11 Ocak’ta yaptığı o açıklama için özür dileyecek mi?
MUSTAFA MUTLU
Sayın Devlet Büyüğü, daha az konuşmasını önerenlere kızıyor... Eğer tavsiyede bulunanlar köşe yazarlarıysa o zaman daha da sinirleniyor ve “Siz de daha az yazın” diye fırça atıyor...
Bunların hepsine alıştık!
Ama... Gelin görün ki zaman, Sayın Devlet Büyüğü’nün daha az konuşmasını isteyenlerin haklılığını ortaya çıkarıyor...
***
Dün duymuşsunuzdur:
Uluslararası Para Fonu’yla iki yıldır süren görüşmelerin kaderi nihayet belli oldu:
IMF’yle anlaşma yapılmayacak!
Sonuçta da... Olası bir anlaşmayla Türkiye’ye verileceği söylenen 40-50 milyar dolarlık kredi verilmeyecek...
Kısacası; IMF Başkanı’nın dünyayı “Yeni bir kriz geliyor” diye uyardığı günlere, “tek tabanca” giriyoruz...
Bu bir tercihtir; saygı duyarım...
“Anlaşmanın koşulları Türkiye’yi yönetenlere uygun gelmemiştir” deyip geçebilirim...
İktidardakilerin; bir genel seçim öncesinde, IMF’nin dayattığı kemer sıkma önlemlerinden çekinmesini bile normal karşılayabilirim...
Ama...
Bugün gelinen noktada “geçmişi” sorgulamak kaçınılmaz oluyor...
Çünkü... En Büyük Devlet Büyüğü, 11 Ocak 2009 Pazartesi günü IMF-Türkiye görüşmeleri hakkında çok önemli bir açıklama yapmıştı...
“IMF ile olan görüşmeler büyük ölçüde, şu anda aşılmış noktada, bu konu ile ilgili olarak artık herhalde gün, hafta içinde... Bu iş çözülecektir” demişti...
Sayın Büyük’ün bu sözleri borsayı coşturmuş; saf küçük yatırımcı, elindekini avcundakini hisse senedine yatırmıştı...
Birikimlerini dövizde tutanlar, Türk Lirası’na dönmüştü...
Yatırımcılar, ihracatçılar kararlarını gözden geçirmek durumunda kalmıştı...
Sonra... O açıklamanın üzerinden günler geçti. IMF’yle “sona geldiği” söylenen anlaşma bir türlü imzalanmadı...
Ben de bunun üzerine 30 Ocak’ta, “Sayın Büyük’ün IMF açıklaması ile kimler köşeyi döndü” başlıklı bir yazı yazdım...
***
Sayın Devlet Büyüğü’nün o spekülatif açıklamasıyla kimlerin kaç para kazandığını bulmak çok da zor değil... SPK’nın izniyle Borsa kayıtlarından bunu çıkarmak bir saati bile almaz...
Eminim (!) ki bu da yapılacaktır...
Ama asıl olan şu:
Madem IMF’yle sürdürülen görüşmelerde ciddi pürüzler vardı...
Madem anlaşmanın imzalanması, Sayın Büyük’ün dediği kadar kolay değildi...
O zaman neden 11 Ocak’ta o açıklamayı yaptı?
Neden piyasalarda yalancı bahar havasının esmesine yol açtı?
Neden milyonlarca kişinin parasıyla, puluyla oynadı?
***
Tamam; istediğiniz kadar konuşun da...
Sözlerinizin de arkasında durun.
Gerçek çıkmayan açıklamalarınız için ise...
En azından özür dilemeyi bilin!
*****
GÜNÜN SORUSU
Elazığ depreminde ölenlerin sayısı önce 57, sonra 51 olarak açıklandı... Dün 41’e çekildi...
Felaketlerde tek işleri ölü saymak olan devlet görevlilerinin; hiç olmazsa bu işi başarıyla yaptıkları günleri de görebilecek miyiz?
*****
AA’da neler oluyor?
Sözüm ona “özerk” Anadolu Ajansı’nda son günlerde ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Yıllardır görevde bulunan deneyimli müdürler, koordinatörler, daire başkanları yönetim kurulu kararıyla görevlerinden alınıyor; yerlerine liyakati tartışmalı, siyasi yakınlıkları ise tartışmasız atamalar yapılıyor.
Kendisi de bir AA çalışanı olan Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi, bu atamaların siyasi amaçla yapıldığını belirterek aynen şunları söylüyor: “Atamalar konusunda yönetimlerin serbestliği vardır. Ama AA’da artık insan hakları, toplu sözleşme, Anayasa, AA’nın Kuruluş Kanunu ihlal ediliyor. Bir gazeteciden, yaptığı haber nedeniyle iki günde bir savunma istenmemeli... Bir bakanın özel kaleminin sekreteri, yaptığı bir haberden dolayı telefon edip muhabiri fırçalayamamalı... AA’nın mali yapısı ve denetimi; hakkında soruşturma açılmış kişilere teslim edilmemeli... Bu kuruma, her türlü hükümet müdahalesini reddediyoruz. Buna yönelik, özerkliğe yönelik müdahaleyi reddediyoruz.
Durum vahim, endişelerimiz, kaygılarımız yüksek.”
***
Basın özgürdü, ha?
Güleyim bari!