Bingazi'deki bir Arap firmasında topograf olarak çalışan Mardinli İsmail Hakkı Doğan, isyancıların Türklerle bir sorunu olmadığını belirterek, isyancıların kendilerine, "Türk askerleri gelip sizi götürsün, buradaki güvenliği de sağlasın" dediğini söyledi.

Muğla'nın Marmaris İlçesi'ne feribotlarla geldikten sonra otobüsle gönderilen Diyarbakırlı işçiler memleketlerine ulaştı. Güzergah üzerindeki Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa şehirlerinde inen yolculardan sonra Diyarbakır otogarına gelen otobüsten inen Diyarbakır, Mardin ve Batmanlı işçiler, ayrı araçlarla memleketlerine doğru yola çıktı.
Libya'nın Bingazi kentindeki bir Arap firmasında topograf olarak çalışan Mardinli 37 yaşındaki İsmail Hakkı Doğan, yaşadığı kabus dolu anları anlattı. Doğan, 7 aydır Bingazi'de çalıştığını belirterek, "Olaylar Bingazi'de Cuma günü patlak verdi. Biz de işi bıraktık şantiyede. Oranın yerel halkı, Libyalı işçiler paralarını alamadıkları için şantiyeyi bastı, yağmaladı. Şantiyede çalışanlar, parası olanlar, birleşerek taksi tutup havalimanına kaçmaya çalıştı. Şantiye yetkilileri bize 10 otobüs bulacaktı. Ama maalesef bulamadı. Firmanın başındaki bir iki kişi kaçtı gitti. Cumartesi günü kendi imkanlarımızla daha güvenli olduğu bildirilen, Bingazi Havaalanı'na gittik. İşte Kaddafi'nin askerleri havalimanını koruyor diyorlardı. Akşam saatlerinde havalandırmadan giren silahlı isyancılar, önce askerleri etkisiz hale getirdi. Çatışmalar başladı. Ortalık mahşer günü gibiydi. Kaçan kaçana herkes birbirini eziyordu" dedi.
Havaalanında hakimiyeti sağlayan isyancıların oradaki herkesi topladığını anlatan Doğan, hacıların toplanma yeri olarak kullandığı güvenli bir hangara götürdüklerini söyledi. İsyancıların Türklere çok iyi davrandığını belirten Doğan, şunları söyledi:
"Hangarda bize battaniye yiyecek, içecek, hatta süt bile verdiler. Ambulans ve sağlık görevlileri getirdiler. Bize, 'Türklerle problemimiz yok, sizi sağ salim götürmek istiyoruz. Sizin korumanız, güvenliğiniz bize ait' dediler. O gün uçak gelecekti fakat Kaddafi gelen uçağı vurarak indireceğini söylediği için uçak inememiş. O gün orada kaldık. Öğlen saatlerinde bizi stadyuma götürdüler. Valizleri bavulları hangarda bıraktık. İsyancılar, daha sonra arabalarıyla bizim bavul ve valizlerimizi getirdiler. Bize, 'Alın eşyanızı' dediler. Bize aslında şunu söylemek istediler. 'Bizim ne sizin canınızda ne de malınızda gözümüz var.' Stadyumda bize yine yiyecek, içecek ve battaniye verdiler. Bir kişi bile aç kaldım diyemez. Daha sonra oranın istihbaratı geldi, uçak ve helikopterin stadyumu 1.5 saat içerisinde bombalayacağını söyledi. Ama olmadı çok şükür. Türk konsolos Ali bey vardı, ona söylemişler. İsyancılar, 'Türk askeri buraya gelsin. Yani hem sizi götürsün, hem de buranın güvenliğini sağlasın' demişler. Daha sonra ne konuştular bilmiyorum. Stadyumda kalırken, gece karanlığında izli mermileri havada izleyebiliyorduk. Mermi ve silah sesleri vızır vızır geliyordu. Artık bize ninni gibi gelmeşe başlamıştı."
Salı günü isyancıların Türk işçileri kendi araçlarıyla Bingazi Limanı'na götürdüğünü ifade eden İsmail Hakkı Doğan, aynı gün öğlen saatlerinde gelen gemiyle Türkiye'ye hareket ettiklerini kaydetti. Çarşamba günü Marmaris'e vardıklarını dile getiren Doğan, işçileri deniz tuttuğunu ve bu yüzden Marmaris'teki bir otele yerleştiklerini aktardı. Doğan, şöyle dedi:
"Aslında Libyalıların farklı farklı talepleri vardı. Mesela bizim şantiyemizde çalışanlar, kaç aydan beri paralarını alamadıkları için isyan çıkardılar. Şantiyeyi yaktılar, yağmaladılar. Kamyon, mikser ve arabaları alıp gittiler. Yani şantiyedekilerin talepleri farklı, şehir içindekilerin talepleri farklıydı. Bize dediler ki, 'Siz gidin. Buradaki yerlileri keseceğiz. Burada çalışan Sudan ve Çatlıları keseceğiz' dediler. Çünkü Kaddafi'nin paralı askerleri Sudan ve Çatlı'ydı. O yüzden şantiyede çalışan diğer yerli masum insanları da keseceklerini söylüyorlardı. Türkiye'de ölü sayısının 200-300 olduğu söyleniyor ama çok daha fazla. Öldürülen Türk görmedim ama limandayken Trabzonlu bir arkadaşımızın şehit olduğu haberini aldım. Ayrıntılarını haberlerde dinledik. Bizim şantiyede çalışan bir arkadaşımız da, biz geldikten sonra kalp krizi geçirerek şehit olduğunu duyduk."
25/02/2011