Üskül, Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı Göksel Bozkurt ve yönetim kurulu üyelerini ziyaretinde gazetecilerin Meclisin bazı noktalarına yerleştirilen kamera ve mikrofonlara ilişkin sorularını yanıtladı.

Mikrofonların yerleştirildiğini medyadan öğrendiğini belirten Üskül, “Dün arkadaşlarım sorunu incelemeye başladılar. Bugün de Meclis içindeki bazı yetkililerle görüşerek bilgi aldılar. Dolayısıyla benim için yeni bir olay” dedi.

İletişim özgürlüğünün temel özgürlüklerden birisi olduğunu ifade eden Üskül, şunları söyledi:

“İnsanlara bilgi vermeden, mahkeme kararı olmadan onların dinlenmesi, konuşulanların kayda alınması hukuka aykırıdır, insan haklarına da aykırı. Bunun sınırları elbette var ama ne zaman bu sınırlamaların ne zaman uygulanabileceğine ilişkin kararı da yargı organı vermek zorunda ya da istihbarat örgütlerinin dinleme konusunda yetkileri var. Nasıl kullanacakları konusunda düzenlemeler var. Dolayısıyla mevcut düzenlemelere aykırı bir biçimde insanların dinlenmesi, o bilgilerin kayda alınması hatta saklanması insan haklarına aykırı. Mevcut düzenlemeler çerçevesinde bu yapılabilir ama mevcut düzenlemeler de her zaman elbette eleştiriye açıktır.”

Zafer Üskül, yerleştirilen kamera ve mikrofonlarla Mecliste güvenlik önlemlerinin alınmak istendiğini ifade ederek, bunun bugünün işi olmadığını, yıllardan beri bu konu üzerinde çalışıldığını söyledi.

Üskül, güvenlik konusunda neler yapılacağına ilişkin alınan kararların bir kurul tarafından hayata geçirildiğini anlattı. Bu çerçevede, Meclisin değişik noktalarına kamera konması kararı alındığını ve Türk Telekom'un da bağışı olarak kabul edildiğini belirten Zafer Üskül, bağış olduğu için hukuki alt yapısı nedir ne değildir diye üzerinde fazlaca durulmadığını söyledi.

KAPILARIN DIŞINDAKİ 8 MİKROFON KALDIRILDI

Meclise yerleştirilen kameraların 250'yi aştığını kaydeden Üskül, şunları kaydetti:

“Özellikle girişlerde güvenlik görevlileriyle vatandaşlar arasında zaman zaman tartışmaların yaşandığı görülmüş, karşılıklı şikayetler olmuş ama bir belge olmadığı için sonuca ulaşılamamış. Bunu ortadan kaldırmak için 'mikrofon da koysak nasıl olur' diye düşünülmüş ve bir adım atılmış. Güvenlik gerekçesiyle 'şuralara konulsun' denmiş. Galiba 13 mikrofon yerleştirilmiş. Ama bunlar yeni, öyle anlaşılıyor. Mümkün olduğu kadar kısa süreli kaydın saklanması kaydıyla yani 6 ay değil, içerdeki mikrofonların 8 gün, kapılardaki 15 gün saklanmak üzere. O süreler doluyor, üzerine yeniden kayıt yapma sistemi konulmaya çalışılmış. Ama bu ortaya çıkınca kapıların dışındaki 8 mikrofon kaldırıldı. Basın kapısındaki mikrofonun hiç kayıt yapmadığı belirtildi. Tabii ki bunlar kaldırılmalıydı. Kaldırıldı iyi oldu. Giriş kapılarında o mikrofonlar hala korunuyor. Görevlilere, ses kaydı yapıldığını ilişkin duyuru yapılması önerisinde bulunduk.”

GÜVENLİK VE ÖZGÜRLÜK

Güvenliğin önemli bir konu olduğunu ifade eden Üskül, şöyle devam etti:

“Ama güvenlik sağlayacağız derken insan haklarının ortadan kaldırılması söz konusu olamaz. Güvenlik ihtiyacı hakları ortadan kaldırmayı gerektirmez. İkisinin arasında makul bir dengenin kurulması gerekir. İnsanların güvenliğe de ihtiyaçları var ama aynı zamanda özgürlüklerini diledikleri gibi kullanmaya da. İkisinin arasındaki denge çok hassas. Burada eğer bir sorun yaşanıyorsa herhalde öncelikle hakların kullanılmasını biraz daha öne çıkarmak gerekir. Onun dışında bütün önlemler alınacaktır. Güvenlik görevlileri, güvenliği insanlar için sağlamaya çalışıyorlar. Onların güvenliği sağlanamazsa özgürlüklerini kullanacakları ortam olmaz. Bu bakımdan güvenlik ile özgürlük birbirine sıkı sıkı ilişkili olan bir kavram. İkisini de sağlamalıyız ama birini öbürü lehine feda etmemeliyiz.”

Zafer Üskül, kayıtların uzun süre saklanmamasının, başka teknolojik araçların gereçlerin kullanılmasının önlenmesi gibi düşüncelerin iyi niyet olduğunu gösterdiğini de ifade ederek, “Ben, burada gerçekten kötü niyet sezmiyorum. Belli ki zaman zaman sürtüşmeler oluyor, kim haklı kim haksız ayırmakta sıkıntı çekiyor polis” dedi.