![]() |
Arda Turan, 'Terim, ölene kadar Galatasaray'ın başında kalmalı' derken Fenerbahçe'nin yıldız ismi Alex de Souza kadar gol atamayacağını da belirterek, şike soruşturması kapsamında büyük sıkıntılar yaşayan Fenerbahçe camiasının ise aslan gibi bir duruş sergilediğini söyledi. Ülkemize gelen bir çok yabancı oyuncunun tekdirini kazanan Arda Turan, bir dönem Galatasaray forması da giyen takım arkadaşı Casio Lincoln, "Arda, bambaşka bir insan. Çok yetenekli. Kendisinden beklenenler ile yıldız olmanın zorluklarını öğreniyordu." demişti. Arda, Bükreş'te bir başka İspanyol ekibi Athletic Bilbao'yu 3-0 yendikleri UEFA Avrupa Ligi finalinden sonra verdiği röportajda, şampiyonluk kutlamalarından dolayı bir hayli yorgundu. Bir gün önce Madrid'deki Neptun Meydanı'nda 100 bine yakın insan onun ismini haykırıyordu. Bu yüzden yorgunluğunun yanında tatlı bir gurur da yaşadığını söyledi. "Çok şükür, her şey inanılmaz yolunda. Sağlığımız yerinde, oynuyoruz. Mutluyum..." diyen Arda Turan'ın röportajının detayları şöyle: -Bir yıldır İspanya'dasın. Bu ülkeyi bize biraz anlatabilir misin? -Ya Madrid? -Yalnız yaşamaktan sıkılıyor musun? -Gurbetteki her futbolcuya sorulur bu soru. Ben de sorayım; özlem oluyor mu? -Şu an olmazsın; UEFA Kupası'nı almış, neredeyse 40 maç oynamış bir oyuncusun. -Evet, burada çok mücadele ettiğini görüyoruz. Hatta defansif anlamda da takıma büyük katkı veriyorsun. Türkiye'de görmediğimiz bir mücadele bu. -Burada takımda söz sahibi oyuncular kimler? -Takımınız nasıl, arkadaşlık, ortam… -24 oyuncuya boşuna para vermiyor kulüp... -Kulüpteki işleyiş nasıl? Başkanı tanır mısın mesela? -Biraz sahaya girelim. Hocanız motivasyonu nasıl sağlıyor. Mesela, Real Madrid ve Barcelona maçlarına nasıl hazırlanıyorsunuz? -Messi ve Ronaldo'yu sormak istiyorum. -Onlara karşı oynarken nasıl bir taktik… -İspanyol basını ile aran nasıl? -Basının 'Arda iyi oynamadı' yazması taraftarı etkiliyor mu? -Ağır komşuların varmış? -Hamit ve Nuri ile de mi? -UEFA yarı finalinde bir tekmesi vardı sana. -Messi ve Ronaldo olmasaydı belki de İspanya'nın yıldızı o olurdu? -Takım arkadaşların sana Türkiye'yi soruyorlar mı? -Müslümansın. Bunu nasıl karşılıyorlar? -Türkiye'de böyle bir şey olsa. UEFA Kupası'nı al, camiye git. -İslamiyet'le ilgili sorular soruyorlar mı sana? -Yabancı olduğunu hissettiriyorlar mı? -Hocan Simeone ile aran nasıl? Nasıl bir hoca? -Nasıl bir motivasyonu var? Maç öncesi konuşma yapar mı? -Ülkemizde yaşanan bir şike süreci var. Sen de tam bu olay patlak verdikten sonra gittin. Bu senin için iyi mi oldu? -Takip edebiliyor musun süreci? -Şikeyle ilgili sorular soruldu mu sana? -Federasyonun TamSaha dergisine verdiğin bir röportaj vardı. Orada "4-4-2'yi Millî Takım'da öğrendim." demiştin. -Eleştirin ağırdı. Ama kimse üstüne alınmadı. -Şu an altyapılardan yeni Arda'lar çıkar mı? -G.Saray'da şöyle bir şey oldu mu? -Yok onu değil, şunu söylemek istiyorum… -Seni kaptan yaptılar. Orada Hakan'ın yerine seni koymak gibi bir amaçları var mıydı? -Kariyer olarak değil, rol model olarak. -Sen sadece son senede var olan biri değildin ki, çok takıyorsun sanki… -Pişmanlıkların