Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, 16. Uluslararası Akçaabat Müzik ve Halkoyunları Festivali'ne katılmak üzere bu sabah havayoluyla Trabzon'a geldi. Trabzon Havalimanı'nda partililer tarafından karşılanan Mumcu, daha sonra beraberindekilerle Usta Otel'e geçerek burada düzenlenen basın toplantısına katıldı. Konuşmasının büyük kısmını fındıkta yaşanan sorunlara ayıran Mumcu, son günlerde artış gösteren terör olayları ve İsrail'in Filistin ve Lübnan'daki saldırılarını değerlendirdi.
Fındıkta yaşanan sorunlara sırf muhalefet saikiyle yaklaşmadıklarını belirten Mumcu, amaçlarının öncelikle fındık üreticisinin çıkarlarının korunması, fındık ihracatının artırılarak Türkiye'nin bu üründen elde ettiği gelirin olabildiğince en yüksek noktaya çıkarılması olduğunu söyledi. Yaşanan tartışmaların odağına Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği'ni (FİSKOBİRLİK) koymanın yanlış olduğunu ve bunun çözüme katkı sağlamayacağını da kaydeden Mumcu, "Ben FİSKOBİRLİK'in günah keçisi ilan edilmesini anlayabilmiş değilim. Bütün birliklerde olduğu gibi FİSKOBİRLİK'te de bazı yanlışlar var. Özellikle birinci elden sorumlu olmadığı alanlarda yatırım yaparak üreticinin güvenini sarsacak tutumlar takındıkları doğrudur. Ama yine de FİSKOBİRLİK özerkleştirme öncesi dönemden kalma alışkanlığıyla piyasaya bir fiyat yapıcı gibi girmiştir. Beklentilerin yüksek fiyattan oluşması için çaba sarf etmiştir. Bundan dolayı FİSKOBİRLİK'in sorumlu tutulması insafa aykırı olur" diye konuştu.
"İşim FİSKOBİRLİK'in avukatlığını yapmak değil" diyen Mumcu, Türkiye'nin üretiminin yüzde 75'ini gerçekleştirdiği bir üründe, fındık fiyatını daha yukarda belirleyici bir ülke olması için üreticisinin haklarını korumak anlamında çalışan FİSKOBİRLİK'in suçlanmasına bir anlam veremediğini ifade etti. Fındık fiyatlarının 1 ay içerisinde 4.5 YTL'den 2 YTL'ye gerilemesinin ardından FİSKOBİRLİK'in açıkça düşman ilan edilmesinin yattığını iddia eden ANAVATAN lideri Erkan Mumcu, piyasada fındık fiyatını daha yukarılara doğru taşıma eğilimindeki tek aktör FİSKOBİRLİK'in devre dışı bırakılmasının fiyatlarda yaşanan ani düşüşün en önemli nedeni olduğunu dile getirdi.
Fındıktaki en büyük problemin, bir fındık politikasının oluşturulamaması olduğunu belirten Mumcu, fındık fiyatının Türk üreticisinin çıkarlarını koruyacak ve daha gerçekçi düzeylerde oluşturulmasını sağlayacak bir politikanın şart olduğunu, bunu yapacak kurumun da Hükümet olduğunu söyledi. Fındıkta yaşanan sorunu "FİSKOBİRLİK'i özerkleştirdik, artık istediklerini yapsınlar" diye görmenin doğru olmadığını kaydeden Mumcu, "politikasızlık" olarak tanımladığı bu durumun körlükten öteye ihanet olduğunu, FİSKOBİRLİK'in de neden suçlandığını anlayamadığını belirtti.

