Prof. Dr. Söylet, rektörlük merkez binasında düzenlediği basın toplantısı ile projelerini açıkladı. İstanbul Üniversitesi'nin iki temel sorunu bulunduğunu belirten Prof.Dr. Söylet, "Eski ve sorunlu binaları olan eskimiş bir üniversiteyiz. Dünyanın malum beklentilerini tam karşılayamayan bir üniversiteyiz. Biz sorunlarla yüzleştik ve yüzleşeceğiz" dedi.

Prof.Dr. Yunus Söylet, çağdaş eğitim, öğretim sisteminin artık öğrenci eksenli olduğunu söyledi. Eskinin profesör eksenli olan, öğrencinin pasif dinleyici, öğreticilerin aktif, anlatan durumunda olduğu konseptin artık aktif eğitime dönüştüğünü belirten Prof.Dr. Yunus Söylet, "Öğrenci dostu olmak, öğrencilerimizi öncelikli olarak düşünmek, bunu başarmayı hedefliyoruz. Öğrencilere yönelik yapacağımız her şeyi öncelikli görüyoruz" diye konuştu.

 
Prof.Dr. Söylet, Türkiye'nin AB yolunda ilerleyen bir ülke olduğunu ifade ederek, "Eleştirdiğimiz yanları olabilir ama AB projesi gerçekten akil insanların, geçmişten ders alarak ürettikleri doğru bir proje. Ülkemizde ekonomik problem var. Bizi en çok yoran problemler kültürel ve sosyal problemler" açıklamasında bulundu.
Bir süre önce söylediği, 'yabancı dil özürlü bir üniversite oluyoruz aman dikkat' sözlerini hatırlatan Prof.Dr. Söylet, Türkçe yüksek öğretimin yanına, yabancı dil desteğini güçlü bir şekilde koymak zorunda olduklarını söyledi. Prof.Dr. Söylet, 2010 yılından itibaren her yıl yaklaşık 100 öğrenciyi yurt dışına yollamak için gerekli girişimleri başlattıklarını belirterek, burs konusunda da çalıştıklarının altını çizdi.
Açıklamasının ardından ekibi ile birlikte basın mensuplarına poz veren Prof.Dr. Yunus Söylet, daha sonra soruları yanıtladı. Prof.Dr. Söylet, "İstanbul Üniversitesi geçmişte siyasi mesajlar veren, siyasi konularda tavrını ortaya koyan bir kurum pozisyonundaydı. Bu devam edecek mi?" sorusunu, "Ben geçmişle hiç uğraşmam, hep geleceğe bakarım. Geçmişle uğraşmak insana enerji ve moral kaybettirir" sözleriyle yanıtladı. Bir soru üzerine İkitelli'deki arazi ile İstanbul Üniversitesi'nin hiçbir ilgisi kalmadığını belirten Prof.Dr. Söylet, ayrıca fakülte hastanelerinin taşınması taraftarı olmadığını söyledi. Prof.Dr. Söylet, "Bilimin uyarılarına kulak tıkayamayız. Artık hepimiz biliyoruz ki, İstanbul'da ciddi bir deprem beklentisi var. Buna kulaklarımızı tıkamanın bize bir yararı yok. Her iki fakülte hastanemiz, şehrin merkezinde. Muhtemel bir depremde yıkılacak olan binaları hesaba katarsak, dehşet tablosu ortaya çıkabilecek. Her gün binlerce kişinin bulunduğu ve depremde en çok hizmetin beklendiği bir yer. Buradaki insan yoğunluğunu, bina kalitesini düşünmek zorundayız. Buradan uzaklaşmadan binalarımızı yenilemek, daha alçak katlı, daha depreme dayanıklı, daha az insanın bulunacağı şeklinde bir planlama yapmak zorundayız. Taşınmalarından ziyade bunun için çalışıyoruz" dedi.
Beyazıt Kampüsü'nün turizme açılması konusuna değinen Prof.Dr. Söylet, şunları söyledi:
"Yürümekte olan Süleymaniye projesi var. Bizim de İstanbul Üniversitesi olarak kurulduğumuz yer Fatih bölgesi. Bizi Fatih'e bağlayan Bozdoğan Kemerleri var. Bu çerçevede Bozdoğan Kemerleri ile geçmişten geleceğe projemiz var. Gelen turistlerin Bozdoğan Kemerleri üzerinden yürüyerek İktisat Fakültesi'ne gelebileceğini, tarihi dokuyu izleyebileceğini düşünüyoruz. Süleymaniye civarında İstanbul Üniversitesi'ne tahsis edilmiş 15 konak var. Bu konakları misafirhaneye çevirmek istiyoruz. Ayrıca Vakıf Gureba Hastanesi ile birleşmemiz söz konusu değil. Halkımız için her kuruluşla işbirliği yapabiliriz. Orada atıl bir yapı varsa bunu kullanmak isteriz. Bunun kanuni altyapısının da hazırlanmasını beklemeliyiz."
Prof. Dr. Yunus Söylet, türban konusunda Anayasa ve yasalara uymak zorunda olduklarını söyledi. Yıllarca farklı görüşlere sahip insanlarla çalıştığının altını çizen Prof.Dr. Yunus Söylet, "Türban konusunda Anayasa ve yasalara uymak zorundayız. Bu, kişisel fikirlerimizle örtüşmeyebilir. Anayasa ve kanunların sınırlamadığı özgürlükler konusunda varız" diye konuştu.
Prof. Dr. Yunus Söylet, "İstanbul Üniversite rektörlerinin siyasi seçimleri şimdiye kadar duruşlarını etkiledi. Sizin başa gelmenizle birlikte İslami bir kadrolaşma olacağı dile getirildi. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine, "Ekibime bir kez daha bakmanızı rica ediyorum. Ben hep hayatım boyunca farklı fikirlerdeki insanlarla bir arada çalıştım. Yaşadım ve ürettim. Bundan büyük mutluluk duyuyorum. Bizim bu tablomuz bir ebru gibi. Farklı sesler çıkarırken, bu seslerin akortlu olmasına dikkat edeceğiz. Ülkemizdeki insanların duymaktan rahatsız olmayacağı şeyleri söyleyeceğiz" açıklamasında bulundu.
Son olarak, Başbakan Erdoğan'ın Davos Zirvesi'ndeki tepkisi sorulan Prof.Dr. Söylet, "İnsani olarak mutlu oldum. Diplomasi ve siyasi sonuçları benim işim değil. Onu ben bilemem" diye konuştu.