NECATİ DOĞRU
Bütün yazdıklarım (13 Aralık-14 Aralık-15 Aralık tarihli 3 yazı) doğru çıktı. Yanılsaydım, yazdıklarım yanlış çıksaydı, insanlık adına, vicdan ve adalet adına, ülkem adına sevinecektim.
Patron paralı ilan verdi.
Yarım sayfa kocaman ilanlar.
Bütün gazeteler yayınladı.
Gazete başına 6 bin TL (6 milyar lira) ilan parası ödedi ve kendisini koruyan, kollayan, destekleyen Enerji Bakanı Taner Yıldız’a, Çalışma Bakanı Ömer Dinçer’e, Devlet Bakanı Faruk Çelik’e, Vali’ye, Kaymakam’a, Belediye Başkanı’na, Garnizon Komutanı’na tek tek teşekkür etti.
Patron 8 gün kaçtı.
Saklandı, bekledi.
8 gün sonra, 3 avukatla ortaya çıktı ve savcıya gidip ifade verdikten sonra serbest bırakıldı, sonra da gazetelere; “Kaçmadım, saklanmadım, hastaydım doktorum izin vermedi ve hakkımda tutuklama kararı olmadığı için ocağa gitmek yerine Ankara’ya geldim” diye paralı ilan verdi.
O patron!
Türkiye’nin sayılı zengini.
Madem ki para onda!
O haklı!
Burası Türkiye abiciğim!
Para kimdeyse, bu ülkede o haklı! Patron Nurullah Ercan verdiği ilanda; ölen işçilerin ailesinin her birine 15 bin TL (15 milyar) ödeyeceğini de açıkladı. Ölü başına bedel 15 bin TL biçilmiş! Ölen işçilerin babasız kalmış toplam 40 çocuğu vardı. Patron, o babasız 40 çocuğa da “kol-kanat gereceği” sözünü veriyor.
Bakanlar ilanı okudular.
Acaba ne hissetiler?
Bursa’daki kömür ocağının patlamasından ve 19 işçinin ölüp, 40 çocuğun babasız kalmasından da sorumlu olması gereken 3 Bakan; Taner Yıldız, Ömer Dinçer ve Faruk Çelik ilanı okuyunca, kendi adlarına da, huzur mu duydular? Bu kömür ocağının; “her an patlayacağını ve toplu mezara dönüşeceğini” Enerji Bakanlığı Maden Dairesi rapor etmiş, ocak kapatılmış fakat 6 ay sonra yine aynı daire “Bursa’da ocağa hiç gitmeden, yerinde inceleme yapmadan, Ankara’dan eksiklikler giderildi, sağlamdır” diye açma izni vermişti.
İşte patlayan bu ocaktı!
Sanki 2009 yılında değildik.
Sanki 1009 yılındaydık.
Sanki çalışanlar köleydi.
Ocak ölümcül defoluydu.
Aydınlatma antigrizulu değildi.
Nefeslik galerileri yoktu.
Giriş-çıkış kapıları eksikti.
Gaz ölçümü yapılmıyordu.
Ocak her an patlayabilirdi.
Zaten bu patronun sahibi olduğu kömür ocaklarında daha önce de patlamalar olmuş, işçiler ölmüştü. Bu patron ve kömür ocağı olan diğer pek çok patron korunuyor, kollanıyordu. Patron korunup, kollanmasaydı; bu ülkede adalet olsaydı, “çürük ocağa sağlam raporu veren ve verdiren” kimlerse bulunup hesap sorulmaz mıydı?
Patron kesin korunuyor.
İktidar onu kolluyor.
Siz bana “Bu patronun korunup, kollandığının belgesi var mı?” diye sorarsanız, ben size “Belgesi de var” derim.
İşte belgesi:
Devletin şirketi TKİ, AKP Hükümeti iktidara geldiğinden bu yana (2003-2008 yılları arasında) yerli kömür ocağı sahiplerinden toplam 7.5 milyon ton kömürü pahalı fiyata satın almış ve oy gelsin diye halka dağıtmış. TKİ’nin kömür alım ihalelerine her yıl 50 firma davet edilmiş ve sadece 15 firmadan kömür alınmış. İşte bu 15 firma içinde, ocağında 19 işçinin öldüğü patron Nurullah Ercan’ın şirketi her yıl olmuş.
Patron paralı ilan verdi.
Koruyanlara teşekkür etti.
Burası Türkiye abiciğim!