Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
40,5948
EURO
46,5572
IMKB
10.706,000
ALTIN
4.322,280
 
Hava Durumu ANKARA
22 / 36 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
"BENDEN BAŞKA BİRİ DE KÖŞK'E ÇIKABİLİR"
 BENDEN BAŞKA BİRİ DE KÖŞK E ÇIKABİLİR
 
Başbakan Erdoğan, uçağına aldığı gazete genel yayın yönetmenlerine açıklamalarda bulundu. Genel Yayın Yönetmenlerinin en çok merak ettiği konu 'Köşk'e kim çıkacak?' oldu. İşte Ertuğrul Özkök'ün kaleminden Erdoğan'ın açıklamaları...
 
29.6.2006 - 10:10

Daha önümüzde 11 ay var. Ama Türkiye, "Cumhurbaşkanlığı seçiminin" alçak basınç alanına girdi. Herkes; ama en çok da piyasalar, cumhurbaşkanının kim olacağını merakla bekliyor. Daha doğrusu "eşi türbanlı" biri Çankaya’ya çıkacak mı? Çok açık söylenmese de merak edilen soru bu! Dün Strasbourg yolunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la, yeni cumhurbaşkanının "robot portresi" üzerinde birkaç adım daha ileri gittik. Tam bir yıl olmuş... Bir yıl önce ABD’de Sun Walley yolunda yeni cumhurbaşkanıyla ilgili ilk işareti şöyle vermişti: "Merak etmeyin. Türkiye’de insanları rahatsız etmeyecek bir cumhurbaşkanı adayı buluruz. Oraya formasını çıkararak gidecek". Dün uçakta kendisine bu sözleri hatırlatıyorum. Biraz daha açıklık getirip getiremeyeceğini soruyorum. Daha önce bu türlü sorulara gergin ifadelerle cevap veren Başbakan Erdoğan, bu defa çok daha yumuşak ve uzlaşmacı bir tavırla konuşuyor. Cumhurbaşkanlığı profilini biraz daha ayrıntılıyor: "Her şeyden önce herkesi kucaklayacak bir kişi olacak. İkinci özellik; Cumhurbaşkanlığı makamı, artık formanın çıkarılması gereken bir makam olmalıdır." Forma meselesini biraz daha açmasını istiyoruz. "Ben forma derken gömleğin altındaki formayı kastetmiyorum" İşaret parmağıyla başını göstererek devam ediyor: "Asıl forma, insanların kafasının içindeki formadır." Ben bu sözlerin şifresini şöyle çözüyorum: Başbakan, Çankaya’da koltuğa oturacak kişinin kendine ait özel siyasi saplantılardan kopması gerektiğine işaret ediyor. Tabii bu benim yorumum.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN GÖRÜŞÜNÜ ALACAĞIMGelelim bu adayın nasıl belirleneceğine... Başbakan, adayın belirlenmesinde geniş bir danışma mekanizmasını harekete geçireceğini gösteren işaretler veriyor: "Sivil toplum örgütlerine danışacağım. Onların görüşlerini alacağım." Acaba hangi sivil toplum örgütleri? Bu soruya da önce genel bir tarif getiriyor. "Halkla direkt teması olan sivil toplum örgütleriyle görüşeceğim." Mesela Barolar Birliği. "Evet" diyor. Ya iş çevreleri, odalar birliği. Ona da "Evet" cevabını veriyor. Sendikalar? Sendikalarla da görüşeceğini ifade ediyor.

GAZETECİ HINZIRLIĞIYLA SORULAN BİR SORU"Kamuoyu anketlerine de bakacağız" diyor. Tabii biz gazeteciliğin hınzırlığıyla hemen son kamuoyu anketini hatırlatıyoruz. Halkın, cumhurbaşkanlığı makamında en çok istediği aday Ahmet Necdet Sezer. Onun hemen arkasından Recep Tayyip Erdoğan geliyor. Ahmet Necdet Sezer yeniden seçilemeyeceğine göre, acaba iki numaradaki kendisini mi tarif ediyor? Bu soruyu sorunca belki de son zamanların en çok beklenen cevabını veriyor: "Benim dışımda birisi de niye olmasın?" Tabii bu cevap her türlü yoruma açık. Oradaki, dahi anlamına gelen "de" ifadesi, başka birine şans tanımakla birlikte, kendisini de dışlamıyor. Ama en küçük cümlelerden mutlaka büyük anlamlar beklenen bir siyasi ortamda, bir başka adayın da ihtimal menziline girmesi, en azından bugün için yumuşama anlamında bir işaret olarak kabul edilebilir.

