Ertuğrul Günay, 28. İstanbul Kitap Fuarı'na gelişinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Halk arasında "domuz gribi" olarak bilinen H1N1 virüsünün turizmi olumsuz etkileyip etkilemeyeceğine ilişkin bir soru üzerine Günay, hep birlikte "etkilemesin" diye uğraştıklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Domuz gribi tartışması yeni çıkmadı. Geçen yıldan bu yana var, geçen yıl turizm sektörü olarak ilgili birimlerle her türlü teması yaparak yıla hazırlıklı başladık. Sağlık Bakanı havaalanlarını termal kemeralarla donattı, öteki birimlerimiz ilgilendi ve geçen yıl dünyada bu salgından en az etkilenen ülkelerden birisi olduk. Geçen yıl ciddi bir daralma yaşamadık, bizim rakamlarımız dünya ortalamasının üzerinde ve başarılıyız."

Her türlü hastalığın, dayanıksız bünyelerde daha hızlı yayıldığını ifade eden Günay, "Kendimizi domuz gribi tartışmasına endekslemeyelim" dedi.
Normal grip ve zatürre gibi hastalıkların dayanıksız bünyelerde k ışa girerken kendini gösterdiğini anlatan Günay, soruna daha genel bakılmasını istedi.

 
Temizliğin her türlü önlemin başında geldiğini vurgulayan Gü nay, "Temizlik olduğu sürece hem turizm hem eğitim hem de başka alanlarda çok daha dayanıklı olabiliriz. Yurttaşlara temizlik konusunu sadece salgın vesilesi ile değil her dönemde, her an günlük yaşamlarının birincil sorunu haline getirmelerini salık veriyorum" diye konuştu.
"Devlet hastaneleri de temiz olacak mı?" sorusu üzerine, hiçbir ayrım yapmaksızın temizlikten bahsettiğini ifade eden Günay, şunları söyledi:
"2 yıl önce göreve başlarken de her şeyin başının temizlik olduğunu söylemiştim. Bir salgın hastalığın eşiğindeyiz diye elimizi yıkar, o salgın hastalık tartışması bittikten sonra suyu, sabunu, temizlenmeyi unutursak başka bir salgın arkasında gelebilir. Ben hastanelerin, okulların turizm tesislerinin, mutfakların, yeme-içme mekanlarının bu tartışmalardan soyut olarak her zaman için çok temiz tutulmalarının günlük yaşam açısından önemli olduğuna inanıyorum."
Bakan Günay, "Domuz gribi aşısı olacak mısınız?" sorusuna da "Hayır, ben grip aşısı olmayı düşünmüyorum, temiz olmaya çalışıyorum. O yeter sanıyorum. Ben baştan beri temizlik konusunda alınacak önlemlerin öncelikli olduğunu söylüyorum. İnşallah aşıya ihtiyacım olmaz. Ben temizliği önemsiyorum, onun dışında ilaç ve aşı herkesin kendine kalmış" karşılığını verdi.
Bir gazetecinin "Sağlık Bakanı aşı oldu, Başbakan 'Olmam' diyor. Vatandaşların aklı karıştı" demesi üzerine Günay, şöyle konuştu:
"Bu tartışmaya girmeyelim. Temiz olmak, yaşamımız içinde belli hijyen kurallarına uymak birçok önlemin önünde geliyor. Siz aşı yaptırır elinizi yıkamazsanız, olur olmaz yerden yiyecek alırsanız, elinizi ceketinize silerseniz olunan aşının faydası olacağına inanmıyorum. Sağlık Bakanımız haklı olarak önlemler almaya çalışıyor. Yurttaşlarımız da bu önlemlere uymaktan zararlı çıkmazlar bence. Dikkat edilmesi gereken bir eşikteyiz. Lütfen bu konuyu 'toplumun birinci sorunudur' noktasına taşımayalım."
Kültür ve Turizm Bakanı Günay, "Yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye'de televizyon izleyenlerin sayısı yüzde 95, kitap okuyanların sayısı yüzde 1,2. Bu kültürsüzlüğü hangi genetik bozuklukla açıklıyorsunuz?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Genetik bozukluk yok. Televizyon belli ülkelerde her zaman böyle bir öncelik taşıyor, sonra taşlar yerine oturmaya başlıyor. Ben Türkiye'de okuma eğiliminin arttığını düşünüyorum. Burada çok sayıda genç var. 155 milyon bandrol verildi. Bu kadar karamsar bir tablo çizmeyelim. Burada 550 yayınevi var, yurt dışından çok sayıda yazar ve yayınevinin ilgisi artmaya başladı. Kitap konusunda çeşitli etkinlikler ve toplantılar yapıyoruz. Anadolu'da binin üzerinde kütüphanemiz var, özel kütüphaneler var. Kitap konusunda da belli bir ilgi var, ama Türkiye'nin nüfusu oldukça yüksek. Televizyon da hayatımızda olması gerekenden fazla yer tutuyor, bunu kabul ediyorum. Ama kitap okuma konusunda acınacak halde değiliz."
