![]() |
Hıncal Uluç, Soma'da yaşanan maden faciasının ardından haber kanallarının içine düştüğü durumu dile getirdiği köşe yazısında gazetecilere "Çık ulan kalabalıktan. Çık dolaş, farklı bir şey yap, bir fark yarat.. Nerde o gazeteci.." diye seslendi. HEPSİ AYNI YERLERDE İşte Sabah yazarının köşesinde yazdıklarından çarpıcı bir bölüm: Yahu bu kadar insancıl görüntüleri bir daha hayat boyu yan yana, iç içe getirebilir misin?. Yaşasana.. Ekran başındakilere yaşatsana.. Durmadan kalabalıklar gösteriyorlar.. Yüzlerce hikâye var orda.. Her an yenisi.. Ambülansa konuyor.. "Çizmemi çıkarın" diyor, ölümün eşiğinden dönmüş delikanlı.. "Çizmem kirli, ambülans kirlenmesin.." Anadolu çocuğu bu.. Bakar mısınız?. Ama Haber kanalı bakmaz.. O çocuğu hastaneden çıktıktan sonra, üç sokaklık Soma'da arayıp bulmaz.. "İşte bu" demez.. Onunla konuşmaz.. Ölümle burun buruna iken "Ambülans kirlenmesin" ne demektir yahu?. Nasıl titremez gazeteci damarlarınız?. Çık ulan kalabalıktan. Çık dolaş, farklı bir şey yap, bir fark yarat.. Nerde o gazeteci.. Nerde onu isteyen yönetici.. Hadi biriniz deyin ki "Ben farklı bir şey yaptım." Durmadan kanal değiştiriyorum, ortak yayın yapıyorlar sanki.. Yuh!.. Yazıklar olsun.. Savaş Ay'ı nasıl aradım.. "Son Mohikan" dediğim, son gazeteciyi.. Soma'da sadece madenciler değil, gazetecilik de öldü!.. Pardon, zaten ölmüştü de, öldüğünü iyice gördük!..
"Hepsi ayni yerlere kamera koymuş, hepsi ayni yerlere adam dikmiş, hepsi ayni resimleri gösterip, ayni lafları ediyorlar..
İnsanlık tarihinin en büyük dramlarından biri yaşanıyor orda.. Bir yanda en büyük üzüntüler.. Hemen yanında tavana sıçratan sevinçler.. Dağ taş, kıpırdayan her şeyden anlam çıkaran binlerce insanla dolu..
Umutsuzluğun en derinlerindeler ama, hala umut ediyorlar.. Gözlerin içine, derinlerine girin kameralarla okuyun, neler anlatıyor o bakışlar, duruşlar..
SOMA SOKAKLARINA DALSANA
Eline bir aktüel kamera alıp, aralarına, sonra Soma sokaklarına dalsana..
Madene giremiyorsun, hastanenin bahçesinden ötesi yasak, ama kasaba elinin altında..
Kalabalıklarda yüz yoktur.Ruh yoktur.. Geç onları.. İnsana gel.. Tek insana döndür kameranı..
Onları izlesene, bi zahmet poponu kaldırıp, iki zahmet kafanı çalıştırıp..
Madenden çıkarmışlar.. Suratı dahil kapkara..
Bakarsınız tabii.. Günlerce anlatırsınız da..
ÇIK ULAN KALABALIKTAN
Soma'da ne sevinçler, ne trajediler bir arada yaşandı. Ne umutlar, ne umutsuzluklar iç içeydi.. Bin, roman olur..
Bir "Hikâye" çıkmadı..
Gösterin. Elini öper, özür dilerim.
Tek kanallı TRT günlerinden farkımız yok.
Şimdi 50 kanal var ama ellisi de ayni şeyleri tekrar tekrar yayınlıyorlar. Tekrar tekrar kalabalık görüntüler..
SADECE MADENCİLER DEĞİL GAZETECİLİK DE ÖLDÜ
Hayatta olacaktı, görürdünüz, Soma'dan 48 saat TV yayını nasıl yapılır, Soma'dan gazete sayfaları çifter çifter, bomba resimler, tokat gibi röportajlarla nasıl doldurulur..