CHP Parti Meclisi, parti genel merkezinde toplandı. Toplantıya başkanlık eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu, hükümete yönelik sert eleştirilerde bulundu.
"Şimdi 4. bir görevimiz daha var" diyen Kılıçdaroğlu "Hepimize düşen 4. görev tam demokrasi, özgürlükçü demorkasi batı standartlarında bir demokrasi" dedi.
 Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının satırbaşları şöyle:
CUMHURİYET'İ KURAN KADROLAR...
CHP'nişn 93. yılını kutluyoruz. Bir asra yakın zaman siyaset yapan dünyada 4 siyasi parrtiden biriyiz. 100 yıllık geçmişinde demokrasi için çaba harcayan partiyiz. Türkiye'nin gelişmesi, demokrasinin güçlenmesi elinde gelen her türlü çabayı gösteren kadrolara sahibiz.
Osmanlı'dan sonra cumhuriyet kuranlar eşitlik istediler. Cumhuriyet kuran kadrolar kendi özgür iradeleriyle çok partili hayata geçtiler. Dünya demokrasi tarihinide bir ilktir belki de. Yetiyor muydu? Hayır. TC'nin sosyal devlet olması gerekiyordu. Rahmetli ECevit'in öncülüğünde doruk noktasına ulaştı.
"4. GÖREVİMİZ"
Şimdi 4. bir görevimiz daha var. Hepimize düşen 4. görev tam demokrasi, özgürlükçü demorkasi batı standartlarında bir demokrasi. Bunu yaparsak çocuklarımıza karşı görevimizi tyerine getirmiş olacağız. Bu CHP'lilerin ve vatanseverlerin ortak görevi olmalıdır.
"İLK KEZ ORTAK PAYDA OLUŞTURULDU"

15 Temmuz'da darbde girişimi yasandı. 240 vatandaşımız hayatını kaybetti. 240 demokrasi şehidi. 4 parti TBMM'de darbeye karşı ortak tavır takındı. STK'lar, meslek kuruluşları ve vatandaşlar hep birlikte karşı çıktılar.
İlk kez darbe girşimine kolektif olarak karşı çıkan payda oluşturduk. Bu çok önemliydi. Bunun farkına vararak diğer adımların atılması gerekiyordu.
14 yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz ve 14 yılın ortalarında darbe girişimiyle yüz yüze geliyorsunuz? Neden? Hangi gerekçeyle? Bunun iyi sorgulanması lazım. Herkes bu soruyu sormalı. 14 yılda Türkiye bu koşullara nasıl geldi?
Bu ülkede hukukun üstünlüğü, medya özgürlüğü, adil yarglama olsaydı böyle bir tablo ile karşılaşmayacaktık. Ve en önemlisi devlette liyakat olsaydı...
15 Temmuz'da yaşadığımız olay, demokrasisi zayıf düşmüş bir bünyeye F tipi bir virüsün girmesidir. Bunu kimsenin uynutmaması gerekir.
GEREKLİ DERSİ ÇIKARDIK MI?
Darbe sonrası gerekli dersi çıkardık mı? Darbe girişiminden sonra dediler ki, bu süreci tek başımıza yürüteceğiz, mücadele edeceğiz. Sayın Binali Yıldırım, OHAL'in görüşüldüğü gün beni aradı, destek istedi. Kendisine aynen şunu söyledim: Sizi anlıyorum ama bu parlamentoda demokrasiyi savunacak bir partiye ihtiyaç var o da CHP'dir dedim. OHAL'a karşı çıktık. 4 siyasi parti darbeye karşıydı. Hükümet bildiriyi BM'ye gönderdi. Madem böyle bir ortam var, o zaman 4 siyasi parti her türlü düzenlemeyi yapabilirdi. Hayır dediler, biz bunu yapmayacağız.
SONUÇLARI AĞIR OLUYOR

Tek başına davranmanın, sonuçları ağırdır. Örnek olarak Suriye politikası. 3,5 milyon Suriyeli bizim topraklarımızda. Sözde 12 saatte gideceklerdi Şam'a, Süleyman Şah türbesini kaçırmak zorunda kaldılar. En iyi ben bilirim, en iyi düşünceler bende derseniz, Türkiye'yi bu tür felaketlerde karşı karşıya getirirsiniz.
Rusya konusunda yanlış yapıldı. Talimatı ben veredim yarışına girdiler. Sonra özür üzerine özür.  İtibarımızla oynadılar. Sonra talimat vermedim demeye başladılar. Devleti böyle yönetemezsiniz. Devlet bu tür kırılmalara alışkın değildir. Söylediğinizin 180 derece tersini söyleyemezsiniz.
Çözüm süreci.. Yanlış dedik. Siz anlamaz mısın dediler. Bugün Türkiye terr batağının ortasındadır. Çukurca'ya ilişkin açıklamalara bakın. Dehşet açıklamalar. 2002'de terörsüz ülkeyi devraldılar şimdi?
Mavi Marmara.. Gazze'ye ablukayı biz kaldıracapız dediler. Yapayın demek de suçtu. Sonra abluka kalkmadı, İsrail özür dilemedi. Tazminat ödeyecekti. Vakfa öderim dedi. Gazze'ye yardım eskiden nasılsa öyle yapacaksınız. 9 vatandaşımız öldürüldü. davalardan vazgeçin dediler. TC'nin itibarı 20 milyon dolara satıldı. TC tarihinde böyle bir ağır yenilgi olmamıştır. Bunları yatacak yeri yok.
15 Temmuz.. Tek başınıza yapmayın dedik. Kurtuluş savaşını yönetmiş TBMM darbe sürecini mi yönetemeyecek? Üstelik bunu 19 Temmuz'da söylüyorum. Parlamentonunu iradesine saygı gösterilmesine dikkat çekti. Cadı avı başlatırsanız felaket olur dedim. 2 Ağustos'ta dedim bunu.
HÜKÜMET KİM SUÇLU KİM?
Devlet kinle öfkeyle yönetilmez. Akılla, bilgiyle, liyakatla, sağduyuyla yönetilir. Kinle yönetirseniz masum insanların canını yakarsınız.
Tam bir cadı avı başlatılmıştır. Birden fazla alanda cadı avı başlatılmıştır At izi it izi diyorlar ya. Bunu yapan kim? Hükümet kim? Kim suçlu? İktidar hiç suçlu değil! Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, bakanı kim? Hem şikayet edeceksin, hem uygulayacaksın. Bir şey yapıyorsanız sorumluluğu üstleneceksiniz. Vicdan sahibi olan görevden ayrılır. Türkiye yönetimde bu olgunluğu yakalamış değil.
CADI AVININ BİRİNCİ AYAĞI

