Daha önce de yazdık, İstanbul dükalığı, yani TÜSİAD, Kemal Derviş’in CHP’den İstanbul Büyükşehir adayı olmasında ısrarlı.
Derviş’in BM’den ayrılma kararı da bu ısrarın bir parçası.
Baronlar bastırdığı içindir ki CHP anket üstüne anket yaptırıyor.
Bilgilerime göre CHP’nin kamuoyu araştırmalarında Derviş Gürsel Tekin’i yakalayabilmiş değil, ama buna rağmen Kemal Derviş ismi hâlâ gündemden düşmedi, zira CHP bu dönem kader birliği yapma sözünü veren İstanbul dükalığını küstürmek istemiyor.
Evet AKP’nın İstanbul adayını deklare ettiği neredeyse aylar oluyor, ama CHP Derviş’ten ötürü patinaja devam ediyor.
Peki ama İstanbul egemenlerinin Kemal Derviş ısrarı sadece onun seçimi alabilecek yegâne aday olduğu için midir?
Hayır...
Baronların Derviş talebi ya da dayatmasının ardındaki gerçek bu adaylık olayının aslında bir projenin gereği olmasındandır.
Proje şudur:
İstanbul sermayesi AKP’nin karşısına Kemal Derviş’in önderliğinde büyük ve merkezi bir oluşum inşa etmek istiyor.
Aslında patronların bu niyeti hatırlayın yakın geçmişte bir ekonomik organizasyon vesilesiyle Derviş’in İstanbul’a getirilmesiyle de görülmüştü.
Ne var ki Kemal bey o gün kamuoyundan yeterli ilgi ve desteği görememişti.
İşte şimdi yapılmak istenen Derviş’e böyle bir ilgi ya da desteğin var olduğunun kanıtlanmasıdır.
Bunun yolu da Kemal beyin 29 Mart’ta İstanbul’dan yarışa sokulmasıdır.
Öyle ya, İstanbul gibi Türkiye’nin beşte biri demek olan dev bir metropolde AKP’yi tahttan indirmek estirilecek rüzgârların en büyüğü değil midir?
Evet öncelikli hedef Derviş’in AKP’nin karşısında en çok oy alabileceği adres olan CHP’den aday yapılmasını sağlamak ve ardından ikinci safhaya geçmek!
İkinci safhanın ayrıntılarına girmeden önce ilk raundun, yani Derviş’in CHP’den aday yapılması ve seçilmesinin önemine dair birkaç not:
İstanbul dükalığı, Kemal Derviş’in İstanbul’dan seçilmesi ve AKP’yi alaşağı etmesi halinde okyanus ötesi ile Kıta Avrupası’na “İşte senin de yakından bildiğin ve güvendiğin AKP’ye alternatif bir isim. Halktaki karşılığı da ortada. Beraber olalım ve gizli İslamcı (!) AKP’den artık kurtulalım” diyecektir.
Ve ikinci safhada bu merkezlerden alınması kesin olan desteklerle kollar sıvanıp çıkarılacak büyük gürültülerle adeta kahramanlığa yükseltilecek olan Derviş’in önderliğinde yeni bir siyasi eksen ya da merkez yaratılacaktır. Daha direkt anlatımla Kemal bey seçimi kazanırsa İstanbul’a sadece başkanlık yapmayacak, tersine alacağı o müthiş rüzgârla merkezde yeni bir siyasi oluşumu inşa edecektir. Yapılan analizlere göre ekonomik buhran derinleşeceğinden toplumda ekonomiyi bilen kurtarıcıya talep artacak ve bu isim de İstanbul’da seçimi alıp efsaneye dönüştürülecek olan Kemal Derviş olacaktır... Derviş ekonomimizin kıyamete yelken açtığı bir süreçte adeta piyasaların Mehdi’si (as) imajıyla göreve talip olacaktır.
Evet TÜSİAD için Kemal Derviş’in İstanbul’a aday yapılıp seçilmesi gerçekte AKP’ye alternatif olarak geliştirilen siyasi bir projedir. Payitahtın efendileri Kemal Derviş’ten başka hiçbir ismin Washington ve Brüksel’e kendini kullandırma bağlamında AKP’nin ötesine geçemeyeceğini ya da o mesajı veremeyeceğini görmüş olacak ki Derviş’in CHP’den aday yapılması için haftalardır Baykal’a baskı uyguluyor.
Diyeceksiniz ki AKP gider Derviş gelirse ne değişir!
Bize göre de pek bir şey değişmez, ama baronlar ve hatta kimi kurumlar bu şekilde laikliği şeklen olsa da korumaya alacaklarını düşünüyorlar.
Peki Baykal orta vadede kendini tasfiye anlamına gelebilecek böyle bir şeye evet diyecek mi?
O da çok mümkün görünmüyor, lakin kulağıma çalınan bir iddiaya göre TÜSİAD’ın bir önemlisi Baykal’ın kulağına “Gül istifa etmek zorunda kalacak ve onun yerine seni Cumhurbaşkanı yaparız” taahüdünde bulunmuşmuş!