var mı G.Saray ile ilgili? -Buradan gördüğün başka doğrular var mı? -Takıyor musun bu eleştirileri kafaya? -Bence konuşmak ilerlemek için bir adımdır... -Yabancıya bakışın nasıldı, buraya gelince bakışında neler değişti? -Bizde 'takım içi denge' diye bir şey var. Burada takım içi denge var mı? -Burada futbolcuların birbirlerinin aldığı ücretten haberi var mı? -Hissettiğim, önümüzdeki sezon daha iyi bir performans göstereceksin burada… -Bu kadar maç oynayacağını tahmin ediyor muydun? -Maçtan önce dua eder misin? -Kitap okuyor musun? -Kendini çok iyi ifade ediyorsun. -Saçıma beyazlar düştü demiştin bir röportajında, şimdi ne durumda, pek kalmadı gibi. -Tekrar dönmeyi düşünür müsün Türkiye'ye? -Beşiktaş ile oynadığınız UEFA maçında sahada heyecan yaşadın mı? -Son sözün… UEFA KUPASI'NI KAZANMAK GERÇEKTEN ÇOK ZORMUŞ -UEFA Kupası'nı konuşalım şimdi... -Kulübünüz bir prim verecek mi size? -Motivasyon unsuru olarak kullanıldı mı prim meselesi? -Final gecesi nasıl geçti? -Hâlâ heyecanlanır mısın? -Finaldeki görevin neydi? -Sen nasıl o kadar koşmaya başladın? ALEX ÇOK BÜYÜK OYUNCU, ONUN KADAR GOL ATAMAM -Alex'in performansı hakkında neler söylemek istersin? -Bundan sonra da beceremez misin Alex kadar gol atmayı? -Alex eleştiriliyor ülkemizde… -Millî Takım ile düşüncelerin neler? Abdullah Avcı ve yeni bir ekip…
İspanyollar bize göre farklı. Az çalışıyorlar, yemek yemeye düşkünler, çok fazla siestaları var. Ama insanları sıcakkanlı, iyi niyetli. Bana da çok iyi davranıyorlar.
Madrid, denizi yok ama iyi bir şehir.
Yanımda asistanım var, gündüzleri bize Türk yemekleri yapan gurbetçi bir ablamız var. Üçümüz iyi bir aileyiz.
İnsan annesini babasını özlemez mi? Özler. Ama ben buraya özlem kelimesini unutarak geldim. Özlem diye bir kelime benim hayatımda yok artık. Çok özlediğim zaman telefon var. Çok özlediğim zaman annem babam uçağa atlayıp geliyor. O yüzden işime odaklandım. İşimi iyi yapmam lazım.
-Yurtdışına giden oyunculara bakıyoruz, genelde memleket hasretinden ya da duygusal olmalarından dolayı geri dönüyorlar.
Bende de çok duygusallık var. Duygusal olmak geri dönmeyi gerektirmez. Şimdi ben bu sene geri dönsem yapamamış mı olacağım? Bence olmam yani.
Geri dönmek bir tercih. Alışamamışlar ama alışılmayacak bir şey yok. Türkiye'de olan her şey burada da var. Birkaç şey hariç. Onları da burada söyleyemem.
Ben iyi niyetliyim. Basın insanları kötü yansıtabilir. Ama ben iyi niyetliyim. Hatalar yapmışımdır, insanları üzmüşümdür. Ama benim asla kötü bir niyetim olmadı. Kulübüm de bunu gördü. Ve ben hep takım için çalışıyorum. Hiçbir zaman star oyuncu gibi davranmadım. Ha bazen asistler, goller insanı yıldızlığa taşır. Ama ben takım kazandığı zaman mutlu olurum.
-Kendimi takıma kabul ettirdim dediğin bir maç oldu mu?
UEFA Ligi'nde Celtic ile oynadığımız ilk maçtı. 2-0 kazandık. İkinci golün asistini yaptım. Maçta iyi efor sarf ettim. Tribünlerden gelen tezahürat, soyunma odasında arkadaşlarımın tavırları. O an anladım ki ben burada yapabilirim. İnsanlar beni seviyorlardı çünkü. Arda da burayı sevdi. Sonra baktım takımın en önemli oyuncularından biri oldum.
