Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci ''Ergenekon'' davasının 115. duruşması başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan yargılamanın bugünkü duruşmasına, tutuklu sanıklar Erkut Ersoy, Kahraman Şahin, Ergün Poyraz, Erol Ölmez, Ümit Oğuztan, Hayrettin Ertekin ve Ümit Sayın katılmadı.
Duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 23 tutuklu sanık geldi. Duruşmada, tutuksuz yargılanan Güler Kömürcü Öztürk de hazır bulundu.
MESUT YILMAZ'DA BULUNAN SUSURLUK RAPORU MAHKEMEDE
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk Raporu'nun kendisinde olduğunu belirten eski başbakanlardan Rize Bağımsız Milletvekili Mesut Yılmaz'dan istenen raporun gönderildiğini belirtti.
Yılmaz'ın, avukatı aracılığıyla, Susurluk Raporu ve ek belgelerin kendisinde olan kısımlarını mahkemeye sunduğu kaydedildi.
Başkan Şengün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından, şüpheli Tuncay Güney ile ilgili yapılan işlemlerin sonucu konusunda istenen yazıya da cevap verildiğini bildirdi.
TUNCAY GÜNEY ERGENEKON İFADESİ VERMEYİ REDDETTİ
Buna göre, Adalet Balkanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünden savcılığa gönderilen yazıda, Güney'in ifadesinin alınması için Kanada adli makamlarına yazılan yazıya cevap verildi.
Kanada adli makamlarınca gönderilen evrakta, ''Güney ile kendi istediği takdirde mülakat için görüşmede bulunulduğu, Güney'in ifade vermeyi reddettiği'' belirtildi. Kanada yasalarına göre, kişinin ifade vermeye zorlanamayacağının ifade edildiği evrakta, ''Bu nedenle de Güney ile ilgili Kanada'daki dosyasının kapandığı ve adli yardım yapılamadığı'' vurgulandı.
''DANIŞTAY DAVASIYLA İLGİLİ SAVUNMA YAPMAYACAĞIM.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan Osman Yıldırım, mahkemenin savunmasını hazırlaması için kendisine süre vermesine ilişkin yazının cezaevine ulaşmaması dolayısıyla, sürekli olarak duruşmalara katılmak durumunda kaldığını ve savunmasını hazırlayamadığını ifade etti. Yıldırım, savunmasını hazırlayabilmesi için kendisine süre verildiğine ilişkin yazının cezaevine gönderilmesini istedi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin Danıştay dosyasındaki tanık beyanları bu mahkemede de geçerliyse kendisi açısından bir sorun olmadığını ifade eden Yıldırım, mahkeme bu tanıkların beyanlarını dikkate almayacaksa, Alparslan Arslan'ı yakalayan 2 polis, Selvi Otel'in personeli ve ''Aysel'' isimli kadın tanığın, kendisin savunması alınırken duruşmalarda hazır edilmesini talep etti.
Yıldırım, ''Danıştay davasıyla ilgili savunma yapmayacağım. İlgim olmayan konuda savunma yapmam. Sadece hakikatleri söyleyeceğim. Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasıyla ilgili konuşacağım. Bu savunma değil. İşlemediğim suçlardan dolayı savunma yapmam. Tahliye kelimesinden tiksiniyorum. En ağır cezayı verin'' dedi.
ABDULLAH ÖCALAN'IN DAVA DOSYASININ İSTENMESİ
Birinci ''Ergenekon'' davasında taleplere ilişkin görüşünü açıklayan Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, tutuklu sanık Mehmet Zekeriya Öztürk'ün talebi doğrultusunda terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın dava dosyasının mahkeme tarafından istenilmesi yönünde görüş bildirdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz, Alparslan Arslan'ın mahkemeye gönderilen cep telefonu ve sim kartındaki adreslerin delil olarak kullanılamayacağını ileri sürdü.
Arslan'ın cep telefonu hafızasında 5 bine yakın internet ve elektronik posta adresinin bulunduğunu ifade eden Kerinçsiz, kendisi de dahil 10 ''Ergenekon'' davası sanığınına adresinin de telefon dökümünde yer aldığını söyledi.
Kerinçsiz, Arslan'a ait olan cep telefonu ve sim kartının 2006 yılına kadar poliste tutulduktan sonra çözümünün yapılmasının usule aykırı olduğunu ve şüphe uyandırdığını da savunarak, Arslan'ın cep telefonunda ''Ergenekon'' sanıklarının e-mail adreslerinin bulunmasının aralarında bir ilişkinin var olabileceği şeklinde değerlendirilemeyeceğini kaydetti.
Kerinçsiz ayrıca, bir gazetede yayınlanan ''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten savcılar, davaya bakan mahkeme heyeti ve bazı polislerin 2008 Eylül ayında katıldıkları iftar yemeğinde çekilen fotoğraflara değindi.
Bu yemekte ''İstanbul Emniyet Müdürlüğünün şubelerinden İstihbarat Şube Müdürlüğünün adeta sözde Ergenekon davasının açılarak iddianamenin kabulünü kutladığını'' ileri süren Kerinçsiz, ''Tertibi yürüten bir kısım emniyet mensupları, soruşturma savcıları, soruşturma ve kovuşturma hakimlerinin bir arada bağımsız ve tarafsız yargı düşüncesinin ve toplumsal vicdanın asla kabul edilemeyeceği görüntülerin ortaya çıkması sanık olarak şahsımda bu davanın her iki sürecine olan inancımı ortadan kaldırdığı gibi adalete olan güven duygumu da bir kez daha onarılmaz bir şekilde sarstı'' dedi.
Aynı yemeği anımsatan tutuklu sanık Mehmet Zekeriya Öztürk de bir art niyeti olmadığını ifade ederek, sanık olduğunu, savcının o yemekte kendisiyle ilgili bir kanaatini dile getirmiş olabileceğini, mahkemenin de o kanaatten etkilenebileceğini ve bunun tutuklu kalmasına neden olabileceğini söyledi.
Öztürk ayrıca, eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu ve gazeteci Şamil Tayyar ile bazı gazeteciler ve akademisyenlerin terör örgütü PKK'nın MİT tarafından kurulduğunu söylediklerini ifade deerek, mahkemenin Genelkurmay Başkanlığı ve MİT'e yazı yazarak bu iddiayı sormasını istedi.
Zekeriya Öztürk, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın dava dosyasının da ilgili mahkemeden istenilmesini talep etti.
Taleplerin ardından görüşünü açılayan Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Öcalan'ın dava dosyasının ilgili mahkemeden getirtilmesi yönündeki talebi kabul ederek, mahkeme heyetinden dosyayı istemesini talep etti.
Mahkemeye heyeti, talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.