Milliyetçileri ve vatanseverleri ekranların başında adeta çılgına çeviren programın ayrıntılarını Büyük Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Kemal Kerinçsiz’e sorduk... Gazeteciler Yalçın Doğan (Hürriyet) ve Derya Sazak (Millliyet), Mehmet Ocaktan (Yenişafak)  ile Avukat Ergin Cinmen, Doç. Dr. Adem Sözüer (İÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi), Avukat Kemal Kumkumoğlu ve AKP Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ile birlikte programa katılan Kerinçsiz, Tarafsız Bölge’ye döşenen mayınlarla imha edilmek istendi... Kendisiyle, o dehşeti konuştuk...

* Tarafsız Bölge, aslında taraflı bir tutumla karşı fikirlerin linç edilmesine imkân sağlayan bir pusu alanı mı?

* Program, “bütün taraflar temsil edilmiş ve kendilerini anlatmışlardır” izlenimini yaratmak amacını güttü. Katılımcılardan bazıları, Türklüğe nasıl hakaret edebiliriz gayretleri içerisindeydi. Adeta Türklüğe savaş açılmış gibiydi. Böyle bir ortam içerisinde bulunmaktan üzüntü duydum...

*  Ahmet Hakan, Tarafsız Bölgesi’nde şehit ailelerinin “gürûh”, “ağızları köpüren” gibi ifadelerle aşağılanmasını neden umursamadı?

*  Programın en can yakıcı anı, bu ifadelerin sarfedilmesiydi... Demokratik tepkilerini ortaya koyan şehit ailelerine karşı yapılan en hafif deyimiyle saygısızlığa ne acıdır ki benden başka itiraz eden bir kişi çıkmadı! Yazık, çok yazık... Programda yaşananları bir provokasyon olarak görüyorum. Beni tahrik ederek topluma karşı “İşte bakın bunlar saldırgan” diyebilmeyi çok arzu ettiler. Bizi topluma şiddete müracaat eden kurum olarak gösterme gayreti içindeydiler. Ancak oyunları tutmadı..

* Derya Sazak’ın milliyetçilere, vatanseverlere karşı hasmane tutumu izleyicilerin gözünden kaçmadı? Sizin, tartışmacılarla ilgili gözlemleriniz neler?

* Bir yandan Elif Şafak ifade özgürlüğünü sınırsız olarak savunurken, diğer yandan karşı görüşlerin ve yasalardan kaynaklanan protesto haklarının ortadan kaldırılmasını savunmaları kendileri acısından acı verici bir durum olsa gerek... Türklüğe karşı yapılan hakareti serbest kabul etmek, buna karşı çıkanları yok etmeye çalışmak, tekrarlıyorum kendileri açısından acı verici bir tutum... Aslında bunların  yapmış olduğu, azınlık demokrasisini savunmak. Bu grup hukukun, demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin sadece kendileri için olduğu zannına kapılıyor. 

*  Programda, size karşı sürdürülen psikolojik baskılar sırasında bir an kendinizi engizisyon mahkemesinde hissetiniz mi? 

* İfade özgürlüğünün tartışılmasından ziyade, Büyük Hukukçular Birliği linç edilmek, toplumun gözünden düşürülmek istendi. Ben bunları mahkumiyet fragmanı olarak görüyorum. Programa katılan diğer konukların bazıları da bu linçe gönüllü ve büyük bir iştahla destek verdi. Tamamen kişisel bazda saldırılar söz konusuydu. Adeta ’çete başı’olarak değerlendirildik. Sanki hedef gösterilmenin bir diğer yönü denendi. Mahkemelere müdahil olmak için gelenler hedef gösterildi.

* Ahmet Hakan ve diğerlerinin hedeflerinden biri de, yargıyı ve siyaseti etkilemeye çalışmak mıydı? Böyle bir durum farkedebildiniz mi?

* Aslında bu tür progamlarla yapılmak istenen yargı ve yargının üzerinde baskıyı arttırmak ve bu yolla  açılması muhtemel davaların yolunu kesmektir. Programın başından itibaren yargı üzerinde oynanan bir oyun da sahnelendi. Türklüğe hakaret veya Türkülüğün değerlerini aşağılayıcı herhangi bir yazıdan veya faaliyetten dolayı yapılacak olan şikayetlerin önü kesilmek istendi. Siyasi iktidara da baskı yapmayı amaçlıyorlar. İnanıyorum ki 301. maddeyi değiştireni Türk milleti mutlaka cezalandıracaktır.

* Anladığım kadarıyla büyük bir organizyonu işaret etmeye çalışıyorsunuz. Nedir bu organizasyon? İçlerinde kimler var ve ne yapmak istiyorlar?

* Amaç, Atatürkçü, laik, üniter devlet sisteminin tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Bu psikolojik bir manevradır. Gerek Elif Şafak, Orhan Pamuk olsun, gerek Hırant Dink olsun. Bunlar, tamamen bu psikolojik operasyonların birer parçalarıdır. Nitekim bugün bu Ermeni meseleleri, bu şekilde davalarla gündeme geldiğinde, NATO toplantılarında ABD’li subaylar tarafından Erzurum, Kars, Iğdır bölgelerinin Ermenistan’a verildiğini ve büyük Ermenistan haritalarıyla beraber yayınlandığını görüyoruz. Mücadele bir tek koldan yapılmamaktadır. Mücadele  birçok koldan küreselciler tarafından yapılmaktadır. İşte ifade özgürlüğü, 301 ve buna benzer maddelerin  kaldırılması olayı da operasyonun bir parçasıdır. Oynanan oyun büyüktür. Bu oynanan oyunun bir parçası da 301 ve ifade özgürlüğüdür. Ama onlar da bu işin çok iyi farkındalar...

Ahmet Hakan
gönüllü asker...

Yargı organlarını etkileme ve bu konuda davalar açılmasını engellemek için hareket başlatıldı. Onun için bu tür programlar sipariş edildi ve edilmeye de devam edilecek... Çünkü, en büyük hedefleri yargıyı tıkamak. Savcı ve hakimleri pasifleştirilerek görev yapamaz hale getirmek. Yasama ve yürütme bugün tam anlamıyla küresel güçlerin hakimiyeti altına alınmıştır. Bu nedenle bir tek engel olarak karşılarına yargı çıkmaktadır. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Atatürkçü hukukçuları, bu oyunu boşa çıkaracaktır. Bu büyük operasyonun en önemli parçalarından bir psikolojik harekattır. İşte o program da bu psikolojik manevralardan bir tanesiydi. Ahmet Hakan da zaten oynanan bu oyunun gönüllü askerlerinden bir tanesiydi.

Sürekli olarak susturmaya çalıştılar

Ahmet Hakan’la birlikle proğramın diğer katılımcılarından bazıları Avukat Kemal Kerinçsiz’in sözlerini kesmeye çalıştılar. Reklamlarla sabote edilen Kerinçsiz’i suçlu ilan etmeye çabaladılar.