![]() |
Kılıçdaroğlu, partisince Yozgat Cumhuriyet Meydanında düzenlenen mitingde, vatandaşlara hitap etti. Yozgat’a siyasetçi olarak ilk kez geldiğini, ancak sorunları çok iyi bildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, çözümünün de CHP iktidarında olduğunu kaydetti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’nın 30 Ekim 2002 tarihinde Yozgat’ta yaptığı konuşmada "Türkiye’nin ciddi sıkıntıları olduğunu, bunların başında iş ve aş geldiğini, vatandaşların kendilerine oy vermesi halinde iş ve aş sağlayacağını" söylediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, ancak bu vaatleri yerine Başbakan Erdoğan’ın sözlerinin üzerinden 8 sene geçtiğini hatırlatan, "İşiniz ve aşınız var mı?" diye sorduğu vatandaşlardan "Hayır" yanıtını alması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Kim yalan söyledi o zaman? Bu milleti kim kandırdı. Recep Bey şunu söylüyor, ’Efendim diyor, milletin halinden anlamak için damdan düşeni getirin...’ Sen damdan düştün, ama havuzlu villaya düştün. Millet yere çakıldı. Milletin sırtından besleneceksin, köşeyi döneceksin, yolsuzluk yapacaksın, AKP iktidarının din, iman, ahlak ticareti yaptığını, vatandaşın en Yozgatlıların AKP’ye inandıklarını, ancak bekledikleri hizmeti Kul hakkı yemenin en büyük günah olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "12 Eylülde ya kul hakkı yemek serbesttir diyeceğiz ya da kul hakkı yiyenlerden hesap soracağız. Mesele bu kadar basit" diye konuştu. "Recep Bey, Aydın’da başlamış konuşmaya ’Biz kefenimizi giydik, biz Menderes gibiyiz. Verilmeyecek hesabımız yoktur’ diye.Şunu söylüyorum, Bozok Ovası’ndan söylüyorum, Yozgat’tan söylüyorum. Sayın Başbakan, kimse sana kefen Ben Recep Bey’in derdini biliyorum. Recep Bey, irticalen konuşamaz. Böyle bir kabiliyeti yok. Onun sağında ve solunda iki tane cam var. Onlardan metin geçer, o da konuşur, yani camdan konuşur. Bizim gibi yüreğinden değil, candan -"FINDIK ÜRETİCİSİNİN SORUNUNU ÇÖZÜYOR MU? DİYORUM, FINDIK ANLIYOR"- Kılıçdaroğlu, gittiği kentlerde üreticilerin sıkıntılarını dile Yozgat’taki özelleştirme uygulamalarını da eleştiren Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında kapanan fabrikaların yeniden faaliyete geçirileceğini söyledi. Hükümetin Dubai’de 1 milyar dolara Irak’a girmeme şartıyla anlaşma imzaladığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "1 milyar dolara kendi ülkesini pazarlayan başka bir Başbakan var mı dünyada? Bakın burada söylüyorum, ’Sayın Başbakan 1 milyar dolara kendi ülkesini pazarlamıştır’ diyorum. Yiğitse mahkemeye versin bakalım. Bir Başbakan kendi ülkesini pazarlar mı? Recep Bey pazarlıyor ve bunu ’Ben ülkemi pazarlamakla görevliyim’ diye TBMM’de AKP Grubu’nda söyledi" diye konuştu. CHP’nin her zaman halka güvendiğini ve gücünü halktan aldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Halk için çalışacağız. Halk için üreteceğiz. Darbelere de karşıyız, ister askeri, ister sivil, kim yaparsa. Biz şunu söylüyoruz, tek gücümüz var, halk. Biz uzaktan kumandalı hükümet olmayacağız, tek komutanımız KALPAZAN KEMAL DEĞİLİM CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben memur Kemalim, işçi Kemalim, emekli Kemalim, bunları bana herkes söyleyebilir. Ama hiç kimse bana kalpazan Kemal demedi, değil mi? Kılıçdaroğlu, Yozgat gezisi kapsamında Sorgun ilçesi Bahadın beldesinde düzenlenen Kültür Festivali’nin açılışında konuştu. Türkiye’nin sorunlarını aşacağına inandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, vatandaşların Türkiye’nin geleceği için 12 Eylülde yapılacak referandumda "hayır" oyu vermelerini istedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün Isparta’da yaptığı konuşmada kendisine "Memur Kemal Efendi" diye seslendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Memur olmaktan onur duydum, çünkü onurla hizmet ettim millete. Ben aynı zamanda memur Kemalim, işçi Kemalim, emekli Kemalim, milletvekili Kemalim, ben halkın Kemaliyim. Yani Sayın Başbakan, memur demekle bütün memurları aşağılıyor. Kılıçdaroğlu, alandaki "Bizde insan vardır, kadın mı erkek mi sorulmaz" pankartına işaret ederek, insan sevgisinin, ayrım yapmaksızın insanı sevmenin önemine değindi. Bahadın’ın DSP’li Belediye Başkanı Dilaver Özcan’ı yakın zamanda CHP saflarında görmekten mutluluk duyacaklarını da ifade eden Kılıçdaroğlu, ülkeyi aydınlığa çıkarmak için birlik ve beraberlik içinde hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. -"BİNDİRME KITALARLA TOPLANTI YAPMIYORUZ"- Kendisinin devletin ciddiyetinin ve öneminin her zaman farkında olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Ben memur Kemalim, işçi Kemalim, emekli Kemalim, bunları bana herkes söyleyebilir. Ama hiç kimse bana kalpazan Kemal demedi, değil mi? Veya hiç kimse bana hayali ihracatçı milletvekili demedi, veya hiç kimse bana ihaleye fesat Biz öyle dışardan taşımalarla, bindirme kıtalarla toplantı yapmıyoruz. Bir kişi de olsa gidiyoruz ayağına. Biz bindirme kıtalarla, valilerle, kaymakamlarla, onların buldurduğu adamlarla öyle Başbakana yaranmak için miting falan da düzenlemiyoruz. Onu Recep Bey düşünür, Recep Bey yapar. Çünkü bunlaryalandan, dolandan, talandan beslenenlerdir. Bundan beslendikleri için zaten, maskelerini indirince siz gerçek yüzlerini görüyorsunuz. Unutmayın, bu memur Kemal, bu işçi Kemal, sizin Kemalinizdir, sizin için çalışacak."
