Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olsun mu?” anketine tam 50 bin izleyici katıldı. Hayır oranı yüzde 95 çıktı.
Cevizoğlu’nun konuğu E. Korgeneral İzzettin İyigün, “İktidar tedbir alsaydı 28 Şubat olmazdı” dedi.
SİNCAN’DA TANK YÜRETEN KOMUTAN CEVİZ
KABUĞU’NA KATILDI
Paşa’dan darbe uyarısı
Emekli Korgeneral İzzettin İyigün Türkiye’de yaşanan sürecin 27 Mayıs’ı hatırlattığını söyledi.
Hulki Cevizoğlu’nun Kanaltürk’te yayınlanan Ceviz Kabuğu programına katılan ve 28 Şubat sürecinde “Sincan’da tankları yürüten komutan” olarak bilenen emekli Korgeneral İzzettin İyigün, Türkiye’nin yeni askeri müdahalelerle karşı karşı kalabileceğini öne sürdü: “28 Şubat benzeri müdahaleler 400 yıllık tarih içinde sürekli olmuş. Demek ki yenilerine gebeyiz. Ben demokratik sevk ve idareden yanayım, hiçbir darbenin, yararını görmedim Ama toplumsal sorumluluk üstlenmezsek başka eylemler olabilir. 27 Mayıs’ta Türkiye kan gölüydü her gün mitingler düzenleniyordu. Sokağa çıkılmaz hale gelinmişti. 27 Mayıs döneminde seçimler erkene alınmış olsaydı. Darbe olmayabilirdi. Bugünkü durum da, 27 Mayıs sürecine benziyor. Siyasal iktidarların tarihten ders alması gerekir. O zaman seçimler erkene alınsaydı, düdüklü tencerenin altındaki ateş kısılmış ve patlamasına engel olunmuş olurdu.”
Güzergahı değiştirdim
İzzettin İyigün programda, tarihi bir gerçeği de açıkladı. İyigün, Sincan’da yürütülen tankların güzergahının dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Köksal tarafından değiştirildiğini söyledi: “Ne Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın, ne Çevik Bir’in haberi vardı. Çünkü rutin planlı bir tatbikattı ve yapan bendim. Ben o günlerin şartları içinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan müsaade istedim. Genelkurmay Başkanlığı’nın bile haberi, saat 11’de olmuştu. Gazeteciler ve işadamları sormuş darbe sanmışlar kutlamak için aramışlar... Tankları ben yürüttüm. Tankların emrini veren komutan güzergahı değiştirdi, bende tankları yürüttüm. Bu, ‘Bir ihtilalin düğmesine ben bastım’ anlamında değil. Rahmetli Yener Süsoy’un Hürriyet’te yayınlanan röportajında yer alan ‘Balans ayarını ben yaptım’ laflarını ben kullanmadım.” İyigün, 28 Şubat sürecinde bazı iş çevreleri ve bir kısım medyanın askeri müdahale için ortam hazırladığını da ileri sürdü: “O dönemde Zırhlı Tümen’in bir tatbikatı vardı ve üstelik planlı bir tatbikattı. Ayrıca üst komutanlarıma bilgi verildi. Tümen yürüdü. Medya o süreçte her şeye bir sebep arıyordu. 40 tane zırhlı araç yürüyecekti ve haliyle ne oldu diyecekler. Her tankın içine bir subay yerleştirdim. Ve onlara ‘Size yönelik bir olumlu veya olumsuz bir tepki gösterilmesi durumunda kesinlikle bir tepki vermeyin’ diye emir verdim. Ve kalktık Sincan’dan yürüdük. Bu, darbe değildi. Darbe gece 3’te olur. Belli bir saatte herkese bildirilen bir mesajla, herkes görevlerini ve alanlarını öğrenir. Devletin televizyonunda açıklama yapılır. 40 tankla neyin darbesi yapılacak? İstikamet eğer Kızılay olsaydı, dediğimiz doğru olabilirdi. Ama istikamet Akıncı Hava Üssü’ydü.”
50 bin rekoru ve
Erdoğan’a “hayır!”
Programda düzenlenen ankette izleyicilere “Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını ister misiniz?” sorusu soruldu. Büyük bir katılım rekorunun kırıldığı ankete yaklaşık 50 bin kişi katıldı ve katılımcıların yüzde 95’i “Hayır” yanıtını verdi.
Türkiye işgal altında
“Yeni bir işgal şekli ortaya çıktı. Küreselcilik bunun adı. Toplumların değerlerinden uzaklaştırılmasıdır” diyen İyigün, vatana ihanet edenler olduğunu söyledi
Orta Doğu’da yaşanan gelişmelere de değinen Emekli Korgeneral İyigün, dünyada artık silahlı işgal dönemini bittiğini ve emperyalist güçlerin artık dünyada bir “kovuk” (içini oyma, boşaltma) savaşı sürdürdüğüne de vurgu yaptı: “Yeni bir işgal şekli ortaya çıktı. Küreselcilik bunu aracı. Amacı, işgal. Küreselleşme süreci bir işgal sürecidir. O toplum pembe hayallere boğuluyor. Kendi kimliği ve kendi ulusal değerlerini soğutarak, sanki işgal yokmuş davranılıyor. İşte buna kovuk savaşları deniliyor. Yavaş yavaş içten oyuluyor toplum. Günümüzde silahlı işgal bitti, modern bir sömürgecilik çağı söz konusu. Bu nedenle önce eğitime saldırıyorlar, eğitimin ulusal bilinçten kurtarılması sağlanıyor. ABD’nin Irak’ta yaptığı da buydu. ABD, Irak’ın komutanlarını satın aldı. Irak Ordusu vatanını sattı. Bunların çok yolu var... ABD’de ülke muhaliflerinin eğitildiği özel okullar var.”
Paranoya filan değil!
Türkiye’nin bugün bir işgal altında olduğunu söyleyen İyigün, bunlara paranoya diyenleri de sert bir dille eleştirdi: “Bunu söylemek bir paranoyadır, diyorlar. Bir işgal yoksa beni tımarhaneye soksunlar. Damat Ferit yandaşları manda istiyorlardı, o dönemin yöneticileri kullanıyorlardı. O zamanki durumlarla şimdiki durumlar aynı. 1919 dönemini yaşıyoruz. Osmanlı döneminde, yaklaşık 250 bin Osmanlı vatandaşı yabancı konsoloslukların koruması altına girmişti, dokunulmazlık kazanmıştı. Konsolosluklar bu kişileri himaye ediyorlardı. Bugün de Avrupa benzerini yapmıyor mu?. Küreselcilik kapitalizmin bir sonucu. Sermaye gruplarının istediği yerde iş edinmeleri ve istedikleri topraklarda çalışmaları demek. Bunun için ulusal devlet anlayışı yok edilmeye çalışılıyor. Sınırlar kalksın deniliyor. Devlet küçülsün deniliyor bir garson devlet isteniyor.Vatana ihanete alkış tutuluyor. Provokasyonlar olur, deniliyor. Milli enişte(!) Lagendik gelip gidiyor, mesela bunlara kol kanat geriliyor. Bugün de Türkiye’de vatana ihanet edenler, yabancı konsolosluklar tarafından himaye ediliyor.”