-Dün metroda insanların 'Arda Turan' tezahüratı ile karşılaştım...
Türkiye'de gol atmak, asist yapmak çok önemli. Ama burada insanlar kimin takım için ne verdiğini görüyor. Futboldan çok iyi anlayan bir seyirci var burada. Bizde çoğu taraftar çok fazla futboldan anlamıyor. Bu benim fikrim. Biz futbolu çok seviyoruz ama futboldan anlamak ayrı bir şey. İlk geldiğim zaman da şunu söyledim: Burada asla kötü mücadele etmeyeceğim. Size bunun sözünü veriyorum dedim. Bugüne kadar hiçbir maçta kötü mücadele etmedim. Zaten insanlara da ancak bunun sözünü verebilirim. İyi oynayacağım diye söz veremem. Futbol bu, bazen gününde olmazsın. Ama mücadele edersin.
Sistemimiz ona itti bizi. Çünkü Diego, Falcao, Adrian defansif anlamda takıma daha az yardım ediyor. Ben bunu ekstra vermeye başlayınca takımın da hoşuna gitti ve bu sisteme çevirdik. Başta böyle değildi. Diego, Adrian, Falcao biraz dinlenirken ben de dinlenirsem dördüncü oyuncu fazla olurdu. Bazen Diego bile inanılmaz bir özveri gösteriyor. Çok büyük bir oyuncu. Özveri gösterdim, koştum, mücadele ettim. Ne oldu? Şimdi bakıyoruz ki finalde Gabi ile birlikte en fazla koşan oyuncuyum. UEFA Kupası var kariyerimde. Bu mücadele benim kariyerime çok şey kattı. Ben burada futbol oynamayı öğrendim, sistemin içinde olmayı öğrendim. Hep de öğreneceğiz. Ama çok istekli çalışıyorum. Kimseye laf atmıyorum, taş atmıyorum. Hiçbir kulübümüzle alakalı olumsuz konuşmuyorum. Kendi kulübüm G.Saray'la alakalı da kötü bir söz söylemem. "Antonio Lopez'e burada saygı gösteriyorlar." diyorum. "Arda G.Saray'a taş attı." diyorlar. Ben G.Saray'a laf atmıyorum abi. Ben Antonio Lopez'e burada saygı gösterdiklerini söylüyorum. Ben diyorum ki bizde de böyle olsa daha iyi olur. Ben burada bunu görüyorum. Ve tecrübelerimi aktarmaya çalışıyorum. Gördüklerimi niye aktarmayayım? Ben böyle düşünüyorum. İnsanlar biraz saygı göstermeli yani. (Antonio Lopez, Atletico Madrid altyapısından yetişen ve şu an takımın kaptanlığını yapan oyuncu.)
Herkes çok profesyonel. Kimsenin kompleksi yok. Herkesin milyonlarca hayranı var. Ama burada önce insansın yani. Sahada ne kadar verirsen o kadar saygı görürsün. İnsan olarak da ayrı bir saygınlığı var.
Çok iyi. 24 futbolcumuz var. 24 futbolcu içinde kim oynarsa oynasın kimsenin umurunda değil hiç.
Üç günde bir maç var. Hoca mecbur böyle yapmaya. Yoksa biz sahada yürüyemez hâle geliriz.
Kulübün bir sahibi var. Futbol şube sorumlusu var. Eski futbolcuları Caminero takımın sportif direktörü. Yöneticileri kulüpte göremezsiniz. Başkanın sadece elini sıkarsınız arada bir, o kadar. Senin tek muhatabın hocan. Eğer idari bir sıkıntın varsa menajerin kulüple konuşur. Sen direkt konuşamazsın. Sportif işleri ise sen hocanla konuşursun.
Hoca bu maçlar için ayrı bir motivasyona ihtiyaç duymuyor. Biz biliyoruz ki Madrid derbisi oynuyoruz. Ama burada her maça iyi konsantre olmak zorundasınız. Her takım çok iyi. Konsantrasyonun biraz düştüğü zaman seni Real Madrid'le oynamaktan beter eder, buradaki diğer takımlar. Bunu öğrendim. Avrupa ligi maçları geldiğinde rahat ediyorduk. Çünkü La Liga çok üst düzey geçiyor burada.