Fısıltılar bunlardır.Yorum sizin efendim!
Bİ CESARET...
Kuru gürültüyü bırak, madalyayı geri ver Tayyip bey!
Tayyip Erdoğan dün de Hamas’ı sahiplenen sözler etti. Görüyorsunuz Tayyip bey için bu tür yaptırımı olmayan hamasi nutukları atmak artık alışıldık bir durum, zira Erdoğan’ın siyasi gıdası istismar! Her gün gürlüyor ve kıyameti koparıyor da bir türlü yağmıyor, yani ortada somut bir tavır ve tutum yok. Merhum Osman Bölükbaşı seçim kampanyalarını yaptığı günlerde bir gün alanı hıncahınç dolduran kalabalığı işaret eden dava arkadaşının “Meydan dolu, hasat iyi efendim” sözlerine şöyle bir karşılık vermişti: “Hasat iyi de dane vermiyor birader”. Aynı hesap Tayyip beyin sözleri iyi de bunlar sadece laf yani kurulu gürültü ve tamamen gaz almaya matuf... Dolayısıyla bu sözler bazı geri zekâlı sözde İslamcıları tatminden başka zerre bir şey ifade etmiyor... Tayyip Erdoğan eğer İsrail’in zulmünden samimi olarak birazcık rahatsızsa günler önce bu sütunda yazdığımız gibi Yahudilerin ilk Müslüman Başbakan’a, yani kendisine verdiği o cesaret madalyasını iade etmelidir. Bunu bile yapmıyorsan nasıl inanayım sana!
DİKKAT...
Evinizi noter huzurunda dezenfekte edin!
Son günlerde herkeste var olan korku evlerinin aranması... Peki korku evlerde saklanan bir şeyin olmasından mı? Elbette ki hayır... Böylesine bir dehşet ortamında, yani orgenerallerin bile yaka paça götürüldüğü bir iklimde kim evinde suç belgesini saklar veya muhafaza eder. İnsanlar artık ekmek bıçaklarını bile çöpe atar hale geldiler. Peki o zaman niçin mi korkuluyor?Arama ile beraber eve böyle şeylerin yerleştirilmesi endişesi hâkim. Öyle ya, aramaya gelen ekip pekâlâ cebinden çıkardığı bir evrakı bulmuş gibi yapamaz mı? Olmayan şeyleri bilgisayara sonradan yükleyemez mi? Baksanıza arama esnasında, “Teknolojimiz yok, kopya yüklemesini de veremiyoruz” diyorlar... Hayır söylemek istediğimiz bunların bugün yapıldığı değildir. Böyle bir şeyi kanıtlayacak durumda değiliz. Söylemek istediğimiz kamuoyunda böyle bir algının olduğudur. Maalesef toplumda bu tür bir kuşku ve endişe uyandırılmıştır. Bırakın sıradan insanları pek çok ünlü, yani tanınan kişi bile bu tür komplolardan ciddi ciddi ürker haldedir. Böyle bir ülke fotoğrafı güya hukukun egemen olduğu devletimiz adına bühtandır. Türkiye bugün toplumun bir kesimi bakımından Hitler’in Almanya’sı ve Saddam’ın Irak’ı gibidir... Bu imaj hemen ters-yüz edilmelidir.
AÇ KOLLARINI...
Taraf gazetesine esrarengiz can suyu!
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un kısa bir süre önce Taraf gazetesinin yaptığı malum psikolojik operasyonlar sonrasında “Herkes nerede durduğunu açıklasın” açıklaması ya da ültimatomuyla Başbakan Tayyip Erdoğan hemen Taraf gazetesini hedef alan sözler etmiş ve bu gazeteyi bir anda ilan ambargosu ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakmıştı. Kamuoyu ve hatta Taraf’ın yöneticileri artık bu gazeteye ümitsiz vak’a gözüyle bakarken son günlerde acaip şeyler oluyor. Zaman gazetesinin haberine göre Mehmet Betil isimli bir işadamı Taraf gazetesine adeta can suyu sunarak destek olacağını ilan ediyor. Borusan Holding İcra Kurulu üyesi olan Mehmet Betil, Taraf’a vereceğini ilan ettiği parasal desteği de “Fikir özgürlüğü” ile izah ediyor... Ne kadar ilginç değil mi?Meçhul bir işadamı birden batmak üzere olan ve bizatihi Genelkurmay’ımızın hedef aldığı bir gazeteye kollarını açıyor. Bilmem bu fotoğrafı yorumlamaya ihtiyaç var mıdır? Belli ki destek o işadamı kamuflajı ile bir yerler tarafından yapılıyor?Sahi o yerler neresidir? Hükümeti göreve çağıracağım da, bu iş onlara rağmen olmaz. Dolayısıyla oradan sonuç çıkmaz. O zaman MİT ve Genelkurmay istihbaratı bu işin üzerine gitmeli bu esrarengiz kollamayı deşifre etmelidir.