![]() |
İstasyon Caddesi üzerinde bulunan İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir araya gelen ve aralarında küçük çocukların da bulunduğu Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür-Der) ile İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği'ne (Mazlum-Der) üye yaklaşık 50 kişi ellerinde, 'Andımız kaldırılsın, kışla tipi eğitime son', 'Ne mutlu özgür bireylere', 'Herkes insan ama herkes Türk değil' ve 'Andımız Kaldırılsın' kampanyasında kullanılan ve üzerinde "Kürd'üm, Laz'ım, Çerkez'im, Ermeni'yim, Arab'ım, Türk'üm, ama herkes Türk diye dayatıyorlar, Doğruyum, çalışkanım büyüyünce zaten işsizim, büyüklerimden hiç sevgi görmedim ki küçüklerimi seveyim, ilk işim güzel oyuncaklar almak, üzüm yemek ve bağcıyı dövmemektir. ülküm taşla oynamak ama ne olursa olsun taşla yakalanmamaktır. Yakalanırsam gideceğim yer ceza almadan cezaevidir. Bir hedefim yok bu yaşta. Onun için de yürümeyeceğim. Varlığım zaten bir canımdır, onu da benden istemeyin ne olur. Kürdüm, Lazım, Çerkezim, Ermeniyim, Arabım, Türküm. Ama, mutlu değilim. Çünkü yaşıtlarım cezaevinde" yazısı bulunan pankart ve dövizler taşıdı. "MGK sekreterliğinin yapısının bile bu süreçte büyük ölçüde değişip sivilleşmesine rağmen, maalesef halen kız-erkek tüm lise öğrencileri hazırol vaziyetinde üniformalı Milli Güvenlik dersi hocalarını karşılamaya devam ediyor. Bakanlık çocukların giydikleri formaları tartışmaya açıyor ama, üniformalı eğitimi görmezden geliyor. Burada çarpıcı bir tutarsızlığa da dikkat çekmekte yarar var. Tek başına ant konusu dahi hükümetin 'Kürt açılımı' söylemini boşa çıkartmaya yeter bir yanlıştır. Açık bir biçimde ırkı, etnik kimliği yücelten, farklı kimlikleri asimile etme zihniyetini yansıtan ve her sabah milyonlarca çocuğu yalan söylemeye zorlayan bir tutumu sürdürerek inandırıcı olamaz."
Özgür-Der adına açıklamayı okuyan Mehmet Deniz, halen milyonlarca çocuğa her sabah okul kapısında ırkçı, şöven ant ettiren eğitim sistemiyle muhatap olduklarını belirterek, şöyle dedi:
Okullarda çocuklara söylettirilen andımızın pek çok açıdan yanlış olduğunu anlatan Mehmet Deniz, "Bizler açısından tipik bir inkar, büyük bir zulümdür. Bu dayatmanın daha fazla sürdürülmemesi için adım atılmasını bekliyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı 1930'lu yılların tek parti faşizmini yansıtan uygulamalarla çocukların, gençlerin beyinlerinin şartlandırılması çabalarını devam ettirmemelidir. Daha otoriter eğitimli, daha tahammülsüz, gergin ve saldırgan bir gençlik yerine, özgürlük, özgüven, farklılıklara saygı temelinde nesiller yetiştirmek için mevcut eğitim politikaları mutlaka gözden geçirilmelidir" diye konuştu.20 EYLÜL 2010