alkışlarıyla kesilen Hisarcıklıoğlu, Türkiye’de yaşanan kimi aksaklıklara değinerek, eleştirilerde bulundu.
Başbakan’ın talimatı olmasına rağmen Avrupa’nın en büyük otobüs üreticisinin Türkiye’de milyonlarca dolarlık ithal malı otobüslerinin niye tercih
edildiğini, dünyanın en kaliteli mermerleri Türkiye’de üretilirken bazı belediyelerin ısrarla kalitesiz granit ithal etmesine niye göz yumulduğunu soran
Hisarcıklıoğlu, yakın bir zamanda pek çok şehirde binlerce insanın aynı anda hastalandığını, İstanbul’un göbeğinde ruhsatsız çalışan bir imalathanenin havaya uçtuğunu, insanların öldüğünü anımsattı.
Dünyanın herhangi bir medeni ülkesinde bunlar yaşansa ilgili kamu görevlilerinin sadece vicdani sorumlulukları gereği kendiliğinden görevlerini
bırakacaklarına vurgu yapan Hisarcıklıoğlu’nun, Türkiye’de ise bunun tek örneğinin bulunmadığını söylemesi delegelerin yoğun şekilde ayakta alkışlarına
neden oldu.
Hisarcıklıoğlu, saydığı nedenlerden dolayı kamu idaresinde bir zihniyet değişimine acilen ihtiyaç bulunduğunu belirterek, kamu görevlilerinin halkın
amiri değil, hizmetkarı olduklarını bilmeleri ve maaşlarını ödeyen halka karşı daha fazla sorumluluk hissetmeleri gerektiğini kaydetti.
Hisarcıklıoğlu konuşmasının son bölümünde de Odalar Birliğinin faaliyetlerine değindi. Yaptıkları her şeyi delegelerden aldıkları güç ve
destekle gerçekleştirdiklerini ve bunun ekip çalışmasının başarısı olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "Sizlerle gurur duyuyorum hep beraber TOBB’u sadece
şikayet eden değil, sorunu teşhis eden, inisiyatif alan, çözüm üreten, aktif ve yapıcı bir kuruma dönüştürdük. Sizlerin sesi olmaya gayret ettik" dedi.
Hisarcıklıoğlu, Odalar Birliği Başkanı olmaktan ve hep birlikte omuz omuza çalışmaktan da büyük bir onur duyduğunu sözlerine ekledi.