Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
38,8520
EURO
43,3708
IMKB
9.668,000
ALTIN
4.001,330
 
Hava Durumu ANKARA
12 / 24 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
MECLİS'TEN KÜRTAJ ARAŞTIRMASI!
MECLİS TEN KÜRTAJ ARAŞTIRMASI!
 
TBMM Araştırma Merkezi kürtaj konusunda bir araştırma yaptı.“Kürtaja ilişkin yasal düzenlemeler” başlıklı araştırmanın konusunu Türkiye’de gebeliğin sonlandırılmasına ilişkin hukuki düzenlemelerin gelişimi oluşturdu. Araştırmada yasal düzenlemelerin tarihçesi; Yasak Dönemi (1923-1965, Geçiş Dönemi (1965-1983) ve (Sınırlı) Serbesti Dönemi (1983 - …) olarak anlatıldı.
 
21.6.2012 - 10:37

TBMM Araştırma Merkezi “Kürtaja ilişkin yasal düzenlemeler” konulu bir araştırma yaptı. Çalışmanın konusunu Türkiye’de gebeliğin sonlandırılmasına ilişkin hukuki düzenlemelerin gelişimi oluşturdu.
Araştırmada, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tahmini verilerine göre dünyada her yıl uygulanan 46 milyon isteyerek gebeliği sonlandırma işleminin 20 milyon kadarının güvenli olmayan koşullarda uygulandığı ve bunların sonucunda yaklaşık 80.000 kadın yaşamını yitirdiği belirtilerek, “Bu ölümlerin tamamına yakın kısmı yasaların gebeliğin sonlandırılmasına izin vermediği veya aile planlaması hizmetleri sunumunun yetersiz olduğu ülkelerde meydana gelmektedir” denildi.

-YASAL DÜZENLEMELERİN TARİHÇESİ-

Araştırmada, “Yasal düzenlemelerin tarihçesi” başlığı adı altında “Türkiye’de gebeliğin sonlandırılmasına ilişkin hukuki düzenlemelerin gelişimi incelendiğinde, gebeliğin sonlandırılmasının yasak olduğu dönemden, içinde bulunduğumuz, gebeliğin ilk on hafta içinde sonlandırılmasının serbest olduğu döneme doğru üç aşamalı bir gelişim görülür” denildi.


-YASAK DÖNEMİ (1923-1965)-

Araştırmada “Yasak dönemi” başlığı altında şu ifadeler yer aldı:
“Cumhuriyetin kuruluşundan 1965 yılında 557 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun çıkarılıncaya kadar geçen dönemde gebeliğin sonlandırılması, her ne nedenle ve biçimle başvuruluyor olursa olsun kesinlikle yasaklanmıştır. Söz konusu bu yasak 1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu (eski TCK) ile 1930 tarihli Umumi Hıfzıssıhha Kanununda düzenlenmiştir.
Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında ağır kayıplar verilmesi, ülkenin savunma gereksinimleri, tarımsal ekonomi için gerekli insan gücünün yetersizliği ve yüksek bebek-çocuk ölümlüğü gibi nedenlerle Cumhuriyetin ilk yıllarında doğurganlığı ve nüfusu artırmaya yönelik bir politikanın gerekli olduğu düşüncesi hâkim olmuştur. Türkiye’de nüfus konusu ilk kez 1920’de Atatürk tarafından bir politika olarak ele alınmış ve günün koşullarının gerektirdiği üzere pronatalist politika benimsenmiştir. Doğurganlık ve nüfus artışını doğrudan ve dolaylı olarak etkilemeye yönelik bir dizi kanun çıkarılmıştır."