Cadı avının birinci ayağı medya. 11 gazetecimiz tutuklu. Bu süreçte 2 bin 308 gazeteci işsiz kaldı. TV'ler, gazeteler kapatıldı. Yeniçağ gazetesinin yazarları saatlerce sorgulandı. Bu yazarlar hayatları boyunca F tipinin karşısında olmuşlar. Darbe fırsatçılığı yapıyorsunuz. Türkiye, gittikçe otoriterleşen bir sürece kayıyor. Sözcü gazetesi ve yazarlarına da. Fezlekeler düzenleniyor, ihbarlar dikkate alınıyor. Yazarların çoğu F tipine karşı mücadeleyle ömürleri geçmiş. Hem demokrasiyi, medya özgürlüğünü savunuyoruz diyeceksiniz, köşeyi dönünce gazeteleri kapatıp, gazetecileri hapse atacaksınız. Biz hiçbir gazetecinin hapse atılmasını istemiyoruz. Bunu dünyaya anlatamazsınız. Gazetecilere uygulanan cadı avı en önemlisidir.
İkinci ayağı bilimadamları, akademisyenler. Siz kalkıyorsunuz üniversite hocalarını bildiriye imza atmışlar diye hapse atıyorsunuz. Bildiriye 15 Temmuz öncesi imza atmışlar. 15 Temmuz'dan sonra darbe ile hiç ilgisi olmayan olayda hapse atıyorsunuz, üniversite ile ilişkisini kesiyorsunuz. Bunun ahlaki, hukuki yönü nedir? Aslı Erdoğan, yazdığı eserler onlarca dile çevrilmiş bir biliminsanı, niye hapse atarsınız? Kaçacak yeri yok, ülkesinde yaşıyor. Siz böyle devam ederseniz, Türkiye'nin aydınlığa çıkma şansı yoktur. Bunu dillendirmek de bizim namus borcumuz. Tek tip üniversite Nazi kafasıdır.
Cadı avının üçüncü ayağı öğretmenler. İlk işaret Diyarbakır'dan verildi. 11 bin 285 öğretmenin açığa alınmasıyla karşı karşıya kaldık. Neymiş bunlar terör örgütleriyle ilişkiliymiş. Bu kadar öğretmen terör örgütleriyle ilişkisi varsa siz 14 yıldır neredeydiniz? Bunları siz atamadınız mı? Tek nedeni var, bu öğretmenler sendikalı. Sendikalı olmak ne zamandır bir suç oldu? Sendika kuracaksın, beni destekleyeceksin.
Türkiye bir çadır devleti gibi yönetilemez. Türkiye'nin kültürü, ahlakı, inancı, siyasi yapısı buna uygun değildir. Türkiye ama çadır devleti gibi yönetiliyor.
ONLARIN DA HAKLARINI SAVUNACAĞIZ
Açık ne net söylüyorum. Hiç bir gazetecinin yaarın hapse atılmasını istemiyoruz. Bunu uygar dünyaya anlatamazsınız. Tutuklanan hiç bir gazeteci CHP'yi de savunmuş değil. Beni eleştiren kişinin özgürlüğü olmalı. Ama nasıl Balyoz'da Ergenekon'da madsum insanların haklarını savunduysak şimdi de haklarının savunacağız.
VEDA HUTBESİYLE UYARDI

Suçların şahsiliği diye bir kural var. Kolektif bir suç yarattılar. Veda Hutbesi'nde sevgili peygamberimiz, 'Herkes işlediği suçtan sorumludur. Bir kişinin işlediği suç ailesine mal edilemez' diyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde de yazar. Birisi suç işledi memuriyetten atıyorsunuz, eşini de atıyorsunuz. Bir devlet, vatandaşını açlığa mahkum eder mi? Siz masum insanları cezalandırıyorsunuz.
Cadı avı iş dünyasında da var. 500'ün üzerinde şirkete kayyum atandı. Sonra değiştirdiler, TMSF'ye devrettiler. Devlet şirketleri yaşatır, batırmaz. Bütün iş dünyası diken üstünde.
Biz kendi ülkemizde huzur içinde, barış içinde yaşamak istiyoruz. Hukukun üstünlüğü, adil yargılama dediğimiz bir kavram vardır. İnsanlar bu çerçevede yargılanır. Sakarya'da bir çocuk gece, yatağından fırlayıp benim babam vatan haini değil diye annesine sarılıyorsa, bu düzene lanet olsun demek lazım. At izi, it izine karıştı demek sorumluluktan kurtulmak anlamına gelmez. "