DURMUŞ YILMAZ HEPİMİZİN TERCİHİ İDİ Tabii ikinci konumuz ekonomi... Başbakan, ekonomideki oynaklığın yerine oturmasının belli bir süre alacağını söylüyor. Ama öyle panik havasında değil. "Uluslararası kredi notu veren kuruluşlar notumuzu düşürmedi. Biliyorsunuz bu kuruluşların not düşürmesi kolaydır da, yükseltmesi çok zordur." Ancak uçaktan indiğimizde Standart and Poors’un Türkiye’nin görüntüsünü pozitiften durağana çevirdiğini öğreniyoruz. Ben çok merak ettiğim bir soruyu soruyorum. Merkez Bankası Başkanlığı’na Durmuş Yılmaz’ın getirilmesi, onun arzusu muydu? "Öneriyi Devlet Bakanı Ali Babacan ve arkadaşları hazırladılar. Cumhurbaşkanlığına sunumunu tabii Başbakanlık olarak biz yaptık." Ama ilginç bir ayrıntıyı eklemeyi de ihmal etmiyor: "Tabii Abdullah Bey’in (Gül) de Londra’dan Durmuş Bey’le arkadaşlıkları var." Bu sözlerle Durmuş Yılmaz’ın Merkez Bankası Başkanlığı’na getirilmesinin ortak sorumluluğunu paylaşıyor. Çoğu işadamının merak ettiğini sandığım bir soru daha soruyorum: Başbakan, Durmuş Yılmaz’ı getirdiklerine pişman mı? "Biliyorum bazı kişiler faturayı ona çıkarmaya çalışıyor. Bunun haksızlık olduğunu düşünüyorum. Kendisi güven veriyor."

SİYASET YAPMAK İSTEYEN İÇİN ZEMİN BELLİ Üçüncü önemli konumuz "Kürt meselesi". Son günlerde DTP’lilerin bağımsız adaylar olarak seçime katılıp Meclis’e bağımsız milletvekili olarak girmeleri tartışılıyor. Acaba Erdoğan bu konuda ne düşünüyor? "Ben bu konuda girin veya girmeyin diyemem. Ama siyasetin zemininin neresi olduğu bellidir." Tabii bu sözler, daha önceki "Silahı bırakıp masaya gelin" sözlerini hatırlatıyor. Başbakan’ın Basın Danışmanı Akif Beki müdahale ediyor: "DTP’liler Sayın Başbakan’dan randevu talep etmişlerdi. O sözler bu randevu talebinin cevabı olarak söylenmişti." Yine de siyasetin zemininin parlamento olduğunun vurgulanması bence önemli bir işaret. Ama Başbakan çok önemli bir noktayı da dile getiriyor. "Ülkenin hassasiyetleri var. Bir yandan üniter devletle sorunumuz yok diyeceksiniz; ama bir yandan da üniter devletin en önemli iki sembolü olan İstiklal Marşı ve bayrak salonunuzda olmayacak. PKK için terör örgütü diyemeyeceksiniz." Ben bu sözleri DTP’lilere bir çağrı olarak yorumluyorum. PKK terör örgütüyle ilişkinizi kesin. Siyaset zeminine gelin. Ülkenin birleştirici sembollerini benimseyin.

Dördüncü konumuz Avrupa Birliği ile ilişkiler. Acaba bu ilişkilerde bir gevşeme, hatta gerilemeden söz edilebilir mi? Başbakan, eskiden Avrupa Birliği ile ilişkilerde çok daha yoğun bir çaba içinde olurdu. Son zamanlarda o kadar istekli görünmüyor. "AB’de eski dostlarını kaybediyor mu?" Bu soruya da şu cevabı veriyor: "O günlerin koşulları bambaşkaydı. AB ile müzakerelerin başlanması konusu tartışılıyordu. Ben de çok sık Avrupalı liderlerle görüşüyordum. Ama şimdi başka bir aşamaya geçtik. Tarama süreci başladı. Bilim konusundaki müzakere dosyası açılıp kapandı. Şimdi eğitimle ilgili süreç başladı. Bunlar da gayet iyi gidiyor." Dışarıda şöyle bir yorum var: Avrupa’da Erdoğan’ın arkadaşı olarak tanınan Chirac, Blair, Schröder, Berlusconi, siyasi alandaki etkilerini kaybettiler. Acaba bu Türkiye’nin üyelik konusundaki şansını da etkiler mi? Erdoğan, "İtalya’da Prodi işbaşına geldi. O da iyi tanıdığım bir insan. Sayın Merkel ile ilişkilerimiz de kötü değil. Ayrıca Avrupa’da muhafazakárlar hálá güçlü. Bizim asıl sorunumuz, siyasilerden çok direkt olarak Avrupa’daki halklara ulaşmak. Orada bazı sıkıntılarımız var. Medya kuruluşlarıyla daha iyi ilişkiler kurmalıyız. Bunun için de bir çalışma başlattık" diyor.