Ronaldo inanılmaz oyuncu, büyük donanımlara sahip. Ama Messi'yle kimse kıyaslanamaz. Ronaldo'nun daha fazla donanımı var. Kafa şutu falan ama oyun zekâsı ve komple bir futbolcu olarak Messi'ye kimse yaklaşamaz.
Yine aynı taktik. Daha dikkatli kapatıyorsun, kapatabildiğin kadar (gülüyor). Yani Ronaldo durdurulabilecek bir oyuncu ama Messi değil.
Çok iyi. Çünkü sadece futbolu yazıyorlar. Bazen 'Arda iyi oynamadı' yazıyorlar. Ama futbolu yazıyorlar. Sen ne yaptın, ne ettin? Yemeğe mi gittin, renkli pantolon mu giydin ona bakmıyorlar.
Yooo. İyi oynayamayabilirsin, taraftar böyle düşünüyor. O yüzden futbolu iyi biliyorlar diyorum. Arda iyi oynayamayabilir çünkü Arda insan. 3 günde bir maç oynuyor Arda. Kötü performansı da olacak. Futbolu bilmek bu zaten. Burak her maç gol atıp bir maç atamayınca tepki görmemeli. Kaç gol attı çocuk, daha ne yapsın?
Var abi. Ronaldo, Kaka, Mourinho, Nuri, Hamit, hepsiyle aynı sitedeyiz. Falcao var. Hepsi dünya yıldızı. Benzema da bizimle aynı yerde. Birbirimizi görüyoruz, gördüğün zaman nasılsın iyi misin o kadar.
Yok. Hamit abiyle her dakika beraberiz. Nuri evli, onla da beraber oluyoruz. Çok hanım bir eşi var. Çok tatlı bir çocuğu var. Allah mutluluklarını bozmasın. Topi geliyor bazen. Tabii ben abisiyim, elimi öpmeye ziyarete geliyor. (Valencia'da oynayan Mehmet Topal'ı kastediyor gülerek.)
O kadar olur. Hemen affettim, sonra geldi elimi öptü. Onu çok seviyorum, candır ya.
-Kamplarda hangi oyuncu ile kalıyorsun?
Diego ile. Büyük futbolcu yani. Bakıyorum, öğreniyorum, soruyorum, o da soruyor. Falcao da sana gelir sorar. Adam 40 tane gol atmıştır, 40 milyon avroluk oyuncudur ama sıfır kompleks.
Çok üst düzey oyuncu var abi. Ne olacağı belli olmaz. İnanılmaz oyuncular var.
Soruyorlar. Bazıları Türkiye'ye tatile gelecek. Ülkemiz dünyanın en güzel memleketi. Gelsinler, görsünler istiyorum.
Çok saygı duyuyorlar. Sağ olsunlar. Ben de onlara saygı duyuyorum. Dün mesela takım hâlinde kiliseye gittik.
Bilmiyorum abi. Ne desem yanlış anlaşılır.
Cuma günleri mesela bazen yemek yiyoruz, alkol almıyorum. Orada soruyorlar, niçin diye. Ben cumaya gideceğim diyorum. Hepsinin hoşuna gidiyor bu. İnançlı olmak burada saygı görüyor. Takımdaki oyuncuların çoğu maç öncesi dua eder.
Şu çok hoşuma gidiyor mesela. Bir şey oluyor, önce kendi altyapısından gelen futbolcuları koruyorlar. Mesela forma numarası bekliyoruz Falcao, ben, Diego. Önce Coke falan alacak, Antonio Lopez'in öncelik. Hoşuma gidiyor. Örfü, âdeti var adamların. Bizde olmaz bu. Takımda bir şey oluyor. Önce Gabi, Dominguez konuşuyor. Tam olması gereken yani.
Muhteşem bir hoca. Çok agresif. Çok iyi çalıştırıyor, çok iyi analiz yapıyor. Takımı çok iyi ateşliyor. Çok iyi rotasyon uyguluyor. Simeone'yi seviyorum yani. İlk başta aramız biraz şey gibiydi ama şimdi çok iyi.
