Ankara, 'terörle mücadele' konusunda yeni aşamayı ve atılacak adımları konuşuyor. Bazı çevrelerde, günlerdir 'PKK'yı dağdan indirme planı', 'PKK'lılara örtülü af vaadi' gibi senaryolar tartışılıyor, spekülasyonlar üretiliyor. Hatta, hükümeti terör üzerinden sıkıştırmayı ve zor durumda bırakmayı hedefleyen 'kutsal muhalefet cephesi', fısıltı yoluyla 'hükümet teröristleri affediyor' gibi son derece tehlikeli bir 'söylenti' ile toplumsal hafızaya 'nifak' sokmaya çalışıyorlar.
GENİŞ KAPSAMLI MÜCADELE
Ancak belirtmek gerekiyor ki, 'örtülü af vaadi' gibi toplumun zihninde yeni soru işaretleri doğurmayı hedefleyen spekülasyonlar dışında, elbette devletin terörle mücadelede ciddi planları ve hedefleri var. Bir kere, hükümet olaya artık 'geniş kapsamlı bir mücadele' olarak bakıyor. Ve geçmişte hiç olmadığı kadar değişik enstrümanları kullanarak 'terör belası'ndan kurtulmanın planlarını yapıyor.
BÖLME, KAZANMA DAHİL...
Nitekim, geçtiğimiz günlerde, bir davette karşılaştığım Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül de benzer yaklaşımlarda bulundu. Gül, aynı zamanda Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nun da başkanı. Gül'ün bu konudaki görüşleri şöyle:
"PKK'lılara 'örtülü af vaadi' diye bir şey yok. 7 şehit verdiğimiz günlerde, Diyarbakır, Batman, Hakkari, Bingöl gibi bölgenin bütün valilerini Terörle Mücadele Üst Kurulu Başkanı olarak çağırıp konuştum, dinledim ve değerlendirmelerini aldım. Terörle mücadelede, terör gruplarını bölme, parçalama, hatta kazanma dahil bütün seçenekleri masaya yatırdık.
Özellikle 7 şehit verdikten sonra, ne gerekiyorsa yapılması için ordumuza yazılı talimat verdik. Ne ihtiyacınız varsa verelim dedik, kanun mu, işte Terörle Mücadele Yasası'nı çıkardık ve bu alanda hiçbir eksik bırakmadık."
GENİŞ SEÇENEKLİ DİYALOG
Devletin değişik kademelerindeki 'terörle mücadele' konusundaki hazırlıklar gösteriyor ki, Ankara soruna bu kez daha geniş bir perspektiften bakıyor. Özellikle hükümet, 'terörle mücadele'de sorunu bilen, bölgeyi ve bölgedeki aktörleri yakından tanıyan devletin üst güvenlik birimlerinin 'geniş seçenekli' bütün diyaloglarına son derece açık.
Hiç kuşkusuz, bu kapsamlı mücadelede 'güvenlikçileri'n de, sorunu geçmişte olduğu gibi artık 'kapalı merkeziyetçi' yapı içinde değil, küresel perspektiflere göre daha aktif bir tutum izlemesi gerekiyor.
Ve öyle anlaşılıyor ki, bu kapsamlı mücadelede devletin üst güvenlik birimleri, bazı örgütlerle bir takım diyaloglara giriyor, hatta ülke çıkarları açısından gerekiyorsa görüşüyor bile... Kısacası, terörle mücadele kapsamında, bazı güvenlikçiler gerektiğinde terör başı Öcalan'la da görüşüyor.
ABD VE BARZANİ DE DEVREDE
Türkiye'nin, terörün son dönemdeki tırmanışı ile birlikte ortaya koyduğu sert ve kararlı tutum, bölgede Irak ve Amerika'yı telaşlandırıyor. Ve hemen ardından da, bilindiği gibi özellikle Amerikan yönetimi 'terör'e karşı daha aktif bir tavır ortaya koyuyor.
Nitekim, The New Anatolian gazetesi, önceki gün ABD'nin terör örgütü PKK ile mücadele çerçevesinde Ankara'ya 'özel temsilci' atamayı planladığı ve Ankara'nın da bu plana sıcak baktığını duyurdu.
SINIRÖTESİ SEÇENEĞİ
Bu arada, Kürt lider Mesut Barzani, biraz nazlanarak da olsa PKK'ya karşı mücadele görüntüsü sergilemeye başlıyor. Çünkü Barzani de biliyor ki, PKK ileride siyasi düzlemde bizzat kendi elini zayıflatabilir.
Ankara'nın terörle mücadelede elindeki bir başka enstrüman ise sınır ötesi operasyon...
Ankara, bunu bir seçenek olarak elinde tutuyor ama, sorunun ülke içindeki öncelikli boyutunu da ihmal etmiyor. Türkiye, geçmişte 24 kez 'sınır ötesi' operasyon gerçekleştirdi, ama bu nihai bir çözüm değil. Çünkü, öncelikli olarak terör örgütünün ülke içindeki 'terör' kabiliyetinin yok edilmesi gerekiyor.
YeniÇağ