![]() |
Erdoğan, partisinin İstanbul İl Başkanlığınca WOW İstanbul Otel'de verilen geleneksel iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, buradan Türkiye'nin her köşesine, İslam dünyasının her ülkesine ve bütün insanlığa selam, sevgi ve muhabbetlerini gönderdiğini dile getirerek, İstanbul teşkilatının gelenekselleşen iftar sofralarının sadece Türkiye'nin bütün renklerini bir araya getirmediğini, dünyanın bütün renklerini bütünleştirdiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Diliyoruz ki, bu iftar sofrasındaki birlik ve beraberlik ruhumuz sonsuza kadar devam etsin. Konuşmama başlarken şehit kardeşlerime Allah'tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize sabır ve metanet diliyorum. Ulvi duyguların zirveye çıktığı bu manevi iklimde yaşanan acılar şüphesiz yüreklerimizi yaktı, kalplerimizi sızlattı. Ama hemen söyleyeyim. Bu devran böyle gitmeyecek. Açık söylüyorum. Bütün sabotajlara, bütün provokasyonlara, demokrasiye kurulan bütün pusu ve tuzaklara rağmen, biz kardeşlik hukukumuzdan, adaletten ve hakkaniyetten, demokrasi ve hukuktan geri adım atmadan bu acılara son verme mücadelemizi sürdüreceğiz. Edirne'den Hakkari'ye istisnasız bütün vatandaşlarımızın huzur ve güveni için bu yola girdik. Yapılması gereken ne ise onu yapacağız. Her türlü ayrımcılığı başta ret ettik. Reddetme politikalarını biz bitirdik. İnkar politikalarını biz bitirdik. Asimilasyon politikalarını bitiriyoruz. Böyle bir noktaya geldik.'' Milletin bunu çok iyi bildiğini ve millete gidilen her seçimde her referandumda kardeşlik siyasetinin ibra edildiğini dile getiren Erdoğan, ibra edildiği için 3 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2 referandumun kazanıldığını, bunun milletin ibrası olduğunu vurguladı. Erdoğan, ''Bu birlik siyaseti sayesinde Türkiye ayağa kalktı ve tarihi mesafeler aldı. Zira biz aklımızla, gönlümüzle, vicdanımızla beraber bu yola çıktık. Yolun bir yerinde aklımızı, yolun bir yerinde vicdanımızı, yolun bir yerinde ruhumuzu iktidara, koltuğa, makama, mevkiye feda etmedik, etmeyeceğiz. Bugüne kadar böyle geldik, bundan sonra da böyle yürüyeceğiz. Hiçbir zaman meşruiyet yolundan ayrılmadık ve herkese meşruiyetin adresini gösterdik. Meşruiyetin yegane adresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu her vatandaşımız zaten biliyor. Sayısız haksızlığa maruz kaldık ama millet yolundan, hukuk ve adalet yolundan, meşruiyet dairesinden ayrılmayı aklımızdan geçirmedik'' diye konuştu. GERİ ADIM ATMADIK, ATMAYACAĞIZ AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Büyük riskler pahasına milletimizin bütünlüğünden, bütün vatandaşlarımızın aidiyet bağlarını güçlendirmekten zerre kadar geri adım atmadık, atmayacağız. Hiçbir vatandaşımızın şiddet ve terör tarafından rehin alınmasına da izin vermedik, vermeyeceğiz'' dedi. Erdoğan, partisinin İstanbul İl Başkanlığınca WOW İstanbul Otel'de verilen geleneksel iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, milletin birlik ve bütünlüğü sayesinde çözümsüz olduğu iddia edilen sorunların çözebileceğine başta inandıklarını ifade ederek, bu inanç ve azimle sayısız zorluğun üstesinden geldiklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''AK Parti iktidarının ilk gününden itibaren bu ülkede illegal tezgahlar, hukuksuz sektörler çöküşe geçti. Devlet ile vatandaşın arasına giren, istediği yere, zayıf gördüğü noktaya kin ve nefret tohumları eken, terör örgütleri eliyle devleti milletten soğutan, organize suç şebekeleri, çeteler, mafyalar hallaç pamuğu gibi dağılmaya, savrulmaya başladı. Demokrasi açığından beslenenler artık siyaseti bu ülkede rehin alamazlar. Organize suç örgütlerinin, terör ve suç şebekelerinin nasıl iç içe oldukları, birbirlerinden nasıl el alıp el verdikleri, birbirlerini nasıl besledikleri alenen deşifre olmuştur. Suyun başı tutulunca sular temiz akmaya başladı. Tıkanan yollar açılınca milletimiz aynı anda bütün alanlarda ayağa kalktı, yürümeye, koşmaya başladı. Eski aktörlerin açtıkları yaralar büyük ölçüde kapanmaya yüz tuttu. Çözümsüz denilen sorunlar için güçlü bir millet iradesi vücut buldu, kronik sorunların çözümü ete kemiğe büründü. Barış ve huzurun ülkemize neler kazandırdığını memleketimizin her köşesi, her şehri, her insanı hissetti. Türkiye hiç konuşamadığı kadar konuştu, konuşuyor. Demokratik kanallar açıldıkça açıldı. İktidarımız milletimizi bir bütün olarak görme kararlılığından hiçbir geri adım atmadı. Bütün oyunlar, tezgahlar, tuzaklar boşa çıktı.'' ''TÜRKİYE, DEMOKRASİYLE BİRLİKTE BÜYÜDÜ'' Türkiye'nin demokrasiyle birlikte büyüdüğünü ve dünyanın en saygın ülkeleri arasına girdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: ''İşte tam bu noktada maskeleriyle beraber açığa düşenler oldu. Demokrasiye pusu kuranlar, milletin yoluna mayın döşeyenler, bildikleri eski yöntemlerle, sabotajlarla Türkiye'yi durduracaklarını zannettiler. Türkiye yanlış yapsın, devlet ile milletin arası açılsın da eski günler geri gelsin istediler. Propagandayla, suça azmettirdikleriyle, ölmeye ve öldürmeye sevk ettikleriyle, pusularıyla deşifre oldular. Ezberlerinin, alışkanlıklarının kurbanı olmuşlardı. Zira, Türkiye artık yeni bir Türkiye'ydi. Evet, ülkemiz ne zaman doğrulsa, ne zaman ayağa kalksa terör sektörünün taşeronları can yakarak demokrasiye, hukuka pusu kurmakta belli bir tecrübe edinmişlerdi. Can yakarak, can alarak, ocakları söndürerek bir terör sektörü oluşturmuşlardı. Demokrasi ve özgürlük alanlarının genişlemesi onların alanını daraltıyordu. Bu gidişle istismar edecekleri alan kalmıyordu. AK Parti hükümeti ise ısrarla bütün Türkiye'yi kucaklamaya devam etti, devam edeceğiz. Zira biz demiştik ki, 'Türkiye'de hiçbir vatandaşımızın kalbinin kırık olmasına biz rıza göstermeyeceğiz. Şartlar ne olursa olsun, bu ülkenin, bu milletin hiçbir sorununu halının altına süpürmeyeceğiz' dedik. Büyük riskler pahasına milletimizin bütünlüğünden, bütün vatandaşlarımızın aidiyet bağlarını güçlendirmekten zerre kadar geri adım atmadık, atmayacağız. Hiçbir vatandaşımızın şiddet ve terör tarafından rehin alınmasına da izin vermedik, vermeyeceğiz. Bugün de bu istikamet üzereyiz. Yarın da bu istikametten ayrılmayacağız. Sıkıntılarımız yok mu? Var. Ama bunları da aşacağız.''