Maç öncesi 40-45 dakika video izliyoruz. Rakibin kornerlerini, duran toplarını, ofansif ve defansif yanlarını, hepsini izliyoruz. Burada her hafta aynı antrenman yok. Maçtan önce rakip nasıl oynuyorsa ona göre antrenman yapıyoruz. Mesela uzun top oynuyorsa ikinci topu almaya yönelik çalışıyoruz. Mesela pas yapıyorlarsa ona göre pres çalışıyoruz. Son iki antrenman karşı takımın oyun anlayışına yönelik oluyor. Fatih Terim tarzı arada bir agresif konuşma da yapıyor. Takımı ateşlemek için.
Ülkemin sorunu benim sorunum. Benim Avrupa'ya gitme hedefim vardı. 25 yaşına gelmiştim. Ama ülkem iyi değilse ben de üzülürüm. İyi olsun her şey.
Maçlar ve kamplardan fırsat bulup yakalarsam G.Saray'ın her maçını izlemeye çalışıyorum. Bunun dışında çok fazla Türk televizyonlarını takip edemiyorum. G.Saray taraftarıyım. İsteyen istediğini söylesin. Ben G.Saray taraftarıyım.
Çok sordular. Ana haber bültenlerinde çıkıyordu zaten. Tutuklamalar falan oldu ya. Ben de her şey iyi olacak diye kandırdım onları (gülüyor). İyi olur, düzelir inşaallah.
-Şike sürecinden en az hasarla nasıl çıkarız?
Şike hususunda şundan dolayı konuşmuyorum. Bilmiyorum olayları. Türk futbolu etkilenmiştir. Ama toparlanmamız lazım. Zira bizde halk futbolla yatıyor. O yüzden ülkemizin futbola ihtiyacı var.
O röportajı kesip saklamak lazım. Çok doğrular söyledim orada biliyor musun? Ama bunlar zor anlaşılır.
Abi doğruyu, yaşadıklarımı söylüyorum. Üstelik yaşadıklarımın yüzde 70'ini de anlatmıyorum. Futbol iyi olsun diye, bir şeyler değişsin diye anlatıyorum bunları.
Arda'da bir şey yok ki abi. Arda'dan daha iyiler çıkar. Arda'yı basın şişirdi şişirdi, sonra istediği gibi oynamaya çalıştı yani. Arda da ne kadar futbolcuysa o kadar oynadı sahada. Sonra ben baktım ki insanlara laf anlatamıyorum. Anam babam benden razı, ben de Allah'tan başka kimseye hesap verecek değilim dedim, kendimi işime verdim. İçimden ne geliyorsa öyle yapıyorum. Artık hiç sonunu düşünmüyorum. Şöyle olacakmış böyle olacakmış. Aman dikkat edeyim. Bir de bizde her şey yanlış anlaşılıyor. Mesela takımın kaptanı oluyorsun, 'Ağırlaşman lazım, şöyle olman lazım' diyorlar. Yok güneş gözlüğü takıyorsun diye eleştiriyorlar. Bizim takımın kaptanını gelin görün ya. Nasıl iyi bir kaptan hem de nasıl eğleniyor adam. Şöyle yapacaksın böyle yapacaksın diyen yok. Hem ben iyi kaptandım, çok iyi bir kaptandım. Allah biliyor, bir de takım arkadaşlarım.
Abi ne olsun ya? İyi takım iyi futbolculardan oluşur. Yani bir futbolcu hiçbir şey. Saçma saçma, cahil cahil yorumlar. Başarı gelmiyorsa ne yapalım?
Başarı gelmeyince bana yüklendiler. Ben de sakattım. Olabildiğince vermeye çalıştım. Yalandan konuşuyorlar işte.
Yok. Herkesin kendi kariyeri var.
Yok yok. Ben kendi düşüncelerimi yansıtmaya çalıştım. En iyi şekilde de yaptığımı düşünüyorum. Ben Metin Oktay olamam abi. Hakan abi gibi olamam. Ben Arda'yım. Böyleyim. Böyle yetiştim. Bazen agresifleşebiliyorum ne yapayım yani! Hesabım bir tek Allah'a. Ama bana haksızlık yapan kişilerin de Allah'a verecek çok hesabı vardır. Takım mağlup olunca kim konuşacak basına? Arda çok konuşuyor diyorlardı. Kaç kişi konuşacak, kim konuşabilir o durumda?...
