Türkeş, idamın geri getirilmesine ve OHAL kapsamında anayasa referandumu yapılmasına da karşı. Yorumlarının AK Parti içinde büyük tartışmaları tetikleme potansiyeli taşıdığının da son derece farkında.
STRATEJİSİNDEKİ ÖNCELİK PARTİSİNİN BAŞARISIDIR
AK Parti geçen hafta başkanlık düzenlemesini içeren mini anayasa paketini eski partiniz MHP ile paylaştı. Başbakan Binali Yıldırım iki tarafın ‘cumhurbaşkanlığı’ tanımının yanı sıra bir ya da iki yardımcısı olacağı üzerinde anlaşıldığını açıkladı. AK Parti ile MHP’nin bu kadar hızlı anlaşmasının arkasında ne var?
Bu konu epey uzun bir süredir AK Parti’nin gündeminde öncelikli madde. Bir şekilde halledilmesi için iyi niyet ve gayret var. Aniden, bir davet olmaksızın Sayın Bahçeli ‘Ben varım, bu işe katkı sunayım’ diye çıktı. AK Parti’nin ‘Yok kardeşim senden gelecek hayır Allah’tan gelsin’ demesini beklemezsiniz değil mi? Sayın Bahçeli öyle deyince AK Parti de ‘Memnuniyetle, buyur katkını sun, zaten gündemimizdeydi. Allah razı olsun’ dedi.
İki tarafın da reflekslerini biliyorsunuz. Bahçeli’nin bu çıkışının ardında Erdoğan için işleri kolaylaştırmanın ötesinde bir strateji var mı?
Sayın Bahçeli çok deneyimli ve kurt bir siyasetçidir. Şüphesiz ki bir stratejisi vardır. Bu stratejisindeki öncelik de kendi partisinin başarısı olmalıdır ve öyledir de. Retorikte ‘Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben’ dense dahi ben pratik uygulamalarda parti menfaatinin öncelikli olarak gözetildiğini bilen birisi olarak söylüyorum.
Şöyle bir eleştiri var; başkanlık meselesi uzun zamandır Tayyip Erdoğan’ın siyasi hedefi dolayısıyla Bahçeli de kendiliğinden destek verip ortak olarak Erdoğan’ın projesine payanda oluyor.
Oluyor... ‘Mu?’ Bu ‘mu’yu büyük yazıp yanına da bir soru işareti koymak lazım. Şöyle bakalım. Birincisi, Tayyip Bey’in bunun Türkiye için daha iyi bir çözüm olacağını düşündüğü için ısrar ettiği kanaatindeyim. Kendisi 2019’a kadar seçilmiş bir cumhurbaşkanı, 2019’dan sonra da bir dönem daha seçilme hakkı var. Yani 2024’e kadar mevcut yasalarla cumhurbaşkanlığını ve yönetimini sürdürecek bir şahsiyetten bahsediyoruz. Günlük siyasi hengamenin içinde bu gerçek göz ardı ediliyor. ‘Başkanlığı kendine istiyor’a indirgemek konuyu baştan anlamamaktır.
ÖZAL, REFERANDUMU YÜZDE 49.8 İLE KAYBETTİ
Sayın Bahçeli’nin hesabı, başkanlık pazarlığı içinde idamın geri getirilmesini kopartmak olabilir mi?
Bu niyet okumaktır. Ama buna bir opsiyon diye bakarsak bir ikinci opsiyon da ‘İdamı getiremez, ben de AK Parti’yi sıkıştırırım. MHP olarak avantaj sağlarım’ diye düşünüyor olabilir. Burada bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Turgut Özal Anavatan Partisi’nin başında ve iktidarda, en güçlü zamanları. ‘Eski siyasetçiler zaman tünelinde kaldı’ dedi ve 1987’de bir referanduma gitti. Özal’ın maksadı ‘Benim cazibem var, iktidardayım, kendi gücümle bunları paketler bitiririm. Ben parti içinde bir talimat verince birinin gidip Demirel’le öbürünün gidip Erbakan’la konuşmasının yolunu kapatayım’ dedi. Referandumda halk yüzde 49.8’e yüzde 50.2 ile eski siyasetçilere siyaset yolunu açtı. Bakın bir tehlikeye dikkat çekmeye çalışıyorum. Özal’ın istediği referandumun sonunda ne oldu? Demirel tekrar siyaset sahnesine çıktı, Erbakan çıktı, Türkeş çıktı. Ve rahmetli Özal’ın düşüşü başladı. İktidardaki bir partinin bunu dikkate alması lazım. Referandum genel seçim değildir. 7 Haziran’da yüzde 41 alırsın, 1 Kasım’da yüzde 49.5’e çıkarırsın ve mutlak galipsin. Referandumda aynı yüzde 49.5’u aldığında seçimi kaybettin demektir. Referandumu kaybetmek cumhurbaşkanının yasal ve meşru olduğunu tekrar tartışmaya açar. AK Parti’nin buna dikkat etmesi lazım.