AZİZ BAŞKAN’IN NE ÇOK SEVENİ VARMIŞ Sohbetin bizim "chapter"ı da tabii ki futboldu. Hepsini olmamakla birlikte Dünya Kupası maçlarını izliyormuş. Dünya Kupası’nın gruplandırmalarında bazı sorunlar olduğunu düşünüyor. Mesela, Ekvador’u çok beğeniyormuş. Ama tahmin edeceğiniz gibi asıl konumuz Fenerbahçe idi. Ben, "Aziz Bey’in geri dönüş kararında sizin, Yaşar Büyükanıt Paşa’nın büyük etkisi olduğunu söylüyorlar" diyorum. Yorum yapmıyor ve sadece gülüyor. "Aziz Başkan’ın meğer ne çok seveni varmış. Geçenlerde Karadeniz’de evli bir genç kadın gelip ’Aziz Yıldırım’ı tanıyorsunuz. Lütfen ona söyleyin geri dönsün’ dedi." Sonra bana dönüp, "Kongrede oyunu kullandın mı" diyor. Ben de "Kongreye gitmedim. Ama oyumun Aziz Yıldırım’a olduğunu daha önceden yazmıştım" cevabını veriyorum.

KAYBETTİĞİ AĞABEYİNİ SON GÖRÜŞÜ Başbakan Erdoğan, ağabeyinin cenazesinden geliyordu. Onu son defa ölümünden kısa süre önce görmüş. Artık şuuru kapanmış durumdaymış. Ağabeyinin Kocaeli’ne yerleşip orada bir lokanta açtığını anlatıyor: "İyi bir aşçıydı. Çok iyi kavurma yapardı. Çevreden gelip kavurma hep ona yaptırılırdı." Uçakta sohbet Başbakan, ANA uçağıyla Strasbourg’a giderken Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu’nun sorularını yanıtladı.



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


İŞTE GERÇEK ALİ DİBO

MECLİS, TÜRKİYE'NİN 9.PLANINI KABUL ETTİ

AVRUPA, TÜRKİYE'Yİ İKİNCİ PLANA ATTI
»  MECLİSTEN TÜM SUÇLARA CEZA ZAMMI
»  TAVUK GEREKÇE OLDU!
»  KRİTİK DEĞERLENDİRME
»  KORAY AYDIN'IN MAL VARLIĞI'NA BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ
»  MUMCU'DAN İTTİFAK FIRÇASI
»  ARINÇ'TAN GAZETECİLERE KIRIK SANDALYE FIRÇASI
»  AĞAR'DAN AĞABEY CENAZESİNE DESTEĞİN PERDE ARKASI
»  VEKİLLERİN SİLAH TARTIŞMASI
»  ERDOĞAN: "ELEŞTİRİYE EVET, HAKARETE HAYIR"
»  AĞAR:"SAĞDA İTTİFAK İÇİN ÇATI DYP'DİR"
»  DÖVİZ, BİR AŞAĞI BİR YUKARI
»  "DAYAKÇI İKİ EŞLİ VEKİLİN DOKUNULMAZLIĞI KALKSIN"
»  ARGO ÖSYM KLİBİ İLE MEŞHUR OLDULAR!
»  VEKİLLER ÖZEL ŞOFÖR İSTİYOR
»  ÜZERİNE YILDIRIM DÜŞEN ÇOBAN ÖLDÜ
»  ERDOĞAN'DAN ACISINI PAYLAŞANLARA CANLI TEŞEKKÜR
»  FEHRİYE YAKALANIRSA YENİDEN YARGILANACAK!
»  KONGO'YA TÜRK ASKERİ
»  FEHRİYE ERDAL, YENİDEN YARGILANACAK
»  ERDOĞAN VE AĞAR, CENAZE'Yİ BİRLİKTE TAŞIDI
»  ABD BÜYÜKELÇİSİ'NDEN PKK İTİRAFI
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.