Ben şuna çok üzülüyorum. Altyapıdan yetişiyorsun. Seni -önce Allah tabii- G.Saray, Arda yapıyor. G.Saray'a âşıksın, onu çok seviyorsun. Giderken Türk futbol tarihinin en yüksek bonservis bedelini kulübüne kazandırıyorsun. Her dediğinin arkasında duruyorsun. Her dediğimin arkasında durdum. Kaçmak falan hiç öyle bir şey yok. Sonra 'kaçtı gitti' oluyorsun. İnsanlara laf anlatamıyorsun. Sonra bir gün 'bu kulüp' diye bir şey çıkıyor ağzından. Adam çıkıyor "Sen nasıl 'bu kulüp' dersin?" diyor mesela. Aynı adam sonra sana telefon açıp özür diliyor ama. Bu kadar art niyetliler işte. Benim G.Saray için öyle bir şey demem mümkün mü? Olabilir mi yani? Neymiş, sen G.Saraylı değilmişsin? Bak bak sen mi G.Saraylısın? Ben hep şunu söyledim, şimdi de aynı şeyi söylüyorum. G.Saraylı futbolcular cumartesi günü şampiyon olamazlarsa bile böyle düşünüyorum. Büyük kulüplerde önemli olan duruştur. Bak Guardiola'ya, 90. dakikada şampiyonluk kaçtı. Hakemler penaltılarını vermedi. "Biz Barcelona'yız." diyor. Hakemi eleştirmiyor. İker Casillas, 5-0 oluyor Barça-Real maçı, topu hâlâ oyuna hızlı sokuyor. 5-0 mağluplar. Neden, çünkü Real Madrid'in kalecisi. 5-1 yapar mıyım diye düşünüyor. Veya R.Madrid'in kalecisi vakit geçirmez diye düşünüyor. Biz de böyle olmalıyız. Kupalar kazanamayabilirsin. Şunu savundum; taraftarımız da camiamız da öyle olsun dedim. Türkiye'de F.Bahçe, ne olursa olsun, haklılar mı haksızlar mı onu Allah bilir; ama aslan gibi bir duruş sergilediler. G.Saray camiası şimdi toparlandı, inanılmaz uyum var. Ama G.Saray kötüyken de böyle olmalıydı. Öyle değil mi?
Hiçbir pişmanlığım yok. Üzüntülerim var. İşte diyorum ya, 'bu kulüp' diyorsun...
-O biraz dil sürçmesi. Geçenlerde başbakan da bir şey söyledi. Sonra dil sürçmesi dedi.
Bir şeyi çok sevince böyle olur biliyor musun? Bir şeyi çok sevdiğin zaman böyle oluyor. Ben hep doğruyu söylerim, iyi olsun diye, düzelsin diye. Biz de düzelelim yani.
Doğru benim için şu: Fatih Terim, G.Saray'ın başında -Allah uzun ömür versin- ölene kadar kalmalıdır. Futbolla ilgili her şey ona verilmelidir. Başarı veya başarısızlık, kupa kazansın veya kazanmasın hiç önemli değil. Onun sistemini getirelim. Niye? Çünkü o bize kazanmayı öğretmiş. UEFA'yı kazanmış. Ona güvenip onla ilerlemek… Kupa kazanamazsan ne olur? Sen G.Saray'sın abi! Duruş önemli. Barcelona, Chelsea'ye eleniyor. Dakikalar gidiyor ama adam uzun top vurmuyor. Adam onu öğrenmiş. İşte biz de bir gün diyelim ki G.Saray altyapısından çıkan oyuncu şöyle oynar, pas yapar. Bir şey diyelim. Bir stilimiz olsun. Ne diyorsun? Barcelona altyapısından çıkan oyuncu pas yapar. Bu fikirlerimin hangisi yanlış? Futbolla ilgili konuşuyorum, çünkü yaşayan benim.
Takmıyorum abi! Mantalite değişsin istiyorum. Taksam derim ki bir daha konuşmuyorum, çekilirim kenara. Kimseden kaçmıyorum. Ben suçlu olsam böyle mi olur abi?
Bizlerin konuşması lazım. Emre Belözoğlu eleştirilebilir ama futbolla ilgili fikirleri inanılmazdır, dinlenmeli. İnter'i, Newcastle'ı görmüş. Anlatsın nasıl oluyormuş? Şenol Güneş gibi bir adam var. Aslan gibi. Şenol hocanın ağzından kötü bir şey çıkar mı ya! Bu kadar ılımlı, bu kadar güzel anlatan, bu kadar öğretici.