Bir gazetecinin çocukların sınavlar çok yoğun olduğu gerekçesiyle okumaya vakit bulamadıklarını ifade ettiklerini belirterek, bu konuya bir çözüm getirilmesinin gündemde olup olmadığını sorması üzerine Günay, herkesin bilgisayarın başında birkaç saat geçirebildiğini söyledi.
Bilgisayarın başında birkaç saat geçirenlerden bazılarının bir-iki saatlerini kitap okumaya ayırabileceklerini ifade eden Günay, "Başka ülkelerde gördüğümüz gibi her sabah okula giderken ya da gelirken otobüste uyuklamak yerine, yorgunluğu kabul ediyorum ama bir küçük kitap okuma alışkanlığı edinebilirler. Bu güzel alışkanlıkları geliştirmeye çalışıyoruz" dedi.
Bakan Günay, "Bazı cezaevlerine Yaşar Kemal ile bazı sol yazarların kitaplarının alınmadığı ifade ediliyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna karşılık da şunları kaydetti:
"Birtakım istisnai akılsız davranışlar olabilir. Ama Yaşar Kemal geçen yıl Cumhurbaşkanı'nın elinden devletin en üstün kültür ve sanat ö dülünü aldı. Herhalde o cezaevinin, kafasındaki prangaları çözmesi gerekiyor. Bu ülkede kimsenin Yaşar Kemal'i yasaklamak gibi bir densizlik yapabileceğini sanmıyorum. Türkiye o günleri geride bıraktı, hiçbir yazar, hiçbir düşünce ülkemizde yasak değildir."
Bakan Günay bir başka soruyu yanıtlarken de şu anda okuduğu birkaç kitap bulunduğunu, fuardan da birkaç kitap almayı düşündüğünü söyledi.
"Son okuduğunuz kitap hangisi" sorusuna Günay, "Mesleki bir şey okuyorum. Zeynep Ahunbay'ın restorasyon ile ilgili bir kitabını okuyorum: Turgut Cansever'in 'Kubbeyi Yere Koymak' isimli kitabını bitirdim. Radi Dikici'nin 'Thedora' adlı kitabını okuyorum" yanıtını verdi.
Bir gazetecinin "Piyasadaki kitapların yüzde 50'sinin korsan olduğu söyleniyor. Bu konudaki çalışmalar ne aşamada?" sorusu üzerine Ertuğrul Günay, şunları söyledi:
"Piyasalardaki kitapların yüzde 50'si korsan değil ama kitap almak isteyenlerin alım gücü ile kitap fiyatları arasında ciddi bir uçurum var. Biraz burada yeni bir düzenleme yapma, rakamları düşürme konusunda gayret gösterme ihtiyacı var. Ama çok sayıda korsan yayın ve ürün elde ediyoruz. Bunları nereye koyacağımızı bilemiyoruz. Mahkemelerin bir an önce bunların geri dönüşümü ve imhası için karar vermesini istiyoruz. Ülkemizde korsanla ciddi bir mücadele sürdürüyoruz. Korsanı ortaya çıkaran talebi azaltacak bazı düzenlemelere ihtİyacımız var."
Kültür ve Turizm Bakanı Günay, daha sonra fuarın onur yazarı Cevat Çapan'la Doğan Hızlan kitaplığına geçti. Bakan Günay, burada Çapan ve Hızlan'la bir süre sohbet etti.
Fuarı da gezen Bakan Günay, Cumhuriyet Kitaplığı'nda imza günü olan yazar Server Tanilli ile bir süre sohbet etti ve "Sizi burada görmekten büyük onur duydum" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı DÖSİM'in standını da gezen Günay, yetkililere, neden Cengiz Aytmatov, Fethi Naci, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın eserlerinin stantta bulunmadığını sordu. Bir an önce bu yazarların kitaplarının standa getirilmesini isteyen Ertuğrul Günay, konuyla ilgili olarak DÖSİM Mü dürünün de kendisini aramasını istedi.
Fuarı Kültür ve Turizm İl Müdürü Ahmet Emre Bilgili ve Cevat Çapan'la gezen Günay'a ziyaret ettiği stantlarda çeşitli kitaplar hediye edildi.