Tuğrul Türkeş: %49.9 seçimi kazandırır, referandumu kaybettirir
SİYASİ AKIL DAHA İYİ DEĞERLENDİRMELİ
Neden bu uyarıyı yapma gereği duyuyorsunuz? Hükümete yakın medyadaki kamuoyu araştırmalarına göre başkanlığa halk desteği yüzde 60’larda.
Birincisi, biz bunu bilmiyoruz. İkincisi Bahçeli’nin niyeti ne olabilir diye sormuştunuz. İhtimaller üzerinde duruyoruz onun için anlatıyorum. Meclis’te 40 milletvekiliyle iktidar partisine bir zarar veremezsin ama yanlış bir adım attırırsan referandumda yüzde 49 dahi alsa AK Parti referandumu kaybetmiş olur ve opsiyonlardan biri de takviminden önce seçim yenilemek olabilir. Ben parti içinde de bunu söylüyorum. Onun için de rahatlıkla bir gazeteciyle de kamuoyuyla da paylaşıyorum. AK Parti’nin bu tuzağa karşı çok dikkatli olması gerekir.
Bahçeli’nin anayasa değişikliğine desteği herkesin algıladığının aksine bir siyasi tuzak olabilir diyorsunuz.
İki lider kendi aralarında görüşüyor. Eğer medyanın speküle ettiği gibi müşahhas bir talebi varsa bu açıkçası beni daha rahatlatır.
Yani başkan yardımcılığı istiyorsa kendisine mesela bu iktidarı rahatlatır, öyle mi?
O veya ‘Başkanlık için referanduma gidelim, bu arada da bir milli mutabakat hükümeti olsun. MHP’yi de alın ki yüzde 50’yi aşmış bir iktidarla halledelim’ gibi elle tutulur bir talepse zikrettiği, bu AK Parti’yi rahatlatır.
Ama sizin kafanızda Bahçeli’nin asıl niyetiyle ilgili soru işaretleri var, doğru mu?
Bilmiyorum. Ama eğer diyorsa ki ‘Ben bunu ülkenin gündeminden kalksın diye Allah rızası için yapıyorum, karşılığında da hiçbir talebimiz yok’, o zaman bunu siyasi aklın daha iyi değerlendirmesi gerekiyor. Sayın Bahçeli bunu aniden gündeme attı ve bize yardımcı oluyor. Peki çok teşekkür ederiz ama Sayın Bahçeli muhalefetteki bir partinin genel başkanıdır. ‘Aniden niye bize yardımcı oluyor’ diye düşünmemiz gerekir. Demin Özal üzerinden anlattım; referandumda yüzde 50 artı 1 almanız lazım. 49.9 aldığınızda ‘1 Kasım 2015’te 49.5 almıştım, 0.5 oyumu arttırdım’ diyemezsiniz. Referandumu kaybettin, iddianı kaybettin, bunu da sana 40 milletvekilli bir parti yaptırdı. Bunun bir bedeli olur. Asgaride seçime gitmen gerekir gibi bir durumla da karşı karşıya kalabiliriz.
Tuğrul Türkeş: %49.9 seçimi kazandırır, referandumu kaybettirir
Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'in Tuğrul Türkeş'le Yüz yüze Pazartesi ropörtajının tamamı aşağıdaki linkte
http://www.hurriyet.com.tr/tugrul-turkes-49-9-secimi-kazandirir-referandumu-kaybettirir-40290149