Bakışımda bir değişiklik yok. Bizde veriyorlar milyonlarca avroları, kendi evlatlarını ise az paraya oynatıyorlar. Uçurum var. Kulüp falan söylemiyorum, her takımda neredeyse böyle.
Herkes kendi kontratına imza atıyor. Sadece hak edene vereceksin. Hak edene verirsen kimse sesini çıkaramaz. Şimdi yönetici nereden bilsin diyecekler. Yönetici bir bilmez, iki bilmez, on bilmez. Hep aynı. Bir Hagi, bir Alex var diyorsun, şimdi Ufaluji geldi aslan gibi. Eee kaç tane iyi yabancı var abi? Az al, ama öğreticiyi al. Ufaluji'yi al, Semih'i yetiştirsin. Hagi'yi al, Emre'yi yetiştirsin ama onlara ver.
Yok. Umurunda değil kimsenin. Burada gazetede şöyle bir eleştiri göremezsin. Şu kadar alıyor ama oynamıyor.
Önümüzdeki sene Allah'ın izniyle daha fazla gol atacak ve asist yapacağım. İnanıyorum yani. İlk sene alışma dönemi, mücadele, kuvvet, şimdi daha çok parlama dönemi.
Evet. Kimse tahmin etmiyordu ama ben ediyordum.
Ederim. Böyle işlere de fazla girmek istemiyorum. Ben Allah'a hep şöyle dua ederim: "Sen beni nefsimle baş başa bırakma. Hayırlısıysa olsun." Çünkü her türlü hatayı, günahı yapabiliyoruz zaman zaman. Allah affetsin. Ama dikkat etmeye çalışıyorum.
Okuyorum. Bir sürü kitap okudum. Spor kitapları okuyorum. 'Futbol Sadece Futbol Değildir'i okudum mesela. Bazen roman okuyorum kafa dağıtmak için. Kuran'ın Türkçe mealini okuyorum.
Kalbimden konuşuyorum. Zira niyetim iyi.
-Burada kaptanlık verirler mi sana?
Bilmiyorum. Kaptan olmak için illa pazubandı takmaya gerek yok.
Saçıma beyazlar düşmüştü. Var ya şuralarda. G.Saray'dayken çok düşünüyordum. Çok daldırıyorlardı. Futbolunu eleştirmiyorlardı. Ailene laf söylüyorlardı. Sevdiğin insana laf söylüyorlardı. Bunlar çok ağır şeyler. İnsanlar sevdiklerine laf söylenince neler yapıyorlar. Ama geçmişte kaldı.
Yok abi. İnsan plan yaparmış, kader kıs kıs gülermiş derler. Büyük konuşmamak lazım. Ama ben Avrupa'da çok mutluyum.
Yok. Sadece bana karşı daha sıcak bir ortam bekliyordum ama olmadı. Beşiktaş taraftarını çok iyi anlatmıştım buradakilere.
-Dün kaptanınız Antonio Lopez şehrin ortasında taraftarlara seni anons ederken "İspanya'nın Beckham'ı" dedi.
En çok ben kendimle dalga geçiyorum 'şu surata bak' diyorum. Ama bunu şundan söylüyorlar: Her idmana çok şık kıyafetle gidiyorum. Bilerek yani. Yeri geldi kravatla idmana gittim. Ülkemi temsil ediyorum. Arkadaşlarım giyinme şeklimi beğenirler.
Hatalarım oluyorsa herkesten özür dilerim. Ama bunu isteyerek bilerek yapmadım. En iyi şekilde ülkemi temsil etmeye çalışıyorum. Bana dua eden, etmeyen herkese teşekkür ediyorum.
Biz UEFA Kupası hikâyeleriyle büyüdük. Futbolcu olduktan sonra bazen içimden derdim ki 'Keşke hayata erken gelseydim, o takımın içinde olsaydım da, ben de o kupayı kaldırsaydım.' Böyle derdim. Çok isterdim G.Saray ile UEFA Kupası kazanmayı. Bir sene alabilecek bir durumumuz vardı. Hamburg'a çok kötü bir şekilde elendik. Ama almak çok kolay bir şey değilmiş, onu öğrendim. 2000'deki abilerimizi gönülden tebrik ediyorum. Çok zordu. İşler çok kötü giderken asistanım Ata ile birlikte bir gün eve doğru yol alıyoruz, arabada ona "Allah büyük, belki UEFA Kupası'nı alabiliriz." dedim. Ve aldık. Bir ağladım, bir güldüm. En çok annem babam için seviniyorum. Düşünsenize oğulları UEFA Kupası'nı kaldırıyor. Kupa da bayağı ağırmış. Bülent abi nasıl kaldırdı bilmiyorum.
