Almanya’da görülen Deniz Feneri e.V davasında “Türkiye’deki asıl failler”den biri olarak açıklanan en önemli isim olan ve hakkında Türkiye’de de Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturma yürütülen Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ı makamında kabul eden İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, “Bu soruşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülüyor. İstanbul’da yürütülen bir tahkikat olmadığını altını çizerek belirtiyorum” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın akrabası Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Karaman, 30 Haziran’da İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevini devralan Çapkın tarafından makamında kabul edildi. İstanbul Emniyet Müdürü Çapkın’la yaptığımız telefon görüşmesinde bu ziyareti değerlendirdik. Çapkın, Cumhuriyet’in bu konudaki sorularını şöyle yanıtladı...
- Kamuoyunda büyük yankı yaratan Deniz Feneri soruşturması kapsamında hakkında hem İstanbul’da hem Ankara’da soruşturma yürütülen Karaman’ın İstanbul Emniyet Müdürlüğü makamında kabul edilmesi etik bir davranış mıdır?
ÇAPKIN: Konu şu... İşin o tarafına baktığımızda bu soruşturma Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütülen bir soruşturma, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca değil. Ankara Cumhuriyet Savcısı çeşitli illerden bilgi istediğinde İstanbul’dan da isterse, o bilgi ne ise o bilgi yazılıp gönderiliyor, soruşturma Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütülüyor. Onu bir düzeltelim.
- Ancak İstanbul Mali Polisi’nin de yürüttüğü bir soruşturma olduğunu yazmıştık.
- Hayır yok. Ben sordum arkadaşlara sizle görüşmeden önce. Ben tabii işin o teferruatını bilmiyorum ama bildiğimiz şu var: Bu soruşturma Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütülüyor. Yani İzmir’den bir şey soracaklarsa, Kırşehir’den bir şey soracaklarsa... Bu söylediğiniz o parçalardan olsa gerek. O konu neyse sorulan konu spesifik olarak savcılık kanalıyla savcılığa yazılıyor, oradan da polise, polis de araştırıyor, cevabı neyse onu veriyor, tahkikat yürütmüyor yani. İstanbul’da yürütülen bir tahkikat olmadığını altını çizerek belirtiyorum. Etik olup olmadığına gelince... Sonuçta televizyon yönetim kurulu başkanı, yarın siz de randevu isterseniz size de randevu vereceğim. Bu böyle... Yani bir emniyet müdürü, şuna göre katagorize eder de buna göre katagorize eder... Ondan randevu vermez diye bir ayrıma girmemiz mümkün değil. Yani bunun etik tartışmasıyla ilgisi olduğunu zannetmiyorum.
- Peki bu durum Karaman’ın da aralarında bulunduğu isimlerle ilgili soruşturma yürüten emniyet mensupları için herhangi bir baskı oluşturur mu?
Hiçbir baskı oluşturmaz. Yani neden oluşturmaz? Şimdi siz farz edin ki sizin gazeteyle ilgili bir şey var. Siz bana geldiniz, baskı mı oluşturacak yani? Böyle bir şey olabilir mi? Herkes görevini yapıyor sonuçta, herkes görevini yapacaktır.
Çapkın, görüşmemizde Kanal 7 dışında çok sayıda basın kuruluşunun yöneticilerini de kabul ettiğini söyledi. Çapkın’la görüşmemizi, haberimizin ardından önümüzdeki günlerde makamında buluşmak üzere noktaladık.
KARAMAN’IN MALVARLIĞINA TEDBİR KONULMUŞTU
Türkiye’de Deniz Feneri bağlantılı soruşturma kapsamında Karaman’ın malvarlığına Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca ihtiyati tedbir konuldu. 17 Eylül 2008 tarihinde Deniz Feneri e.V davasını sonuçlandıran Alman Hâkim Dr. Johann Müller Karaman’la ilgili şunları söylemişti: “Deniz Feneri e.V Almanya’da yaşayan Türkleri dolandırmak için kurulmuş bir organizasyondur. Toplanan paraların ne yapılacağı Türkiye’den belirleniyordu. Asıl suçu işleyenler Türkiye’de. Arka planda Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik, Harun Kapıyoldaş ve Zahid Akman var. Asıl suçlular Türkiye’de olduğu için Almanya Deniz Feneri davasındaki cezalar düşük tutulmuştur.”
AYKUT KÜÇÜKKAYA - CUMHURİYET