YARGITAY 4. Hukuk Dairesi, 20 yaşından itibaren 3 yıl birlikte yaşadığı kişiye, kendisiyle evlenmemesi üzerine dava açan kadının manevi tazminat talebini kabul eden yerel mahkeme kararını bozdu. İzmir’de yaşayan D.S, “evleneceğini düşünerek, 3 yıl ‘karı-koca’ ilişkisi yaşadığı ve sonuçta evlenemediği” gerekçesiyle birlikte yaşadığı G.F. aleyhine, ‘haksız eylem sonucu kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu’ iddiasıyla manevi tazminat davası açtı. İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi, davayı kısmen kabul etti.
Kararın davalı G.F. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme kararını oy birliğiyle bozdu. Kararda, somut olayda, davalı ile ilişkisinin başladığını ileri sürdüğü 2003 yılında 20 yaşında bulunan davacı D.S.’nin, “kendi isteğiyle 3 yıla yakın bir süre davalı ile birliktelik (karı-koca gibi) yaşadığının görüldüğü” kaydedilen kararda, D.S.’nin, davalı G.F. tarafından ‘kandırıldığı, hile veya zorla ırzına geçildiği’ konusunda yeterli kanıt bulunmadığı belirtildi.
Kararda, “Reşit kişi olan davacının yasal bir evliliğin nasıl gerçekleşebileceğini bilmemesi düşünülemez. Hiç kimse, kendi kusurunun getirdiği sonuç acı da olsa, ıstırap da verse, katlanmaktan kurtulamaz. Ortada, sonucu başlangıçta öngörülebilen bir olay, yani sonuçta nikah kıyılmaması olasılığı varken, hayatın olağan yaşantısı ve akışı içinde bunu iyi bildiği kabul edilen davacıya tazminat isteme hakkı tanınamaz” denildi.
Akşam