getirmediklerini öne sürdü.
yolsuzluk yapanın sırtını sıvazlayacaksın, kendine Üsküdar’da etrafı çift duvarlarla örülü villalar yapacaksın, havuzun olacak, yanınında helikopter pistin olacak, sonra geleceksin ve diyeceksin ki fakir, fukara, garip, guraba Allah, peygamber... Güzel hepsinin başımızın üzerinde yeri var da sen köşeyi dönünce han, hamam sahibi olmuşsun. Nasıl din, iman bu? Nasıl fakir, fukaralık bu?"
temiz duygularını sömürdüğünü öne süren Kılıçdaroğlu, buna artık izin verilmemesini istedi.
alamadıklarını ileri süren Kılıçdaroğlu, kentin göç verdiğini ve sıkıntılarla baş etmek zorunda bırakıldığını söyledi.
Vatandaşlardan 12 Eylülde yapılacak referandumda AKP’ye ders vermelerini isteyen Kılıçdaroğlu, "Ben onlara adaletten kaçanlar partisi diyorum. Hiç ses çıkarmıyorlar, çünkü adaletten kaçıyorlar" dedi.
Başbakan Erdoğan’ın Aydın’da yaptığı konuşmada, "Biz kefenimizi giydik de yola çıktık" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
giydiremez. Sana birisi kefen giydirirse, gel kardeşini bul. Önce mücadeleyi ben vereceğim. Ama sana bir şey söyleyeyim, kul hakkı yediysen hesabını soracağım. O hesap soracakların başında da bu kardeşin gelecek. Başbakan diyor ki ’Yüce Divan’dan bahsediyorlar’ diyor. Bir de ’demokrat olduklarını’ söylüyorlar diyor.
Ya kulakları duymuyor, ya da ne söylediğini bilmiyor. Gerçekten anlamak mümkün değil. Bu iktidar döneminde bir Başbakan ve 7 tane eski Bakan Yüce Divan’a gönderildi mi? Bunlardan birisi de Mesut Yılmaz değil miydi? O zaman demokrat değil miydi bu adam?
değil, candan konuşamaz o. Başbakanlık yapıyorsan, çık milletin önüne, kağıda, cama falan bakma, içinden ne geliyorsa öyle söyle. Öyle konuş, yiğitçe konuş.
Cama bakacaksın, eline bir metin sıkıştıracaklar, bu metinden konuşacaksın, ne söylediğini bilmeyeceksin."
getirdiğini, ancak Başbakan Erdoğan’ın bunu farklı algıladığını ifade ederek,
"Ben ’Anayasa değişikliği fındık üreticisinin sorununu çözüyor mu?’ diyorum, Sayın Başbakan bunu fındık anlıyor. ’Kayısı üreticisinin sorununu çözüyor mu?’ diyorum Sayın Başbakan kayısı anlıyor. Gitmiş Hatay’a, orada da künefe anlamış.
Aydın’a gelmiş, incir anlamış. Çünkü onların görevi ne? Yemek. Yahu Recep Bey, yiye yiye daha gözün doymadı mı? Fındık ve kayısı üreticisinin alın terini sömürdün, daha yetmedi mi? Bunlar sırtlarını halka döndüler" diye konuştu.
olacak o da halktır" dedi.
Veya hiç kimse bana hayali ihracatçı milletvekili demedi veya hiç kimse bana ihaleye fesat karıştıran memur demedi. Devlete onurla hizmet eden bir kişiyim ben ve bununla da övünürüm" dedi.
Memurlara buradan selam gönderiyorum. Aşağılanması gereken birisi varsa, aşağılayan kişidir. Bunu da Başbakanın bilmesi lazım."
karıştıran memur demedi. Devlete onurla hizmet eden bir kişiyim ben ve bununla da övünürüm. Efendi adamım doğrudur, düzgün adamım çünkü ben. Halka hizmet etmeyi seviyorum. Kendimi düşünmüyorum, emin olun çoluk çocuğumu bile doğru dürüst düşünemiyorum. Tek amacım var, yalancılardan, talancılardan, dolandırıcılardan, din tacirlerinden bu ülkeyi kurtarmak, düzlüğe çıkarmak, bütün amacım bu. Eğer
ben Recep Bey’in ezberini bozduysam, bundan da son derece mutluyum. Ama beklesin, ezberini bozdum, kimyasını da bozacağım ve daha sonra inşallah sizlerin oylarıyla düzenini de bozacağım. Halkın düzenini kuracağım.