"Fiskobirlik'in değil, fındığın ve türkiye'nin çıkarlarının avukatıyım"
"FİSKOBİRLİK'in değil, fındığın ve Türkiye'nin çıkarlarının avukatıyım" diyen Mumcu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin fındık ihracatından elde edeceği gelirin 2.5 milyar dolar olması ile 750 milyon dolar olması arasındaki fark, bu ülkedeki milyonlarca insanın sofrasına ekmek gelmemesi farkıdır. Şu anda bu üründen elde edilen gelirler 1.5 milyar dolar geriledi. Avrupalı Türk üreticisinin ürününü bedavaya yiyecek. Eğer Hükümet kendi ürünü ve üreticinin arkasında duracağı yönünde bir izlenim oluşturmuş olsaydı, bırakın desteklemeyi, kredi vermeyi, bu izlenim bile yeterli olurdu. Fakat tam tersine FİSKOBİRLİK'e, fındık üreticisine husumeti varmış gibi yapılan açıklamalar, FİSKOBİRLİK'İ de, fındığı da perişan etti. Hükümet kendi politikasızlığının bedelini çiftçiye ödetmemelidir, kendi batırdığını çıkarmak zorundadır".
Fındık fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak yaşanan sorunun çözümü için önerilerde de bulunan Mumcu, "Yapılması gereken şey, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) gibi kamu adına alım yapabilen kurumları piyasada alım konusunda desteklenmesi ve Hazine adına alım yapılmasıdır. Alım yapmasa bile 100 bin ton fındık alınacağının bildirilmesi, bunun da gerekirse vatandaşlara ücretsiz dağıtılacağının açıklanması fiyatların yeniden bir önceki yıl düzeylerine tırmanması için yeterlidir. Bunu yapmakla da Türkiye hiçbir şey kaybetmez. Bu 100 bin ton fındığın okullarda öğrencilere, kışlalarda Mehmetçikler'e yedirilmesi, Türkiye adına bir kayıp değildir. Çünkü bedavaya Avrupalı yiyeceğine, bizim insanımız yer, bedelini de Avrupalı öder. Bu kadar basit. Bunun finansmanı da ihracatta koyulan fonu bir parça artırmakla sağlanabilir. Ancak benim korkum odur ki, ta başından üreticiye verdikleri sözleri değil yurtdışı seyahatlerinde verdikleri sözleri tutuyorlar" diye konuştu
Gazetecilerin soruları üzerine son günlerde artış gösteren terör olaylarını da değerlendiren Mumcu, bu konuda senelerdir çözüm önerilerinde bulundukları ancak kimsenin bunlarla ilgilenmediğini söyledi. Başbakan'ın sorunun çözülmesi için alt kimlik-üst kimlik ve 'Kürt Sorunu' tartışmalarını başlatmasının, bu konuda asla yapılmaması gereken şeyler olduğunu kaydeden Mumcu, bu girişimlerin bütün gücünü ve tabanını yitirmiş, can çekişmekte olan terör örgütü PKK'ya can verdiğini ileri sürdü. Hükümetin sınır ötesi operasyon sözünün de kararlılıkla arkasında durması gerektiğini belirten Mumcu, terör olaylarında uygulanan pusu ve tuzaklarda kullanılan silahların da Irak'ın işgaliyle bu ülkenin kuzeyinde oluşan otorite boşluğundan hareketle Irak ordusuna ait silahların Türkiye'ye sokulması olduğunu kaydetti.
Konuşmasının sonunda dış politika ile ilgili soruları da cevaplandıran Mumcu, İsrail'in Filistin ve Lübnan'da giriştiği saldırıları utanç verici ve gücün insanlık dışı bir şekilde meşrulaştırılarak kullanılması olarak tanımladı. "Ben şahsen insan oluşumdan utanıyorum" diyen Mumcu, Türkiye'nin diplomatik imkanlarının tamamını ısrarla kullanması, ateşkes için girişimde bulunması gerektiğini söyledi. Anavatan Partisi Genel Başkanı Mumcu, basın toplantısının ardından partisinin Trabzon İl Teşkilatı ile biraraya geldi. Mumcu ve beraberindekiler, daha sonra esnaf ziyaretlerinde bulundu