-GEÇİŞ DÖNEMİ (1965-1983)-

Araştırmada “Geçiş dönemi” şöyle ifade edildi:
“1960’lı yıllara gelinirken tüm dünyaya yayılmakta olan gebeliği isteyerek sonlandırma yasalarının liberalleşmesi dalgasının Türkiye’ye de yansımasının, izlenen doğum yanlısı politikalara bağlı olarak 1955-1960 yılları arasında nüfus artışının o güne dek en yüksek seviyeye çıkması (binde 22) ve bunun yol açtığı sosyal ve ekonomik sorunların, kadın ve çocuk sağlığının Türkiye’deki halk sağlığı ve kadın doğum uzmanları tarafından dikkatle bilimsel olarak izlenmesi ve gebeliğin sonlandırılmasına ilişkin ilk yayınların gündeme gelmesinin bir sonucu olarak önlem alma çabaları 1960’ta başlamış, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ile Devlet Planlama Teşkilatı işbirliğine girmiş ve 1962’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Birinci Beş Yıllık Sosyal ve Ekonomik Kalkınma Planı’nda bu konu ilk kez ifade edilmiş ve TBMM antinatalist politikayı kabul etmiştir. Konu Türkiye Büyük Millet Meclisinde büyük tartışmalara yol açmış; uygulamaya geçilmesi 10 Nisan 1965’te 557 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanunun yayımı ile mümkün olmuştur.
Yasada nüfus planlaması 'fertlerin istedikleri sayıda ve istedikleri zaman çocuk sahibi olmaları' şeklinde tanımlanmaktadır. Yalnızca ‘gebeliğin ana hayatını tehdit ettiği veya edeceği, ruşeymin (embriyo) veya ceninin gelişmesini imkânsız kılan veya doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyet teşkil edecek hallerde’ gebeliğin sonlandırılmasına izin veren bu yasa ile konu ilk kez TCK dışında düzenlenmiştir. Dolayısıyla 557 sayılı Yasaya göre gebeliğin sonlandırılması tıbbi zorunluluklar dışında yasaktır."

-(SINIRLI) SERBESTİ DÖNEMİ (1983-…)

Araştırmada “(sınırlı) serbesti dönemi” başlığı altında şu görüşler yer aldı:
“Aile planlaması ile ilgili ikinci yasal düzenleme olan 1983 yılında yürürlüğe giren 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun (NPHK) ile bu kanuna dayanılarak çıkartılan Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesine İlişkin Tüzük ve Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütme Yönetmeliği ile gebeliğin sonlandırılması eylemleri belli şartlara bağlı olarak suç olmaktan çıkartılmıştır.
‘Gebeliğin onuncu haftası doluncaya kadar annenin sağlığı açısından tıbbi sakınca olmadığı takdirde istek üzerine rahim tahliye edilir’ hükmünü getiren NPHK’un 5. maddesi ile gebeliğin isteyerek sonlandırılması Türk hukukunda yasal dayanağa kavuşmuştur.
Türk Ceza Kanununun 2004 yılında yeniden düzenlenerek 2005 yılında yürürlüğe girmesine kadar, gebeliğin sonlandırılması konusunda NPHK’un 1983 yılında eski TCK’nda yaptığı birtakım değişikliklerle yetinilmiştir. Bunların en önemlisi, on haftanın sonuna kadar olan gebeliklerin istek üzerine yetkili kişiler tarafından sonlandırılmasının suç olmaktan çıkartılmasıdır.
Gebelik süresi on haftadan az olan kadının kendi gebeliğini sonlandırması halinde suç oluşmayacak, gebelik süresi on haftadan fazla olan kadının kendi gebeliğini sonlandırması halinde ise kadına bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilecektir.” (ANKA)
(MG/ORH)



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


TWİTTER'İN EN POPULERİ MELİH GÖKÇEK!

'KANDİL'E GİRERİZ AMA 3 ŞARTI VAR'

AĞLAYAN DEĞİL AĞLATAN KOMUTAN İSTİYORUM
»  KÜRTAJDA SON KARAR VERİLDİ
»  SEZERYANLA DOĞUM YASALAŞIYOR!
»  FLAŞ.. ANTALYA'DA DEPREM!
»  "HER HALÜKARDA SİLAH BIRAKACAKLAR"
»  İLKOKUL MEZUNLARINA EHLİYET MÜJDESİ
»  GENELKURMAY'DAN DAĞLICA AÇIKLAMASI!
»  BARZANİ'DEN PKK'YA ÇAĞRI!
»  O POLİSLER AÇIĞA ALINDI!
»  TRABZONLU ŞEHİTLER BÖYLE KARŞILANDI
»  E-REÇETE UYGULAMASI 1 TEMMUZ'DA BAŞLIYOR
»  "KELLEYİ KOLTUĞA ALIP SORUNU ÇÖZELİM"
»  DAĞLICA ŞEHİDİ SAKIK'IN AKRABASI ÇIKTI!
»  "HER OLAYDAN DERS ALIYORUZ"
»  PKK'NIN ÖNEMLİ İSİMLERİ ÖLDÜRÜLDÜ!
»  KOMUTANIN GÖZ YAŞLARI
»  İŞ GÜVENLİĞİ TASARISI YASALAŞTI!
»  HARP AKADEMİLERİNE TÜRBAN AYARI!
»  FLAŞ.. HÜSNÜ MÜBAREK ÖLDÜ!
»  ERDOĞAN, OBAMA İLE GÖRÜŞTÜ
»  4 BİN ASKER, 3 BİN PKK'LIYI ÇEMBERE ALDI
»  "TERÖRLE PAZARLIK YAPMAYACAĞIZ"
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.