Verilecek ama miktarını bilmiyorum.
Yok, öyle bir şey olmadı.
Allah'a çok dua ettim. Lütfen bana sakinlik ver, iyi olayım diye. Ben maçtan önce hep çok heyecanlanırım. Ölürüm heyecandan, düdük çaldığında bende bir şey kalmaz.
O heyecan olmazsa olmaz zaten. Ama çok güzel uyudum. Beni uyutan sebeplerin ne olduğunu biliyorum. Maç günü de rahattım. Annemle konuştum. Annem "Hiç korkma." dedi. "Her şey Allah'tan, biz sana dua ettik. Rahat ol." dedi.
Önce yarı finali anlatayım. Yarı finalde hoca maç toplantısında bana 'Sen sağ kanatta oynayacaksın' dedi. Rakibin en etkili yerinin sol kanat olduğunu ve benim Jordi Alba ile Jeremy Mathieu ikilisini kapatmam gerektiğini söyledi. Normalde hep solda oynayan Arda bu maçta sağda oynadı. Hoca, 'En kilit görev senin' dedi. Valencia'yı geçtik. Finalde ise amaç Bilbao'yu orta sahada durdurmaktı. Ben Andoni Iraola'yı kapatmakla meşguldüm. Yine defansif anlamda ve yine sağ taraftaydım. Golü erken bulmasaydık ben ve Diego topla daha çok oynayacaktık. Taktiğimiz buydu. Golü erken bulunca tamamen alanımıza çekildik. Gabi'den sonra sahada en çok koşan oyuncuydum.
Euro 2008'de de öyle koştum. Bakma sen G.Saray'daki Arda'ya. Orada öyle oynamak zorundaydım. Takımımızda öyle çok kreatif oyuncu yoktu. İşi bir iki kişi yapıyordu. O zaman kendini iyi tutmak zorundasın. Burada ise sen dinlenirken başkası işi yapabilir. Millî Takım'da da buradaki gibiydim. İnanılmaz bir Millî Takım performansı sergiledim. Açıp baksınlar çok fazla saygıyı hak ediyor. Gol, asist demiyorum. Gol ve asist de var ama asıl gösterdiğim efor.
Alex çok büyük bir futbolcu; ben onun kadar gol atamam, yapamam, beceremem bu işleri. Ama oyunu yönlendirme konusunda çok iyi işler yaptığımı düşünüyorum.
Deniyorum ama farklı stilde bir oyuncuyum. Golü atan değil de golü getiren bir oyuncuyum ben. O yüzden yani. Asistten bir önceki pas da önemlidir. Oyunu yönlendirmek çok önemli. Bir pas atarsın, mesela Alex'in Ziegler'e attığı bir pas var. 2-1 biten G.Saray maçında. İnanılmaz bir pas. Bir saniye erken, bir saniye geç değil; top ıslak, zemin ıslak.
Alex, Türkiye'de oynanması gerektiği gibi oynuyor. Nasıl eleştirilebilir Alex, leblebi gibi gol atıyor adam. Alex'ten top kapmak mümkün mü? Selçuk İnan da büyük oyuncu. Manisa'dayken de söylüyordum bunu. Ev arkadaşımdı. İnanılmaz oyuncuydu. Trabzon'da da çok iyi oynadı. Sadece Millî Takım'a geç geldi.
Çok iyi olacağına inanıyorum. Ama uzun vadeli olsun. Bir turnuvada Allah korusun kötü bir şey olursa 'Aaa Abdullah hoca yapamadı' olmasın. Bırakalım Abdullah hoca 10 sene yönetsin. Bakalım ne oluyor? Çok farklı olur inanın. Abdullah hoca iyi bir hoca, çok iyi işler yapabilir. Çok da iyi bir ekibi var. İyi olacak, ben inanıyorum çünkü.